Son Gün: Parola (8)

FFHD

orda her kiminleysen, belki sevgilinleysen...
Mesajlar
969
En iyi cevaplar
21
Beğeniler
1,469
Puanları
2,680
Agustin
Los Angeles, Amerika Birleşik Devletleri

Uçak, sabah saatlerinde inişe geçtiği sırada ben de derin, tatlı uykumdan uyanmıştım. Marcos'a baktığımda yanımda göremedim. Lavaboda olacağını düşündüğüm için pek endişelenmedim. Uçak piste indi fakat Marcos hala gelmemişti. Uçak pistte durdu ve yolcular inmeye başladı. Ben de sırt çantamı alıp indim. Kalabalığın arasında Marcos'u bulmaya çalışıyordum fakat ortalıkta yoktu. Marcos'u aramak için telefonumu açtım. Telefonu açtığımda bir video oynatılmaya başladı. Videoda Marcos vardı. Videoyu uçağın tuvaletinde çektiği belliydi ve videoda aynen şöyle diyordu: "Biliyorum, beni arıyorsun ama bulacağını pek sanmam. Siz insanlar bizleri sadece izin verdiğimizde görebilirsiniz. Ah, neyse. Konuya geçeyim. Agustin, havaalanından çık ve gelen ilk taksiye bin ve şunları söyle 'Ben bir zaman yolcusuyum.'." Video bitmişti. Ne zaman yolcusundan bahsediyordu, ben niye onu göremiyordum? Anlayamamıştım ama dediğini yapmaya karar verdim. Havaalanından çıktım ve gelen ilk taksiye atladım. Taksi ilerlerken "ben bir zaman yolcusuyum" dedim. Taksici, ters ters bana baktı, cevap vermedi ve yoluna devam etti. Los Angeles'ın ıssız sokaklarından birinde durdu. Bana bir kol saati uzattı ve şunları söyledi: "Parolayı söyle ve saati hemen bana ver.". Parolayı bilmiyordum ki! Kol saatini aldım ve öylece bekledim. Taksiciye parolayı sordum fakat bana hiçbir şey söylemedi. Birkaç dakika geçti ve etraf bir anlığına bembeyaz oldu. Tekrardan normale dönünce ise bir dükkanın içindeydim. Her yerde ayakkabı olduğundan bir ayakkabıcıda olduğumu düşündüm. Dışarıya çıkmak için bir kapı arıyordum fakat kapı yoktu. İki beyaz duvarın arasında küçük, gizli bir merdiven buldum. Merdivenden çıkmaya başladım. Şimdi ise dükkanın bir üst katına gelmiştim. Etrafıma bir göz gezdirdim ve kapıyı buldum. Tahta, eski bir kapı. Kapıyı açtım ve dışarıya çıktım. Büyük bir meydanın ortasına çıkmıştım. Arkamı dönüp dükkana baktığımda ise dükkan yok olmuştu. Meydanın ortasında gezinmeye başladım ve bir işaret arıyordum. Bir anda etrafım dört, spartalı askerle çevrilmişti. Bunlar da neydi? Birisi üstüme doğru koştu. Bir elinde kalkanı, diğer elinde ise mızrağı vardı ve koşarak bana geliyordu. İyice yaklaştı, mızrağını gerdi ve bana saplamaya çalıştı fakat sağa doğru sıçrayarak saldırıyı savuşturdum ve askerin arkasına geçip onu bir darbeyle yere serdim. Sağ tarafımdaki asker, mızrağını bana doğru yolladı fakat ondan da eğilerek kurtulmuştum. Belimden tabancamı çıkardım ve mızrağı atan askerin kalbine nişan alıp ateş ettim. Vücudundan dumanlar çıkarak yere yığıldı. Kalan askerlerin biri, arkamda; diğeri ise sağımdaydı. Tabancama baktığımda sadece tek bir mermimin olduğunu gördüm. İkisi birden üstüme koşmaya başladı. Arkamdan gelen mızrağı tam saplayacakken geriye doğru zıpladım ve ateş ettim. Mermi ikisine de isabet etmişti. Soluklanmak için yere eğildim ve askerleri incelemeye başladım. Askerlerin mızrakları hep aynı yönü, meydanın ortasında duran çeşmeyi işaret ediyordu. Yavaşça çeşmeye gittim ve çeşmeyi çevirdiğim anda kendimi bir anlık beyaz bir boşlukta buldum ve bir yere ışınlandım.
 


AdexTR

Muvaffakiyetsizleştiriveremeyebileceklerimizdenmiş
Emekli
Mesajlar
3,619
En iyi cevaplar
98
Beğeniler
5,539
Puanları
9,180
Ruh hali
okumaya üşeniyom kısa yaz şunları :D
Kısa değil de, yazı boyutu bir tık büyütülüp paragraf ve paragraf arası boşluklar eklenirse daha okunur olabilir. İçeriğe gelince, samimi konuşuyorum geleceğin imza dağıtan yazarlarından birini görüyorum. :şapka:
 

Üst