bLuShark
Kızıltaş Madencisi
- Mesajlar
- 424
- En iyi cevaplar
- 0
- Beğeniler
- 120
- Puanları
- 0
Açıklama: Şimdi diyeceksiniz ki kim bu ? Niye böyle bir başlık açmış ? Hem neden ''Efsane'' Oyunlar ?
Ben (İfşaaa !!!) bLuShark (yok size ifşa). Bu başlığı açma sebebim ise... Gerçekçi olalım canım sıkıldı bayağı malum yaz sıcağı felan. Peki neden efsane oyunlar ?
6 yaşımdan beri bilgisayar oyunlarıyla pek bir haşır neşirim. Bilgisayar alınmadan önce de atarim vardı zaten. 2. sınıfa geçer geçmez 1 ton oyunuyla beraber ps1 alındı. Sırf bu yüzden olsa gerek nostalji oyunları pek bir severim . Neyse fazla uzatmayalım inceleme yazımıza başlayalım sayın gamerlar.
-Efsane 1998'de Doğdu
Aslında Valve'ı Valve yapan şey Half Life'dır bana sorarsanız. Gabe Newell'i o kadar popüler yapan da. Half Life, Valve tarafından geliştirilip Sierra Studios tarafından 1998 yılında dağıltılmaya başlanmış, çıktığı andan itibaren de büyük bir ilgi görmüştür. Bunu bu kadar kısa sürede popüler yapansa oyunun içeriğidir. G-man'den giydiğimiz Hazard Suite'e kadar. Fakat bunları bir yana koyup incelersek oyun mekaniği gözüme çarpmadan geçmiyor. Oyun bize hiçbir şekilde karışmıyor! Yani üst tarafta bir ''objective'' belirteci yok. Görevi bulmak da onu yerine getirmek de tamamen sizin işiniz. Oyunun bize verdiği bu özgürlük onu daha çok sevmemize neden oluyor doğrusu.
-Beyler Böcek Yasak !
Aslında Half Life'ı Türkiye'ye sevdiren şey Single'dan çok Multiplayer'ı oldu. Half Life'ın multiplayer'ı tamamen DeathMatch serverlerinden oluşuyordu. Tabi Türkiye'de multiplayer bir oyun oynanacaksa mutlaka birisi atılır ve ''kafasına göre'' bir kural atardı ortaya. Bu kişiden kişiye değişir. Mesela bende oynarken lazerlerden nefret ettiğimden ötürü bunları yasaklardım .
-Gordon'ı Dinliyorum Kulaklarım Kapalı
Belki de en uygun başlık bu olur Gordon Freeman'ı anlatmaya... Kendisi hikayemizin ana kahramanı olup ''Söz gümüşse Sükut altındır'' lafına kendisi fazla kaptırmış bir şahısdır. Kendisi keçi sakallı, gözlüklü, kendini her yerde belli eden ''levye'' stiliyle kırılmadık kutu bırakmamış fizik dahisidir. Yahu Gordon iki kelime laf etsen ölürsün değil mi ? Zombiler, uzaylılar, cesetler, askerler, tuzaklar görüyorsun ancak ateş etmek dışında bir gram tepki bile vermiyorsun. Helal vallahi.
Not: Gordon abimiz M.I.T mezunudur. Respect !
-Biliyordum Fizik Dünya'ya Kesinlikle Zararlı !!!
Oyunun hikayesine gelecek olursak: Olaylar -daha doğrusu kıyamet o_o- Black Mesa isimli bilim ensitüsünde geçiyor. Ama öyle böyle değil. Cidden kim yaptıysa tam yapmış. Her neyse. Zavallı Gordon'umuz o sabah ki büyük deneye geç kalmış. Yani uzaya bir portal açma deneyi. Acele acele Hazard Suite'imizi giyinip dostlarımızdan selam aldıktan sonra deney area'sına gidip deneyi gerçekleştirmeye koyuluyoruz. Ancak her ne olduysa -Tabii ki G-man detay arayanlar google'dan arayabilirler detaylı hikayeyi.- deney ters gidiyor ve Xen isimli gezegende bulunan bütün uzaylılar bir anda Dünya'ya ışınlanıyor. Bizim görevimiz ise bu cehennemden kurtulup dış dünyaya ulaşmak. Tabii mümkünse. Ordu başarısız geçen bir deneyin izlerini silmek için canlı ne bulursa öldürüyor, headcrablar insanları zombileştirip onun bunun üstüne atlıyor, vorginaunt'lar elektrikçi misali ona buna akım veriyor vs. vs... Kısacası bu dev ''bilim'' cehenneminden kurtulmak için tek başımıza bir ordu olmamız gerekiyor.
