Karşınızda JHIN, Virtüöz'ün Zihni!

ankaly

rise above it'
Emektar Üye
Mesajlar
195
En iyi cevaplar
24
Beğeniler
238
Puanları
550
Ruh hali
Herkese selamlar!
Bugünkü konum, çıkışıyla büyük bir ses getiren, BOT koridorunda kendine taht kurmuş bir şampiyonu tanıtmak olacak.
Karşınızda, JHIN.
KOD ADI: JHIN | Destansı Kostüm

Şampiyonun yeteneklerine geçmeden önce, biyografisine bir göz atalım.
''Sanat, kimsenin gözünün yaşına bakmaz.''
- JHIN

ROL: NİŞANCI
BÖLGE: IONIA
HASAR: 3/3
KİTLE KONTROL: 2/3
SAĞLAMLIK: 1/3
HAREKETLİLİK: 1/3
İŞLEVSELLİK: 1/3

JHIN YAŞAM ÖYKÜSÜ:
Jhin cinayetin sanat olduğuna inanan, titiz mi titiz, cani bir psikopat. Bir zamanlar Ionia hapishanelerinde çürürken bir anda Ionia'yı yöneten meclisteki karanlık odaklar tarafından serbest bırakılan bu seri katil, şimdilerde kendisini serbest bırakan entrikacılar için suikastlar düzenliyor. Silahına adeta bir fırça gözüyle bakan Jhin, ortaya çıkardığı sanatsal vahşet eserleriyle hem kurbanlarının hem de bu eserleri görenlerin yüreklerine korku salıyor. Tüyler ürperten tiyatrosunu sergilemekten vahşi bir zevk alan Jhin, gelmiş geçmiş en güçlü mesajı vermek için ideal bir tetikçi. Bu mesaj ne mi? Dehşet elbette.
''Altın İblis''in yüreklere korku salan gölgesi, Ionia'nın güneyindeki dağları yıllardır karanlığa boğuyordu. Korkunç bir canavar Zhyun'un dört bir yanında sayısız gezgini katlediyor; bazen koca çiftliklerde tek canlı bırakmıyor ve geçtiği yerlerde çarpık cesetlerden oluşan manzaralar kalıyordu. Silahlı milisler ormanları didik didik arıyor, kasabalar iblis avcılarından medet umuyor, Wuju ustaları yollarda devriye geziyordu ama hiçbiri canavarın melun katliamlarına dur demeye yetmiyordu.
Bunun üzerine çaresizliğe kapılan Zhyun Meclisi, ayaklarına kapanıp yardım istemesi için Büyük Usta Kusho'ya bir ulak gönderdi. Zhyun'un içine düştüğü sıkıntıyı dinleyen Kusho, bir bahane uydurup yardımcı olamayacağını dile getirdi. Gelgelelim aradan bir hafta sonra Usta, oğlu Shen ve yıldız öğrencisi Zed, tacir kılığına girip Zhyun topraklarına geçti. Başka kimselere hissettirmeden cinayetlerle dünyaları başlarına yıkılan ailelerle görüştüler, dehşet verici suç mahallerini incelediler ve cinayetler arasında bağlantılar kurmaya veya belli bir düzen keşfetmeye çalıştılar.
Araştırmaları tam tamına dört yıl sürdü ve üç adamda da silinmez izler bıraktı. Kusho'nun dillere destan kırmızı kürkü beyaza döndü; zekâsı ve mizah anlayışıyla nam salan Shen'in ağzını bıçak açmaz oldu ve Kusho'nun mabedinin en parlak yıldızı olan Zed derslerinde zorlanmaya başladı. Rivayete göre, cinayetlerde nihayet belli bir düzen bulduklarında Büyük Usta Kusho şöyle demişti: ''İyilik ve kötülük taşa kazınmış gerçekler değildir. İkisinin kaynağı da bireylerdir ve birinin iyi dediğine öbürü kötü diyebilir.”
Nice oyun ve kahramanlık şiirine konu olan ''Altın İblis''in yakalanışı, Usta Kusho'nun ihtişamlı kariyerindeki yedinci ve son büyük başarı olacaktı. Jyom Geçidi'nde kutlanan Bahar Şenliği'nin arifesinde, Kusho kendini meşhur bir hattat gibi gösterip diğer misafir sanatçıların arasına karıştı. Ardından beklemeye koyuldu. Herkes bu dehşet verici suçları ancak şeytani bir ruhun işleyebileceğini düşünüyordu; ama Kusho, katilin sıradan bir adam olduğuna kanaat getirmişti. Namıyla bütün yüreklere korku salan ''Altın İblis'' aslında Zhyun'daki gezgin tiyatro ve operalarda sahne görevlisi olarak çalışıyordu ve Khada Jhin ismini kullanıyordu.
