Ufak Kız - Bir Kahramanlık Öyküsü

karahan117

YASAKLANDI
Mesajlar
40
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
58
Puanları
0
İnsanlık için küçük, benim için büyük bir adım!

Büyük bir çınarın altındaki muşamba kaplı tahta masalarda gençler oturmuş vakit öldürüyorlardı. Telefonlarına bakan iki gençten başka, yüzünde insanoğlunun doğuştan gelen güdüsü olan; kalbini neredeyse patlatacak bir karanlık korkusu fakat aynı zamanda da bu uçsuz bucaksız evrende neler döndüğünü merak eden bir ifadeye sahip ufak bir kız ve yanında dünyadan bir haber, tam bir teknoloji kurdu; kendisinin ağabeyi vardı. Hilal şeklindeki ay tam tepedeydi; hava çok soğuktu. Kardeşinin soğuktan tir tir titrediğini fark eden ağabeyi, karanlıkta adeta bir lamba gibi parlayan yeşil montunu ailedeki mevkisinin de gerektirdiği sorumlulukla ona uzattı. Ufak kızın kendisine birkaç beden büyük giydiği bu mont bile bu soğuk havayı kesmeye yetmiyordu fakat yıldızların cazibesine o kadar kapılmıştı ki, o an kar yağsa dahi umurunda olmayacaktı.

Hayat monotondu. Burak, Ayşe veya Mehmet için değil; herkes için bu monotonluk geçerliydi. Sebebi 21. yüzyılın getirdiği teknoloji miydi? Etik ve ahlaki değerlerin de zaman ile değişmesi miydi? Peki günümüzde insanlar neden dedelerimizin eski günlerindeki gibi birbirleriyle yüz yüze konuşacaklarına mesaj çekiyorlardı? Her şey çok kolaylaştığı için miydi? Bilakis zorlaştığı için mi?

Gençlerin her telefonlarıyla oynadığı vakit hava daha da kararıyordu. Ufak kızın ağabeyi saatin geç olduğunu, eve gitmezlerse ebeveynlerinin onlara çok kızacaklarını söyledi. Ufak kız, gözlerini ufka dikmiş; derin düşüncelerde kaybolmuş gibiydi. Eğer ağabeyi onun dikkatini çekmek için annesinin aradığını söylemeseydi ufak kızın ağzından akan salyalar ağabeyinin vermiş olduğu monta dökülecekti. Ufak kız montu ağabeyine geri verip, "Sen önden git! Ben peşinden geleceğim." dedi.

"Neden herkes gökyüzünü izlemiyor da telefonlarıyla oynuyor?" diye sordu kendi kendine ama bir yanıt alamadı. Her taraf zifiri karanlık olmuştu. Telefonlarıyla oynayan gençler birkaç dakika önce oradan ayrılmıştı. Ufak kız saatin geç olduğuna kendisi de kanaat getirince evine geri dönmeye karar kılmıştı, biraz daha gecikirse ailesinin endişelenmeye başlayacağını kestirmek zor değildi. Oturduğu yerden kalkmış tam evine doğru yol almaya başlarken gökyüzünde kırmızı bir ışık gördü. Ufak kız gördüğü şeyle neredeyse aklını yitiriyordu, gördüğü şey bir uçaktı! Değil uçağa binmek, ilk defa bir uçak görüyordu. Uçağa doğru son kez bir baktıktan sonra el salladı ve evinin yolunu tuttu.

Aniden bir ses duydu ve irkildi, arkasını döndüğünde o ışığın bir uçağa değil de; annesinin kendine okuduğu hikaye kitaplarındaki uzay araçlarına benzetti. Derin bir nefes alıp, "Uçak değilmiş, çok ümitlenmiştim." diye mırıldandı. Uzun bir sessizliğin ardından ufak kız annesinin ona anlattığı uzaylı hikayelerini anımsadı, bu hikaye kitaplarında uzaylılar çok iyi kalpliydiler. İnsanlara yardım etmek için dünyaya geliyorlardı, bu fırsattan istifade ufak kız onlardan yardım istemek için uzay mekiğine doğru ilerledi.

Attığı her adımda içini hem o atalarından gelen merak, hem de korku dolduruyordu. Düşüncelere dalıyordu hatta yaptığının doğru olup olmadığı konusunda tereddüt bile etti fakat yardıma ihtiyacı vardı. İnsanların her ne kadar telefon başında kahkahalar attığını görse de aslında içlerinde üzgün olduklarını biliyordu. Onları bu durumdan kurtarmak için elindeki her şeyi verebilirdi. Yolun yarısına geldiğinde artık o içini yiyen korkudan iz kalmamıştı, "Sadece birkaç adım daha ve...".

