Esterra Günceleri: Yolun Sonu, Bölüm 1/3

FFHD

orda her kiminleysen, belki sevgilinleysen...
Mesajlar
969
En iyi cevaplar
21
Beğeniler
1,469
Puanları
2,680
Ucren, Güney Askon
Birkaç haftadır süren seri cinayetlerin sorumlusu nihayet yakalanmıştı. Ama bu işte bir terslik vardı. Tüm bu katliamlardan sorumlu kişi onlu yaşlarında bir çocuk olamazdı, diye düşündü. Kafası almıyordu, çocuğun yüzündeki masum ifade onu kandırıyor olabilirdi ama şuna çok emindi ki suçlu, çocuk değildi. Olamazdı da.Bu yaşlarda bu kadar iyi balta kullanamazdı ki cinayetlerin hepsi bir baltayla işlenmişti. Hem de büyülü bir baltayla.

Bölgedeki yerli halk ise olay karşısında şoke olmuştu. Bazıları çocuğu öldürmeye bile kalkışmıştı ama o kararlıydı. Gerçek suçluyu bulacaktı.

Kaldığı çadırdan hışımla çıktı ve kimseye görünmeden ormana daldı. Gece vakti denilebilirdi, karanlık yeni yeni çöküyordu. Ama karanlık görüşünü engellemiyordu. Arada bir kıvılcım çıkaran alev bitkileri yolunu bulmasını sağlıyordu. Ormanın derinliklerine ilerleyince bitkiler yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Bastığı toprak daha sert gelmeye başladı.

O da neydi?Ağaca asılı bir ceset vardı. Yanına gidip kontrol etti. Kanı daha kıpkırmızıydı, yeni öldürülmüştü muhtemelen. O zaman katil yakınlarda olmalıydı. Katilin çocuk olmadığını kanıtlaması için bir fırsat doğmuştu. Sakince kılıcını kaldırdı. Biraz tedirgindi, hiç böyle bir şey yaşamamıştı ve etraf giderek kararmaya başlamıştı.

Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Bir şey olmalıydı artık.

Ağaca asılı ceset bir anda bağırdı. "Bir bir tuzak! Hemen kaçmalısın!" Savaşçı duyduğunun gerçek olmadığını düşündü. Heyecanlandığı için onun konuştuğunu sanmıştı o kadar. Daha fazlası olmamalıydı. Ceset tekrar bağırdı. "Bu bir tuzak, hemen-"

Yıldırım gibi bir ok kafasının hemen yanından geçti ve arkadaki bir ağaca saplandı. Artık sabrı kalmamıştı. "Neredeysen çık karşıma!"

"Burdayım." dedi bir ses. Cesedin yanında biri vardı. Siyah pelerini tüm vücudunu kaplamıştı. Elinde sadece siyah bir yay tutuyordu. "Sen de kimsin?" dedi savaşçı. "Askon'un felaketiyim." diye yanıtladı.

Savaşçı gerildi ve kılıcını öne uzattı. "Ben de senin felaketin olacağım." diye haykırdı.

Gel bakalım.

Yayını gerdi ve üç ok fırlattı. Savaşçı kafasını eğerek oklardan kurtuldu ve son sürat üzerine koştu. İlk hamleyi yapmak için zıpladı ve güçlü bir darbe indirdi. Yerden toz bulutu kalktı. İndiğinde ise pelerinli adam yok olmuştu.

Bir anda savaşçının arkasında belirdi ve kısa bıçağını omzuna sapladı. Savaşçı açı içinde inlerken ormanda bir kahkaha yankılandı. Bıçak, derin bir kesik açmıştı ve dayanabilirdi. Tekrar gardını aldı ve üzerine gelen saldırıyı kılıcıyla hilal çizerek karşıladı. "Düello şimdi başlıyor." dedi.

Birkaç sert karşılamadan sonra savaşçı bitkin düşmeye başladı. Ayakta durmakta zorlanıyordu.

AHHHHH!

Pelerinli adam, bir anda önünde belirdi ve hazırlıksız yakalanan savaşçının göğsüne bıçağını sapladı. Savaşçı açı içinde çığlık attı ve dizlerinin üstüne çöktü. Gözlerinin önünden yaptığı talimler geçti. Öğrendiği hiçbir numara işe yaramamıştı. Doğrulmaya çalıştı ama yapamadı. Gücü kalmamıştı. Kılıcı da yere düşmüştü ve ona ulaşması zordu. Her şey bitmişti, burada ölecekti.

Ağzından kan geliyordu, nefes almakta zorlanıyordu. Ciğerlerine kan dolduğunu hissetti. Baş aşağı duruyordu ve bir ağaca bağlanmıştı. Etrafına baktığında onun gibi bir sürü insan olduğunu fark etti. Hepsi ayaklarından ağaca bağlanmışlardı. Kurtulmaya çalıştı ama yapamadı. İp çok sıkı bağlanmıştı.

Yardım çağırmak için bağırdığında sanki ip bileğini daha da sıkıyordu. Göğsüne saplanan bıçak hala orada duruyordu. Çıkarmayı denedi ama bu ona çok acı veriyordu, sonra vazgeçti.

Burası neresiydi, hiçbir fikri yoktu. Çocukluğunda Ucren'in her tarafını gezmişti. Girmediği orman, mağara kalmamıştı ama burası ona farklı gelmişti. Kokusu bir bitki özünü andırıyordu. Ağaçlar da epey farklı gelmişti. Kökleri, toprağın altından belli oluyordu ve gövdesi sanki bir sürü kökün içiçe geçmesiyle oluşmuştu. Yaprakları da parlak altın sarısıydı.

Etraf pek aydınlık sayılmazdı ama önünü görebiliyordu. En azından yakındaki herkesi görüyordu. Hemen sağında ölmüş olduğunu düşündüğü biri vardı. Bir ayağı kopmuştu ve kemiğinde bir bıçak saplıydı. Bugün karşılaştığı adamerikai bıçağın aynısıydı bu. Demek ki seri cinayetlerden bu adam sorumluydu. Kendisi de bu kurbanlardan biri olabilirdi eğer burdan kurtulamazsa. Ama nasıl kurtulacaktı orası soru işaretiydi.

Kaçmasına yarayacak hiçbir şey göremiyordu. İp giderek bileğini sıkıyordu ve bir süre sonra ayağını hissedemeyebilirdi, o zaman hiç şansı kalmayacaktı. Hızlı davranması gerekiyordu. Eski ustasının ona öğrettiklerini hatırlamaya çalıştı. Sakin kalmalıydı çözüm yolu bulmak için.

Hava yavaş yavaş kararmaya başladı ve yine o kahkaha sesi duyuldu. Bu sefer daha yakından geliyordu.

Yolun sonuna gelmiş gibi hissetti.
 


dostveviski

Yazıyor...
Sponsor
Mesajlar
803
En iyi cevaplar
17
Beğeniler
420
Puanları
990
Ruh hali
AHH! asdlşkasid tepkiler fena
 

Üst