Jhin'i yakaladıklarında, genç Zed ayaklarının dibinde kıvranan adamı katletmek için ileri atıldı ama Kusho ona engel oldu. Efsanevi usta, yaptıklarının bütün dehşetine rağmen Jhin'in canlı yakalanıp Tuula Hapishanesi'ne terk edilmesi gerektiğine karar vermişti. Shen bu kararı yanlış buluyordu ama babasının verdiği hükmün duygulardan arınmış mantığına karşı gelmedi. Tanık olduğu cinayet sahnelerinin karanlık etkisinden bir türlü kurtulamayan Zed ise bu merhamete bir anlam veremiyor, ustasının kararını hazmedemiyordu. Anlatılanlara bakılırsa, bu olayın üzerine Zed'in içinde bir nefret filizlenmeye başladı.
'da uzun yıllar esaret altında yaşamasına rağmen nezaket ve çekingenliğiyle dikkat çeken Khada Jhin, kendisi hakkında adeta ser verip sır vermiyordu. Gerçek ismi bile gizemini koruyordu. Esareti sırasında hapishanede görevli keşişler, Jhin'in demircilik, şiir ve dans da dahil pek çok konuda muazzam yeteneğe sahip, parlak bir öğrenci olduğunu fark etti. Ancak ne keşişler Jhin'in hastalıklı merakını terbiye etmek için bir yol bulabiliyordu ne de gardiyanlar.
Dışarıda ise Noxus İmparatorluğu'nun işgali sonrasında ortaya çıkan siyasi istikrarsızlık, Ionia'yı kaynayan bir kazana dönüştürmüştü. Savaş yüzünden normalde huzur içindeki ülkenin gözünü adeta kan bürümüştü. Karanlık odakların iktidara gelmesi ve gizli ittifakların nüfuz çatışmaları, Kusho'nun korumak için dillere destan mücadeleler verdiği huzur ve barışı içeriden çökertiyordu. Tam da bu sırada ninjalar ve Wuju kılıç ustalarının gücünü alaşağı etmek isteyen, yüreği nasır bağlamış bazı meclis üyeleri, Jhin'i hapisten kaçırıp bir dehşet silahına çevirmeye karar verdi. Kararlarını uygulamakta da hiç gecikmediler.
Böylece Kashuri Cephaneliklerinden gelen yepyeni silahlara ve neredeyse sınırsız para kaynağına kavuşan Khada Jhin, her geçen gün daha görkemli ''eserlere'' imza atmaya başladı. Artık yaptığı işler, nice yabancı diplomatın ve Ionia'nın yeraltı siyaset sahnesinin korkulu rüyası. Gelgelelim gölgelerde çalışmak, ilgi için yanıp tutuşan bir seri katili ne kadar daha tatmin edebilir ki?

JHIN HİKAYESİ:
Bir.


Elindeki silah sadece bir aletti ama bu alet, büyük ustalıkla yapılmıştı. Siyahımsı yeşil metaline kakmayla bir yazı işlenmişti. Ustanın ismi yazıyordu. Bu ayrıntı, ustanın yeteneğine olan güvenini gösteriyordu. Bulundukları topraktaki büyü kırıntılarıyla çalışmaya uğraşan süslü Piltover silahlarından değildi elbette. Bu silah usta bir demircinin ellerinden çıkmıştı. Ionia bronzundan çekirdeğinde büyünün nabzı atıyordu.


Silahının dipçiğini dördüncü kez sildi. Dörde tamamlamazsa temizlenmiş gibi gelmiyordu çünkü. Kullanmamış olması pek bir şey ifade etmiyordu. Çantanın içine koyup yatağın altına saklayacak olması da. İyice temizlemeden kaldıramazdı. Dört kez silmezse de iyice temizlenmiş olmazdı. Güzelce temizleniyordu ama. Dört kez silinince tertemiz oluyordu.