-Sonuç Olarak
Foklar çok yalnız gibi bir iğrençlik yapmayacağım. Half Life hayatımızı yıllarca ele geçirmiş bu da yetmemiş Counter Strike gibi bir eklenti paketiyle yıllarımızı biraz daha sömürmüş, -hayatımı geri verin lan- Gordon abimiz ve onun hiç kırılmamış gözlüğüyle kalbimizin içine işlemiş bir oyundur
Son Not: Yazının tamamı bana aittir. Kesinlikle bir alıntı bulunmamaktadır -belki resimler hariç -
Ben (İfşaaa !!!) bLuShark (yok size ifşa). Bu başlığı açma sebebim ise... Gerçekçi olalım canım sıkıldı bayağı malum yaz sıcağı felan. Peki neden efsane oyunlar ?
6 yaşımdan beri bilgisayar oyunlarıyla pek bir haşır neşirim. Bilgisayar alınmadan önce de atarim vardı zaten. 2. sınıfa geçer geçmez 1 ton oyunuyla beraber ps1 alındı. Sırf bu yüzden olsa gerek nostalji oyunları pek bir severim . Neyse fazla uzatmayalım inceleme yazımıza başlayalım sayın gamerlar.
-Efsane 1998'de Doğdu
Aslında Valve'ı Valve yapan şey Half Life'dır bana sorarsanız. Gabe Newell'i o kadar popüler yapan da. Half Life, Valve tarafından geliştirilip Sierra Studios tarafından 1998 yılında dağıltılmaya başlanmış, çıktığı andan itibaren de büyük bir ilgi görmüştür. Bunu bu kadar kısa sürede popüler yapansa oyunun içeriğidir. G-man'den giydiğimiz Hazard Suite'e kadar. Fakat bunları bir yana koyup incelersek oyun mekaniği gözüme çarpmadan geçmiyor. Oyun bize hiçbir şekilde karışmıyor! Yani üst tarafta bir ''objective'' belirteci yok. Görevi bulmak da onu yerine getirmek de tamamen sizin işiniz. Oyunun bize verdiği bu özgürlük onu daha çok sevmemize neden oluyor doğrusu.
-Beyler Böcek Yasak !
Aslında Half Life'ı Türkiye'ye sevdiren şey Single'dan çok Multiplayer'ı oldu. Half Life'ın multiplayer'ı tamamen DeathMatch serverlerinden oluşuyordu. Tabi Türkiye'de multiplayer bir oyun oynanacaksa mutlaka birisi atılır ve ''kafasına göre'' bir kural atardı ortaya. Bu kişiden kişiye değişir. Mesela bende oynarken lazerlerden nefret ettiğimden ötürü bunları yasaklardım .
-Gordon'ı Dinliyorum Kulaklarım Kapalı
Belki de en uygun başlık bu olur Gordon Freeman'ı anlatmaya... Kendisi hikayemizin ana kahramanı olup ''Söz gümüşse Sükut altındır'' lafına kendisi fazla kaptırmış bir şahısdır. Kendisi keçi sakallı, gözlüklü, kendini her yerde belli eden ''levye'' stiliyle kırılmadık kutu bırakmamış fizik dahisidir. Yahu Gordon iki kelime laf etsen ölürsün değil mi ? Zombiler, uzaylılar, cesetler, askerler, tuzaklar görüyorsun ancak ateş etmek dışında bir gram tepki bile vermiyorsun. Helal vallahi.
Not: Gordon abimiz M.I.T mezunudur. Respect !
-Biliyordum Fizik Dünya'ya Kesinlikle Zararlı !!!
Oyunun hikayesine gelecek olursak: Olaylar -daha doğrusu kıyamet o_o- Black Mesa isimli bilim ensitüsünde geçiyor. Ama öyle böyle değil. Cidden kim yaptıysa tam yapmış. Her neyse. Zavallı Gordon'umuz o sabah ki büyük deneye geç kalmış. Yani uzaya bir portal açma deneyi. Acele acele Hazard Suite'imizi giyinip dostlarımızdan selam aldıktan sonra deney area'sına gidip deneyi gerçekleştirmeye koyuluyoruz. Ancak her ne olduysa -Tabii ki G-man detay arayanlar google'dan arayabilirler detaylı hikayeyi.- deney ters gidiyor ve Xen isimli gezegende bulunan bütün uzaylılar bir anda Dünya'ya ışınlanıyor. Bizim görevimiz ise bu cehennemden kurtulup dış dünyaya ulaşmak. Tabii mümkünse. Ordu başarısız geçen bir deneyin izlerini silmek için canlı ne bulursa öldürüyor, headcrablar insanları zombileştirip onun bunun üstüne atlıyor, vorginaunt'lar elektrikçi misali ona buna akım veriyor vs. vs... Kısacası bu dev ''bilim'' cehenneminden kurtulmak için tek başımıza bir ordu olmamız gerekiyor.
-Sonuç Olarak
Foklar çok yalnız gibi bir iğrençlik yapmayacağım. Half Life hayatımızı yıllarca ele geçirmiş bu da yetmemiş Counter Strike gibi bir eklenti paketiyle yıllarımızı biraz daha sömürmüş, -hayatımı geri verin lan- Gordon abimiz ve onun hiç kırılmamış gözlüğüyle kalbimizin içine işlemiş bir oyundur
Son Not: Yazının tamamı bana aittir. Kesinlikle bir alıntı bulunmamaktadır -belki resimler hariç -