Mekiğin ön tarafında kapıya benzer bir mekanizma vardı, alışveriş mağazalarından tanıdık gelen bu mekanizmanın mantığını zaten biliyordu. Kapıya doğru bir adım attı ve hayatında duymadığı ilginç bir ses ile kapının açıldığını görünce yüzünü o atalarından gelen ifade kaplamıştı. Filmlerde görmüştü, neydi o? İnsanlık için büyük, benim için küçük bir adım!


İçeride onu hiç görmediği bir şey karşılamıştı. Köpeğe benziyordu, sadece biraz daha yeşildi. Köpeğe benzeyen bu uzaylı çok şaşkın gözüküyordu ve hemen bir soru sordu. "Burada ne işin var?" "Yardımına ihtiyacım var!" "Öyle mi? Anlat o zaman." "Dedem anlattı, insanlar eskiden hep yüz yüze konuşurlarmış. Şimdinin gençleriyse bundan çok uzak, lütfen bana yardım et!"

Uzaylı köpek artık gülüyordu. Tamam anlamında başını salladı ve ufak kıza kendisini takip etmesini söyledi. Ona dünya üzerindeki tüm elektrikleri bir günlüğüne kesebileceğini ama daha fazlasını yapamayacağını ve bunun için bir insanı feda etmeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Tamam konu insanlıktı. Ama elektrikleri bir günlüğüne kesmek için kendini feda etmek? En fazla ne işe yarayabilirdi ki? Fakat bu soruları sormak için bu mekiğe gelmemişti. "Senden son bir ricam var uzaylı köpekçik. Ailem dışında diğer insanlar bunu benim yaptığımı bilmesin, onların da gözü arkada kalmasın" Uzaylı köpekçik hiç tereddüt etmeden başını öncekinden daha ciddi bir şekilde tamam anlamında salladı. O günün ardından yıllar geçmişti, insanlar artık eskisi gibi değil de olması gerektiği gibiydi. Neredeyse zorunda kalmasalar telefon dahi kullanmayacaklardı, elbet teknoloji düşmanı olmamışlardı fakat doğalarını korumanın da gerektiğini elektriğin gittiği o gün fark etmişlerdi. O aletlere ihtiyaçları yoktu! Elektriklerin gittiği gün herkes yüz yüze konuşmuş, fıkralar anlatmıştı. Hayatlarında belki ilk defa o kadar eğlenmişlerdi, bazı insanlar keşke her günümüz böyle sıcak, samimi olsun demiş ve bu insanlar ertesi gün de elektrikler yok gibi davranmış. Ertesi gün de...

Teşekkür

Metinimi okuduğunuz için öncelikle teşekkürlerimi sunarım. "Ufak Kız" çoğu kişiye özel yetenekleri olmayan sıradan bir kız gibi gelmiş olabilir. Evet, kendisi pelerin takmıyor lakin kendisinin en büyük iki özelliği artık insanlıkta kalıp kalmadığına emin olamadığımız "Fedakarlık" ve "İnsan Sevgisi" ve bence bunlar şu günde tam ihtiyacımız olan süper güçler. Ayrıca burada fedakarlığa tekrar değinmek istiyorum zira bu hikayede özellikle ufak kızımızın ne boyundan, ne göz renginden hatta adından dahi bahsetmedim zira böyle bir kahramanlık hikayesinde karakterin anonim kalmasının daha iyi olacağını düşündüm ayrıca buna hitaben son kısımda da karakterimiz süper gücünü "kahraman" olmak için değil "isimsiz bir kahraman" belki hiç tanınmayacak biri olarak kullanıyor. Umalım hepimiz kahraman olmaya değil, karşılıksız iyilikler yapmaya özeniriz.


Yarışma yürürlükteyse çekiliyorum zira oy olarak önde olmamı kaldıramayan birçok kişi oldu, zaten bu konu ile de yarışmanın üslubuna karşı geliyorum.
 


SpringHat

Ağaç Yumruklayıcı
Mesajlar
16
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
27
Puanları
60
Demek o en çok oyu alan sendin :D
 

Midoss

Bay Boş
Mesajlar
2,099
En iyi cevaplar
1
Beğeniler
2,138
Puanları
6,890
Ruh hali
Zaten hilaye yazan bir sendin bir de ben

SM-G800H cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Üst