Tertemiz ve harikulâdeydi. Yeni işverenleri son derece cömert davranmıştı ama en iyi ressamlar zaten en iyi fırçaları hak ederdi.

Yeni cihazın boyutları ve isabeti, bıçak kullanarak yaptığı eserleri resmen utandırıyordu. Ateşli silahların mekaniğini çözmek için haftalarca uğraşmıştı. Ki tekniklerini kesici silahlardan ateşli silahlara uyarlaması ise aylarını almıştı.

Silah dört el ateş edebiliyordu. Her mermiye büyü enerjisi doldurulmuştu. Her mermi, Lassila'lı keşişlerin kılıçları kadar şairaneydi. Her mermi, tetikteki elin sanatını icra edebilecek bir boya fırçasıydı. Her mermi ayrı bir başyapıttı. Bedeni delip geçmekle kalmıyordu. Bedene yeniden şekil veriyordu.

Değirmen kasabasındaki prova, silahın potansiyelini çoktan ortaya koymuştu. Yeni işverenleri de bu eserinin aldığı tepkiye hayran kalmıştı.

Nihayet cilalamayı bitirmişti fakat silah sağ elindeyken ona karşı koyamıyordu. Yapmaması gerektiğini biliyordu ama yine de siyah, yılan balığı derisinden tulumunu sandığından çıkardı. Sol elinin parmak uçlarını giysinin kaygan malzemesinde gezdirdi. Derinin yağlı yüzeyine dokundukça nefesi hızlanıyordu. Kendini bir türlü durduramıyordu. Sıkı, deri maskeyi eline aldı ve yüzüne geçiriverdi. Maske sağ gözünü ve ağzını kapatıyordu. Nefesini kesiyor, derinlik algısını sıfıra indiriyordu...

Enfesti.

Odasına çıkan merdivenin basamaklarına sakladığı ziller çalmaya başladığında omuz zırhını takıyordu. Hızlıca silahını sakladı ve maskesini çıkardı.

“Kimse var mı?” diye sordu hizmetçi. Sesindeki hoş tını, bu kasabanın epey güneyindeki bir yörede büyüdüğünü belli ediyordu.

“İstediğim şeyi hallettin mi?” diye sordu adam.

“Evet efendim. Her iki metrede bir beyaz, her sekiz metrede bir de kırmızı bir fener var.”

Odasının kapısını sertçe açarken, “O halde başlayabilirim,” dedi Khada Jhin.

Jhin odadan çıkarken kadının gözleri yerinden fırlayacak gibi açıldı. Jhin nasıl göründüğünün farkındaydı. Bu görüntü normalde kendine olan nefretini körüklerdi fakat bugün sahneye çıkma günüydü.

Bugün Khada Jhin elindeki bastonla yürürken zarif ve ince bir siluet sergiliyordu. Kambur duruyordu ve pelerini omzundaki büyük bir sakatlığı saklar gibiydi fakat gösterişli adımları ilgiyi oradan uzaklaştırıyordu. Pencereye doğru ilerlerken elindeki bastonla sertçe önüne vuruyordu. Çerçeveye vurarak ritim tutturdu. Önce üç vuruş, ardından da dördüncü... Yaldızları ışıldıyor, krem rengi pelerini dalgalanıyor, mücevherleri güneşin altında parıldıyordu.

Hizmetçi, Jhin'in omzunu işaret ederek, “O... O nedir?” diye sordu.

Jhin, hizmetçinin masum ifadeli yüzünü incelemek için bir an duraksadı. Kadının yuvarlak ve son derece simetrik yüz hatları vardı. Sıkıcı ve sıradan bir tasarım, diye düşündü. Oracıkta kesip alsa berbat bir maske olurdu.

“Kreşendo için, hayatım,” dedi Khada Jhin.

Hanın penceresinden aşağıdaki vadinin içindeki kasabayı rahatça görebiliyordu. Bu performans mükemmel olmalıydı ama daha yapacak çok işi vardı. Meclis üyesi bu akşam dönecekti ve Jhin'in gece için şimdiye dek kurduğu tüm planlar... biraz sönüktü sanki.

