Vampir | Damarlarındaki İyilik (2)

FFHD

orda her kiminleysen, belki sevgilinleysen...
Mesajlar
969
En iyi cevaplar
21
Beğeniler
1,469
Puanları
2,680
damarlarındaki iyilik.jpg

Damarlarındaki İyilik

Vampir arkamızdan hızla yaklaşıyordu. Kanevi, bir sokak ötedeydi ve oraya gidemeyebilirdik. Vampir, bize durmamızı emrediyordu fakat biz durmadan koşuyorduk. Kanevinin bulunduğu sokağa geldik. Son gücümüzle binaya ulaşmaya çalışıyorduk, vampir de bize iyice yaklaşmıştı. Kanevinin kapısına gelmiştik ve zili çalıyorduk fakat açan yoktu. Vampir bize ulaşmak üzereydi. Kapıyı deliler gibi tıklatıyorduk ama açan olmuyordu. Vampir yaklaştı, önümüzde durdu. Kanlı beyaz gömleğini, siyah vamp* cübbesiyle kapatmıştı. Siyah pantolununun sağ dizi biraz yırtılmıştı. Siyah ayakkabısı ise tozluydu. Biriyle boğuştuğu muhtemel idi. Bize o korkunç sesiyle: "Siz çocuklar, ne yapıyorsunuz burada?". Mark, korkmuşa benziyordu ama kekeleyerekte olsa bir cevap vermeye çalıştı: "Eee...Bayı..mm Biii...zz so....kakta oynamaya çık...mıştık. Siz...i görünce...korkup...kaç...tık. Affedin....". Vampir, bizimle aynı görüştü değildi ve o korkunç kahkasını tekrarladı. Önce, benim kolumdan tuttu ve yanına çekti. Siyah kazağımı dirseğime kadar sıyırdı ve kolumdan bir ısırık almak için eğildi. O sırada, sokağın girişinden bir ses, vampire beni bırakmasını emretti. Arkamı dönüp baktığımda seslenenin Kan Birliği* kumandanı Kaan, olduğu gördüm. Vampir hemen beni bıraktı ve Kaan'a dönerek başını aşağıya eğdi. Kaan, vampire yaklaştı ve belinden kılıcını çıkardı. Vampire son bir sözü olup olmadığını sordu fakat vampir, sesini çıkarmadı. Kaan, beyaz kanla boyanan, uzun kılıcını gökyüzüne kaldırdı. Kılıç, gökyüzündeki güneşi kapatacak büyüklükteydi. Kılıcını indirdi ve ampiri ortadan ikiye böldü. Vampir, can çekişerek küçük siyah toz parçalarına dönüştü ve göğe yükseldi.

Kaan, hemen bizim yanımıza geldi, kılıcını beline koydu. Bize eğilerek: "Bu saatte sokaklar pek güvenli değildir çocuklar, evinize gidin." dedi. Ben de, kanevinde kaldığımızı ve kanevinin kapalı olduğunu söyledim. Kaan ise gülerek kapıya yaklaştı. Beyaz gömleğinin kolunu dirseğine kadar çekti ve kolunu kapıya doğru uzattı. Kolunu sıktı ve damarından beyaz bir kan damlası geldi. Kan damlasını kanevinin kapısının yanında duran kankilidine* damlattı ve kapı kendiliğinden açıldı. Kaan önden, biz arkadan kanevine girdik. İçeride, yerde ölü bir şekilde yatan on üç kişi vardı. Kanevinin beyaz duvarlarında kanlar vardı ve yeni gibi gözüküyorlardı. Kaan, eve birkaç vampir çağırdı. Mark endişeli görünüyordu. Çünkü; bu kanevinin sahibi onun babasıydı ve ortalıkta yoktu. Kaan, bizi hemen dışarıya çıkardı ve bir dükkana sakladı. Dükkanın penceresinden sokağı izliyorduk. Biz saklandıktan beş, altı dakika sonra dört vampir sokağa girdi ve sokağın ortasında duran Kaan'ın karşısına gidip yere eğildiler. Kaan, vampirlerden eve girmelerini ve olayı çözmelerini istedi. Vampirler eve girdikten birkaç dakika sonra da bize "gel" işareti yaparak yanına çağırdı. Dükkandan çıkıp yanına gittik. Bizi kaleye götüreceğini söyledi. Mark'la ben endişelenmiştik. Çünkü; kaleye giden erkek çocuklar genelde vampire dönüştürülüyorlardı ve biz vampir olmak istemiyorduk, onlara düşmandık.

Birkaç saat sonra, Kaan'la kalenin önüne geldik. Büyük, kırmızı duvarlardan oluşan, daha çok yuvarlak hatlara sahip, yaklaşık olarak bin odalı bir kale. Kaleye doğru, köprüden yürümeye başladık. Köprüden geçerken vampirler, eğilip Mark'la bana kötü kötü bakıyordu. Neyseki Kaan bizi hemen odamıza çıkardı. Odamız iki kişilikti, Mark ve ben kalacaktık. Oda küçüktü ve içerisi kan kokuyordu. Duvarları bembeyazdı. İçeride bir ranza, bir tane ikili kanepe, bir tane tuvalet, bir tane çekmece ve üstünde de ayna vardı. Kaan, burada güvende olacağımızı söyledi. Biz de istemesekte içeriye girdik. Birkaç dakika sonra kapımız çaldı. Korkarakta olsa kapıyı açtım. Kapının önünde siyah cüppeli bir vampir vardı. Bize iki, büyükçe siyah bir çanta verdi. Teşekkür edip kapıyı kapattım. Çantaların üstünde isimlerimiz yazıyordu. Mark Vamp ve Henry Vamp. İçinden çıkan kıyafetleri giydik. Üstümüzde kırmızı bir kazak vardı. Altımızda ise beyaz bir ayakkabı ve beyaz bir pantolon vardı. Kalede bir anons yapıldı. Anonsta: "Tüm mahkumların dikkatine! Tüm mahkumlar hemen büyük salona, hemen büyük salona!" deniyordu. Hemen büyük salona gitmek için odamızdan ayrıldık...

@AdexTR
 



Üst