Felsefenin sorgulamadığı dogmatik türü bir sorudur. Bilimin birçok soruya cevap getirmesine karşın günümüzde dinlere inananlarla dinlere inanmayanların sayısı hemen hemen aynı duruma gelmiştir, gitgide inanç duyma ihtiyacı azalmıştır.
Bana göre, küçüklükten gelen bir alışkanlıktır ve insanlar zor durumlarında bir yaratıcıya ihtiyaç duyma durumudur. İnanıp inanmamanın yaşam şartlarına bağlı olduğunu düşünüyorum.
Bu konuda vardır veya yoktur demeyeceğim fakat benim gelmek istediğim başka bir konu var; bir insan, bir işi "sevap" veya "günah" durumuna göre değil de insanlık vicdanına göre değerlendirmeli, kişi dünyada din olmasaydı ben herkese istediğimi yapardım dememeli. Dinler ahlaki değerleri pekiştirmek için gönderilir ve ahlaki değerleri zaten yerinde olan bir insan yaptığı işi "sevap", "günah" olarak değil "iyilik", "kötülük", "vicdan" durumlarını değerlendirerek yapar.
Bilimin açıklayamadığı konu olan, evrenin oluşumundaki patlamayı tetikleyenin ne olduğunu ve bununla beraber zamanın niçin tetiklendiğini henüz cevaplayamadığı için Tanrı hakkındaki bilgiler belirsizdir, güvenilirlik payı içermez ve şu an nesnellikte hakim olan durum agnostizm'dir.