“Odanıza çiçek de getirdim,” dedi kadın yanından geçerken.

Fenerleri yerleştirmesi için başka birini de seçebilirdi ancak seçmemişti. Kapısını açmadan önce üstünü değiştirebilirdi ancak değiştirmemişti. Şimdi de kadın Khada Jhin'in en şık halini görmüştü.

Aradığı ilhamın ne olduğunu artık açıkça görebiliyordu. Yazgı böyleydi demek. Zaten asla seçim hakkı olmamıştı. Sanattan kaçış yoktu.

Bu hizmetçinin yüzünü daha... ilginç bir hale getirmeliydi.



İki.


Karamelize edilmiş et, beştat çorbasının içinde parlayarak yüzüyordu. Kokusu öyle güzel yayılıyordu ki Shen'in iyice canı çekti ama kendini tutarak kaşığını kenara koydu. Garson kız yanından ayrılırken gülümsedi ve başını onaylarcasına salladı. Yağ henüz eriyip çorbaya karışmamıştı. Elbette bu haliyle de muazzamdı fakat azıcık daha beklerse lezzet doruğa ulaşacaktı. Sabır.


Shen, Ak Yamaç Hanı'nın içini inceledi. Yanıltıcı bir sadeliği ve kaba sabalığı vardı. Ağaç dokuyucular öyle ustaydı ki ağacın kabuğunu ve canlı yaprakları sadece gereken yerlerde sökmüşlerdi.

Shen'in masasındaki mumun alevi titriyordu ama... bir tuhaf titriyordu. Masadan uzaklaştı ve pelerininin altından kılıçlarını çıkardı.

“Bakıyorum da öğrencilerin yavrulayan bir worax kadar sessiz,” dedi.

Bir tüccar gibi giyinmiş olan Zed, tek başına hana girdi. Umursamadan garsonun yanından geçti ve üç masa uzağa oturdu. Shen, düşmanının üstüne atılıp babasının öcünü almayı tüm benliğiyle istedi fakat alacakaranlığın yolundan sapamazdı. Mesafenin uzak olduğunu fark ettiğinde kendini yatıştırmayı başardı. Erişebileceğinden bir parmak daha uzaktı belki ama darbeyi vuramazdı.

Shen, Zed'e baktı. Sırıtmakta olduğundan emindi ama rakibi iç çekti. Beti benzi atmış, gözlerinin altı morarmıştı.

“Yıllarca bekledim,” dedi Shen.

“Mesafeyi yanlış mı hesapladım yoksa?” diye sordu Zed bitkin bitkin.

“Başımı gövdemden ayıracak olsan bile atılır ve hamlemi yaparım.” Ayağını arkaya sürüyerek sıçramak için pozisyon aldı. Zed'le arasında on adım ve yarım parmaklık bir mesafe vardı.

“Senin yolun benimkine daha yakın. Babanın idealleri zayıflık göstergesiydi. Ionia artık zayıflığa tahammül edemez,” dedi Zed. Arkasına yaslanarak Shen'in ölümcül bir darbe indirebileceği mesafenin hemen dışında kalmaya devam etti. “Sana anlatabileceğim bir şey değil bu, biliyorum ama intikamını alman için bir fırsat sunacağım.”

Shen yavaşça sandalyesinin ucuna geldi. “Ben intikam arzusuyla hareket etmem. Dengeyi bozuyorsun. Bu yüzden ettiğini bulacaksın.”

“Altın İblis kaçtı,” dedi Zed sakince.

“İmkânsız.” Shen'in göğsüne bir boşluk yayıldı, nefesi sıkıştı.

“Babanın en büyük zaferiydi ancak o aptalca merhameti, mirasına gölge düşürdü.” Zed başını iki yana salladı. “O... şeyin, nelere kadir olduğunu biliyorsun.” Sonra masaya eğilerek Shen'in menziline girdi. Boynunu kasten korumaya almamıştı. “Onu durdurmaya gücü yetecek bizden başka kimsenin olmadığını da biliyorsun.”

