Yoldaş: 1 (500 Kelime)

FFHD

orda her kiminleysen, belki sevgilinleysen...
Mesajlar
969
En iyi cevaplar
21
Beğeniler
1,469
Puanları
2,680
Güneşli bir gündü. Saat öğleye geliyordu. Sam canı sıkılmış ormanda yürüyordu. Kuşların cıvıltıları genç çocuğa hep iyi gelirdi. Ne zaman sıkılsa, üzülse ormana gelir kafasını boşaltırdı. Yine aynı günlerden biriydi. Arkadan gür bir ses, “Dur!” dedi. Sam hızla arkasını döndü. Arkasında bir iri yarı adam vardı. Yüzünde bıçak yarasına benzer yaralar vardı. Kahverengi cübbesinde de benzer izler ve yırtıklar vardı. Sam, adamın cübbesinden bir köylü olduğunu düşünüyordu. İri yarı adam, çocuğa yaklaştı. “Neyin varsa çıkar evlat, ölmek istemezsin değil mi?” Sam korkuyla geri çekilmeye başladı. Adam bir kahkaha patlattı. “Benden kaçabileceğini mi sanıyorsun? Ya da bizden mi demeliydim?” Genç çocuk geri çekilmeye devam etti. Adam bir ıslık çaldı ve ormanda iki tane daha sopalı adam çıktı. Birbirlerine çok benziyorlardı. İkisi de keldi ve ikisi de neredeyse aynı boydaydılar. Ufak sayılırlardı. Diğer adamlar Sam’in arkasında durdu. Öndeki adam konuşmasına devam etti. “Evet, genç adam. Tüm paranı ver de gidelim. Sana zarar gelsin istemeyiz, değil mi çocuklar?” Üç adam birlikte güldüler. Vınn. Yıldırım gibi bir ok, yapılı adamın önünden hızla geçti ve bir ağaca saplandı. İri kıyım adam ne olduğunu anlayamamıştı. Diğerleri de şaşkınlardı ve ne yapacaklarını bilemediler. Birkaç saniye sonra tekrar bir ok öndeki adamın ayaklarının hemen önüne düştü. Adamlar iyice kızdı ve okun geldiği yöne bağırdılar. “Her kimsen çık ortaya. İkinci avımız olma!” Arkamdaki adam bağırdı. “George buradan gitmeliyiz. O olabilir, lütfen gidelim.” İri yarı adam kafasını onaylarcasına salladı. Biraz sonra at sesleri gelmeye başladı. Dörtlü merakla etraflarına bakıyorlardı. George elindeki sopayı bıraktı. “Bunlar şövalyeler olmalı. Çabuk buradan kaçalım. Ormana doğru.” Üçü birden koşmaya başladı. Sam ise korkmuştu ve olduğu yerde donakalmıştı. At sesleri yaklaşmaya başladı.

Birkaç saniye sonra da atlılar gözüktü. Üç atlı vardı. Üçünün de zırhları güneşte parlıyordu. Hızla çocuğa yaklaştılar ve önünde durdular. Ortadaki atlı tok bir sesle, “Burada ne arıyorsun, çocuk? Yalnız başına dolaşman güvenli değildir.” Sam, titrek sesiyle, “Evet, efendim.” Acaba bana saldıranları anlatmalı mıydım, diye düşündü Sam. En sonunda da anlatmaya karar verdi. Üç atlı aralarında konuşurken Sam araya girdi. “Efendim. Size bir şey anlatmalıyım.” Şövalyeler aralarındaki konuşmayı bitirdiler ve çocuğa döndüler. “Anlat çocuk ama zamanımızı çalarsan...”

Kral Albertus atıyla ormandan çıktı. “Nazik davran ona Frank. Kaba olma bu kadar.” Şövalye başını öne eğdi. “Özür dilerim kralım. Ben sadece...” Kral araya girdi ve şövalyeye sert bir bakış attı. “Yağmacıların yerini öğrenmek istiyordun, ha?” Şövalye başını kaldırmadı. “Evet, kralım.” Kral, çelik başlığını çıkardı ve Sam’a bakıp gülümseyerek küçük çocuğa yaklaştı. “Merhaba genç adam. İsmini öğrenebilir miyim, sakıncası yoksa?” Sam, eğildi ve ismini söyledi. “Sam Burny, lordum.” Kral, çocuğa gülümsedi. “ ‘Lordum’ değil. Bana bir şey demene gerek yok çocuk.” Kral atından indi ve ekledi. “Sam, sana bir şey sormak istiyorum. Müsaade var mı?” Sam sessiz kaldı. “Sanırım bu sorabileceğim anlamına geliyor, değil mi Sam?” Sam, yavaşça kafasını salladı. Kral devam etti. “Buralarda üç koca adam...”

Bir köylü koşarak tepeden indi ve grubun yanına geldi. “Kralım, kralım. Köye saldırdılar. Yetişin kralım.” Yaşlı adam nefes nefeseydi. Kral biliyordum, diye iç geçirdi ve atını köye çevirdi. Atını son sürat köye sürdü. Üç atlı da kralı takip etti. Yaşlı adam ise yolun kenarında büyükçe bir kaya buldu ve onun üstüne oturdu. Sam göğe baktı. Güneş batmak üzereydi.

Yorumlarınızı bekliyorum!
 


Astor

Titanik
.
Mesajlar
97
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
176
Puanları
490
Ruh hali
Vay canına! Harika yapmışsın.
 

Üst