Geçenlerde instagramda görmüştüm, paylaşmadan yapamayacam. Adamlar uydurma hikaye yazmış, çok güldüm ya 
Elazığ’ın Baskil köyünde doğmuş olan Yasuo, köy mektebine erken yaşta başlamış tembel bir öğrencidir. Sınıf arkadaşları tarafından bin bir çeşit hakarete maruz kalmış olsa da, bizim oğlan derslerinde başarılı bir öğrencidir. Hayattaki tek arkadaşı ise muhabbet kuşu Cingöz’dür. Tüm okulun kendisi ile dalga geçmesinin sebebi ise bir Çarşamba günü çok sıkışmış bir şekilde öğretmenden izin almış ve koşa koşa 100 numaraya varmıştır fakat tadilat nedeniyle kapalıdır. Daha fazla dayanamayacağını anlayınca bahçeye koşar ve bir ağaç dibine yaklaşır, tüm sınıfın onu izlediğini bilmeden. Yasuo tam rahatlamaya başlar ki ters yönden kuvvetlice esen bir rüzgar yüzünden üstü başı sidik içinde kalır. Tüm sınıfa ve okula rezil olan Yasuo, bir gün rüzgara hükmedeceğine ant içer.
Yasuo’nun köyü sakin bir köydür. Kimse etliye sütlüye karışmaz. Fakat bir gün komşu köyün gençleri kız meselesi yüzünden köye baskın yapar. Köyde ortam karışır ve gençler karşı koymak için sopaları kapıp köy meydanına inerler. Yasuo eğitimlerinin sonucunda artık üfleyerek rüzgarı kontrol etmeyi öğrendiğinden kendine güveni gelir ve kavgaya karışmak ister. Fakat babası, muhtarı korumasını, ona halel gelmemesini tembih eder. Her ne kadar istemese de kabul eder. Fakat çenesi düşen ve askeri anısı bitmeyen muhtara daha fazla dayanamaz ve kendini can havliyle meydana atar. Sopayı sallar, yumruk yer… Ve ortalık sakinleşip kavga dövüş bitince tekrar muhtarın yanına döner. Bir de ne görsün, muhtar ilacını almayı unutup son nefesini vermiş, onun yanına bıraktığı Cingöz ise kafesinden kaçmış gitmiştir.
Yasuo hemen yanına oturmuş, ellerini açmış Fatiha okurken, içeri kahve erkanı girip başlamışlar ters ters bakmaya. Aman şöyle böyle derken Yasuo bir bakar ki herkes muhtarı onun öldürdüğünü düşünüyor. Bizim oğlan bu duruma önce üzülür, sonra sinirler ve alayına gider yaparak köyden kaçar uzaklara.
Uzak köylerde, bağlarda, tarlalarda yıllarca dolaşır. Muhabbet kuşu Cingöz’ün hasreti yüreğini dağlar, belki ondan bir iz bulurum diye yürür durur. Bu süre içinde köyden kanlıları da peşini bırakmaz. Biri gelir izini kaybettirir, diğerinin topuğundan vurur… Derken günlerden bir gün, davalılarından birine dönüp baktığında görür ki, emmioğlu Yone. Yapma gardaşım etme emmioğlu derken birbirlerine silah çekerler. Ne kadar emmisinin oğlu da olsa Yasuo’nun gözleri döner ve oracıkta nefesini keser Yone’nin. Sonra çok pişman olur fakat ne çare. Yine vurur kendini yollara, yoldaşı Cingöz’ü bulmaya…
kaynak burası
Elazığ’ın Baskil köyünde doğmuş olan Yasuo, köy mektebine erken yaşta başlamış tembel bir öğrencidir. Sınıf arkadaşları tarafından bin bir çeşit hakarete maruz kalmış olsa da, bizim oğlan derslerinde başarılı bir öğrencidir. Hayattaki tek arkadaşı ise muhabbet kuşu Cingöz’dür. Tüm okulun kendisi ile dalga geçmesinin sebebi ise bir Çarşamba günü çok sıkışmış bir şekilde öğretmenden izin almış ve koşa koşa 100 numaraya varmıştır fakat tadilat nedeniyle kapalıdır. Daha fazla dayanamayacağını anlayınca bahçeye koşar ve bir ağaç dibine yaklaşır, tüm sınıfın onu izlediğini bilmeden. Yasuo tam rahatlamaya başlar ki ters yönden kuvvetlice esen bir rüzgar yüzünden üstü başı sidik içinde kalır. Tüm sınıfa ve okula rezil olan Yasuo, bir gün rüzgara hükmedeceğine ant içer.
Yasuo’nun köyü sakin bir köydür. Kimse etliye sütlüye karışmaz. Fakat bir gün komşu köyün gençleri kız meselesi yüzünden köye baskın yapar. Köyde ortam karışır ve gençler karşı koymak için sopaları kapıp köy meydanına inerler. Yasuo eğitimlerinin sonucunda artık üfleyerek rüzgarı kontrol etmeyi öğrendiğinden kendine güveni gelir ve kavgaya karışmak ister. Fakat babası, muhtarı korumasını, ona halel gelmemesini tembih eder. Her ne kadar istemese de kabul eder. Fakat çenesi düşen ve askeri anısı bitmeyen muhtara daha fazla dayanamaz ve kendini can havliyle meydana atar. Sopayı sallar, yumruk yer… Ve ortalık sakinleşip kavga dövüş bitince tekrar muhtarın yanına döner. Bir de ne görsün, muhtar ilacını almayı unutup son nefesini vermiş, onun yanına bıraktığı Cingöz ise kafesinden kaçmış gitmiştir.
Yasuo hemen yanına oturmuş, ellerini açmış Fatiha okurken, içeri kahve erkanı girip başlamışlar ters ters bakmaya. Aman şöyle böyle derken Yasuo bir bakar ki herkes muhtarı onun öldürdüğünü düşünüyor. Bizim oğlan bu duruma önce üzülür, sonra sinirler ve alayına gider yaparak köyden kaçar uzaklara.
Uzak köylerde, bağlarda, tarlalarda yıllarca dolaşır. Muhabbet kuşu Cingöz’ün hasreti yüreğini dağlar, belki ondan bir iz bulurum diye yürür durur. Bu süre içinde köyden kanlıları da peşini bırakmaz. Biri gelir izini kaybettirir, diğerinin topuğundan vurur… Derken günlerden bir gün, davalılarından birine dönüp baktığında görür ki, emmioğlu Yone. Yapma gardaşım etme emmioğlu derken birbirlerine silah çekerler. Ne kadar emmisinin oğlu da olsa Yasuo’nun gözleri döner ve oracıkta nefesini keser Yone’nin. Sonra çok pişman olur fakat ne çare. Yine vurur kendini yollara, yoldaşı Cingöz’ü bulmaya…
kaynak burası