Shen, kötü şöhreti artık iyice yayılmış olan Khada Jhin'in bir kurbanını ilk gördüğü vakti anımsadı. Düşüncesi bile tüylerini diken diken etti. Dişlerini sıktı. Sadece babası adaletin merhametli olabileceğine inanacak kadar güçlüydü.

O gün, Shen'in içinde bir şeyler değişmişti. Zed'in içinde bir şeyler paramparça olmuştu.

Şimdiyse o canavar dönmüştü.

Shen kılıçlarını masaya koydu. Önünde duran kâsenin içindeki kusursuz çorbaya baktı. Etin erimiş yağı çorbanın yüzeyinde ışıldıyordu ama Shen'de artık iştah kalmamıştı.



Üç.

Zed'den hâlâ ses seda yoktu. Hoş değildi. Hiç hoş değildi hem de. Herhalde yine eski arkadaşını arayıp bulmuştu. Zed muhtemelen saklanmış izliyordu. Jhin dikkatli olmalıydı.


Bakışlarını iskeleden ayırıp yine yabancı gemiye yöneltti. Gelgit çoktan başlamıştı ve gemi birkaç dakika sonra limandan ayrılacaktı. Bir sonraki ay Zaun'da sahne alacaktı, işini çabuk bitirip gemiye dönmeliydi. Risk üstüne risk binmişti.

Su birikintisindeki yansımasına bakmak için durdu. Yansımada ona bakan yaşlı ve endişeli bir tüccar vardı. Yıllardır aldığı oyunculuk dersleri ve dövüş eğitimleri sayesinde, yüzündeki tüm kasları dilediğince kontrol edebiliyordu. Alelade bir yüzü vardı şimdi. İfadesi de sıradandı. Jhin tepeye ulaştığında kalabalığa kolayca karıştı.

Başının üstündeki beyaz fenerlere bakarak mesafeyi ölçtü. Olur da Zed karşısına çıkarsa bu hesaplama hayatını kurtarabilirdi. Tepenin doruğundaki hana ulaştığında gözleri kapanlarını sakladığı büyük saksılara kaydı. Çiçek şeklini verdiği çelik bıçakları iyice bilemişti. İşler umduğu gibi gitmezse bu tuzaklar kaçışını kolaylaştıracaktı.

Metalin kalabalığı ne de güzel keseceğini hayal etti. Binanın yeni boyanmış mavi duvarları kırmızıyla süslenecekti. Aklı çeliniyordu.

Kalabalığı yararak geçmeye çalışırken köy büyüğünün Shen ile konuştuğunu duydu.

“İblis neden o kadınla konsey üyesine saldırsın ki?” diye soruyordu.

Mavi kıyafetini giymiş olan Shen cevap vermedi.

Shen'in yanında, Kinkou Tarikatı'nın başka bir üyesi olan Akali adlı genç bir kadın duruyordu. Akali hanın kapısına doğru yürümeye başladı.

“Hayır,” dedi Shen kadının önünü keserek.

“Neden hâlâ hazır olmadığımı düşünüyorsun?” diye sordu Akali.

“Çünkü ben senin yaşındayken hiç de hazır değildim.”

O sırada bir kasaba muhafızı girişe doğru sendeledi. Yüzü bembeyazdı. Gözleri ise boş bakıyordu.

“Derisi, teni… Resmen…” Birkaç adım attıktan sonra girdiği şok yüzünden yere kapaklandı.

Karşı duvarın önünde duran han sahibi kahkahaya boğuldu. Sonra da yanaklarından yaşlar süzüldü. Yüzüne deliliğin tablosu resmedilmişti. “Gördü. Çiçeği gördü!”

Bunlar Khada Jhin'in eserini görüp de unutabilecek insanlar değildi.

Shen, olaya şahit olanların yüzlerini taradı.

Jhin, ne zeki oğlan diye düşünürken yine kalabalığın arasına karıştı.

Gemiye dönerken Zed gözünden kaçmasın diye binaların çatılarına bakarak yürüdü.

Şaheserinden kaçmak imkânsızdı. Zed de Shen de ister birlikte ister ayrı hareket etsinler, onun bıraktığı izleri takip edeceklerdi. Çiçek Festivali'ne döneceklerdi. Jyom Geçidi'ne döneceklerdi. Çaresiz kaldıklarında ise yine birlikte çalışmaya mecbur kalacaklardı.

