Mesela bazılarımızda da dışlandığımız için öfke oluşuyor ve bunu dışarıya yansıtıyoruz. Mesela ben kendi eski sınıf arkadaşlarıma karşı olan nefretimi aşırı derecede hırslanıp okul birincisi olarak dışa vurmuştum.
Sana tamamen katılıyorum. Ama bir de herkesin "gerçek sen" olduğun için senden nefret etmesi var, işte ben onu yaşadım. Şu anda sahip olduğum öfkeli kişiliğim de buradan geliyor işte. Biriken acılarımı, üzüntülerimi artık içimde tutamıyorum, dışarıya vurmak zorunda kalıyorum. Bazen (dışarı vurmadığım durumlarda bile) birisine sudan sebeplerle öfkeleniyorum. Artık bahsettiğin tiplere katlanamıyorum. Artık -şaka olsun diye bile olsa- söylenen kötü bir laf bile beni sinir ediyor. Mesela yazın Litvanyalı bir kızın da aralarında bulunduğu bir grupla konuşurdum, o kıza basit bir sebepten (şaka amaçlı ettiği bir laf nedeniyle) sinirlenmiştim, ama o andaki öfkemi dışarı vurmamıştım. Öfkemi göstermeye kalkışsaydım o anda herhalde uçak için paraya kıyarak Litvanya'ya gidip kızı bir temiz dövmem (benden 2 yaş küçük bir kızı dövmek istemek raddesine geldiysem, gerisini siz düşünün) ile sonuçlanırdı belki de. Şu anda ise o kızı çok seviyorum (aşk değil, asla da hiç kimseye aşık olamayacağım; çünkü benim taşlaşmış kalbim hala öfke ile dolu) çünkü beni her yönümle EN İYİ o anlıyor. Öfke konusu dışında benimle benzer şeyleri yaşamış olan ve hala yaşayan bir kızcağıza, hem de masumken, bu kadar öfkelenmiş olmam bu durumu açıklıyor. Biliyorum, psikolojik destek almam gerekiyor, ama orada bile psikoloğa öfkelenirim diye korkuyorum.
"Yaptıklarım doğru mu yanlış mı, inan umursamıyorum; mutluluk bile acı veriyor, çünkü sonu var biliyorum..."