Tıpkı gençlik zamanlarındaki gibi olacaktı. Korku ve dehşet içinde büzülüp birbirlerine sığınacaklardı.

Muhteşem Khada Jhin ancak o zaman ortaya çıkacaktı.

Asıl şaheserini yapmaya o zaman başlayacaktı.



Dört.

YAZAR: ODIN AUSTIN SHAFER

Sanırım artık Jhin'i diğer şampiyonlardan ayıran özelliğini anladınız.
Hadi artık yeteneklerine geçelim.

YETENEKLER

PASİF: SUFLÖR
145298


Jhin'in Suflör adlı silahı, olağanüstü hasar vermek için tasarlanmış, hassas bir araçtır. Sabit bir hızla atış yapar ve haznesinde sadece dört mermi taşır. Jhin, karanlık büyüyle donattığı dördüncü merminin kritik vuruş yapmasını ve fazladan infaz hasarı vermesini sağlar. Suflör her kritik vuruş yaptığında Jhin'e ilham vererek kısa bir süre ilave hareket hızı kazandırır.

Q: İLHAM ATEŞİ
145301


BEDEL: 40/45/50/55/60 Mana
MENZİL: 550
Jhin rakibine büyülü bir fişek atar. Fişek en fazla dört hedefe isabet eder ve verdiği hasar, katlettiği her hedef başına artar.
Jhin'in hedef rakibe attığı fişek 45/70/95/120/145 (+0) (+60% Yetenek Gücü) fiziksel hasar verir ve yakındaki henüz isabet almamış başka bir hedefe seker.Fişek en fazla 4 hedefe isabet edebilir. Fişek her hedef katlettiğinde sonraki isabetlerinin verdiği hasar miktarı %35 artar.

W: TRAJEDİ
145302


BEDEL:
50/60/70/80/90 Mana
MENZİL: 3000
Jhin bastonunu savurarak muazzam menzile sahip bir atış yapar. Atışı minyon ve canavarları deşip geçse de isabet ettiği ilk şampiyonda durur. Kısa süre önce Jhin'in takım arkadaşlarının saldırısına uğrayan, Nilüfer Kapanlarına yakalanan veya Jhin'den hasar alan hedefler yere sabitlenir.
Jhin'in yaptığı uzun menzilli atış, isabet ettiği ilk şampiyonda durarak hedefe 50/85/120/155/190 (+50% Saldırı Gücü) Fiziksel Hasar verir. Atışın yol alırken deşip geçtiği minyon ve canavarlar, bu hasarın %75 kadarını alır.Trajedi atışı son 4 saniye içinde Nilüfer Kapanlarına yakalanan ya da Jhin veya takım arkadaşlarından hasar alan hedefleri 1/1.25/1.5/1.75/2 saniyeliğine yerine sabitler ve Jhin'e kritik vuruş gerçekleştirmiş gibi hareket hızı kazandırır.

E: ESARET ÇİÇEĞİ
145303


BEDEL:
30/35/40/45/50 Mana
MENZİL: 750
Jhin, üzerine basıldığında filizlenen, görünmez bir Nilüfer Kapanı kurar. Filizlenen kapan yakınındaki rakipleri yavaşlatır, ardından keskin taçyaprakları saçarak patlar ve hasar verir.

Ölümün Güzelliği - Jhin bir rakip şampiyonu katlettiğinde, katledilen bedenin üzerinde bir nilüfer kapanı filizlenir.
Jhin'in yerleştirdiği görünmez Nilüfer Kapanı, 3 dakika boyunca kurbanlarını bekler ve üzerinden geçildiğinde devreye girerek çevresindeki rakipleri 4 saniyeliğine ortaya çıkarır. Kapan devreye girdiğinde, içinde kalan rakipleri %35 yavaşlatan bir alan ortaya çıkarır ve 2 saniye sonra patlayarak alan içindeki rakiplere 20/80/140/200/260 (+120% Saldırı Gücü) (+100% Yetenek Gücü) büyü hasarı (sonraki isabetlerde ve minyonlarla canavarlara bu hasarın %65 kadarını) verir.J hin her 0 saniyede yeni bir kapan hazırlar ve aynı anda 2 kapan taşıyabilir. Ölümün Güzelliği - Jhin bir rakip şampiyonu katlettiğinde, şampiyonun katledildiği yerde bir Nilüfer Kapanı filizlenip patlar.

R: SON PERDE
145304


BEDEL:
100 Mana
MENZİL: 25000
Jhin yoğunlaşarak Suflör'ü omuzdan ateşlenen bir mega topa dönüştürür. Suflör bu haliyle olağanüstü menzile sahip dört süper atış yapabilir. Süper atışlar, minyon ve canavarları deşip geçse de isabet ettikleri ilk şampiyonda durur. Suflör, isabet alan rakipleri sakatlar ve onların yavaşlayarak infaz hasarı almalarını sağlar. Mükemmel hazırlanan, dillere destan bir güçle bezeli 4. atışın kritik vuruş yapması garantidir.

Jhin silahını kurup odaklanarak önündeki olağanüstü uzun ve koni şekilli bir alanda 4 süper atış yapmaya hazırlanır. Her bir atış isabet ettiği ilk şampiyonda durur ve 50/115/180 (+20% Saldırı Gücü) fiziksel hasar verdiği hedefi 0.5 saniyeliğine %80 yavaşlatır. Verilen hasar, hedefin eksik her %1 can miktarı başına %2.5 artar (en fazla 0 (+0)). 4. atış, hasarın %0 kadarına eşdeğer kritik vuruş gerçekleştirir.


Konum buraya kadardı, ilerleyen günlerde RÜN-BUİLD-STRATEJİ maddelerini ekleyeceğim.
Okuduğunuz için teşekkür ederim!

THE END

 


Ekli dosyalar

  • indir (3).jpg
    indir (3).jpg
    9.2 KB · Görüntüleme: 245
Son düzenleme:

ankaly

rise above it'
Emektar Üye
Mesajlar
195
En iyi cevaplar
24
Beğeniler
238
Puanları
550
Ruh hali
NOT: Bilgiler Riot'un kendi sayfasından alıntıdır.
 
Son düzenleme:

AtomyTR

Atomart - En büyük Discord Türk Sanat topluluğu.
Grafiker
Emekli
Mesajlar
1,671
En iyi cevaplar
19
Beğeniler
1,746
Puanları
5,090
Ruh hali
Gerçekten oyundaki en havalı karakterlerden biri olduğunu söyleyebilirim. İlk oynadığımda sanattan vesaire bahsettiği için iyi biri sanmıştım ama hikayesini ve şu an devam etmekte olan Zed'in çizgi romanını okurken aslında kötü biri olduğunu, sanatını insanları acılı bir şekilde öldürerek gösteren hem deli hem zeki bir seri katil olduğunu anladım.

Ayrıca konuda herhangi bir yere fragmanını koyarsan çok iyi olur. :cay:

145332
 

ankaly

rise above it'
Emektar Üye
Mesajlar
195
En iyi cevaplar
24
Beğeniler
238
Puanları
550
Ruh hali
Gerçekten oyundaki en havalı karakterlerden biri olduğunu söyleyebilirim. İlk oynadığımda sanattan vesaire bahsettiği için iyi biri sanmıştım ama hikayesini ve şu an devam etmekte olan Zed'in çizgi romanını okurken aslında kötü biri olduğunu, sanatını insanları acılı bir şekilde öldürerek gösteren hem deli hem zeki bir seri katil olduğunu anladım.

Ayrıca konuda herhangi bir yere fragmanını koyarsan çok iyi olur. :cay:



AWAKEN'ın son sahnelerinde Camille ile olan karşılaşmaları tam anlamıyla nefes kesiciydi.

Ayrıca evet, JHIN kelimenin tam anlamıyla psikopat bir seri katil gibi, bu da onu oyunun en kötü şampiyonlarından biri haline getiriyor.

Verdiğiniz fragmanı konuya ekledim :)
 

ChiaX

Team Arcenia
Emektar Üye
Mesajlar
596
En iyi cevaplar
37
Beğeniler
694
Puanları
2,620
Ruh hali
Hmm.. merak uyandırıcı. Bir ara bu konuyu inceleyeceğim ve buna sen önayak olmuş olacaksın. :)
 

Üst