Hiracles
Zombi Katili
- En iyi cevaplar
- 0
Not:Bu kitap roman türü olup gerçek tarihle alakası bile
yoktur.Ayrıca hiçbir film,dergi,kitap vs örnek alınmamış özentilik
yapılmamıştır.
Bölüm 1:Rograut
M.S 1120 yılı Ocak
ayı.30 Kişilik piyadelerden oluşan küçük bir grup soğuk ve karlı dağlarda yol alıyordu.Başlarında
Rograut adında bir adam bulunuyordu.Bu adam henüz genç olmakla beraber muazzam
bir savaşçıydı.Yaşı henüz 20 olmasına rağmen çevik ve güçlü bir silahşördü.Peki
bu adam kimdi?Neyin nesiydi? Bu adam bir soyluydu ve Agrat Krallığı Vekilharcıydı.Rograut
bir prensti ve babası savaştayken vekilharçlık yapıyordu.Bu prens iyi bir
eğitim almıştı.Eğitimi,kültürü,zekası ve fiziği sayesinde insanları kendine
hayran bırakan bir yapısı vardı.Agrat kralı 3.Salamon Agrey Zogat Savaşında süvarileriyle
birlikte düşmana hücum ederken kalbine bir mızrak girdi ve yere yığıldı.Rograut
babasının ölümünden sonra tahta geçmek istemedi ve yerini kardeşi Sagreyt e
bıraktı.Ve şimdi bu dağlarda yol alıyordu.Bu küçük grup 5 i kadın,25 i erkek ve
erkeklerin 20 si zırhlı ,5 i köle olmak üzere yol alıyorlardı.Aniden yoğun bir
kar fırtınası patlak verdi.Rograut adamlarını hemen bir mağaraya sokmakla
beraber irice bir ateş yaktırdı.Fırtına başlayalı 3 gün olmuştu ama hayla devam
ediyordu.Mağaradakilerin yiyecekleri tükeniyordu,sadece 2 günlük yiyecekleri
kalmıştı.Rograut bu duruma endişe etmiyordu çünkü fırtınanın 1 gün sonra
biteceğini kesin olarak bilmese de biliyordu işte ve fırtına 1 gün içinde
dinmişti.Tekrar yola koyulan bu birlik hızla yol almaya başlamıştı ve koca dağı
6 günde aşmışlardı.Dağın karlı tepelerini de aştıktan sonra güzel ve sulak bir
ovaya geldiler.Rograut’un aklında bu düz ve sulak ovaya yerleşip burada bir
şehir kurmak gibi bir düşünce vardı fakat bunu yapabilecek hiçbir kaynağı
yoktu.Rograut ve adamları çalışmaya başladılar.İlk işleri halka daha doğrusu
kendilerine kalacak evler inşa etmeye başlamak oldu.Bu evler 10 adım
genişliğinde ve 3 metre uzunluğundaydı. 1 Hafta içerisinde 7 ev yapmayı başardılar.
Bunlardan ayrı olarak birde Rograut’a bir ev inşa edildi.Bu ev gerçekten iyi
korunuyordu ve etrafında tahtadan surlar ve bu surlarda her gün 10 nöbetçi
bekliyordu.Bunları Rograut istememişti ama kendi adamları zorlada olsa
yapmışlardı.Bundan 1 ay sonra kaynakları artmıştı ve baya gelişmişlerdi.İlk sur
planı çizildi ve uygulanmaya başlandı.Bu surlar meşe ağaçlarından kesilip
oyulmuşlardı.Surlar ovanın yarısını içine alıyordu.Ve bundan 5 ay sonra surlar
tamamlandı ayrıca ev sayısı 15 i buldu.Aradan 2 sene geçmişti.Nüfus elli beşe yükselmişti
asker sayısı artmıştı.Bu iki yıl içerisinde birkaç olay yaşandı fakat en
önemlisi on beş İngiliz milisinin Fransız kralından kaçarak Rograut’a
sığınmasıydı.Rograut bu adamları bir süre sakladı ve askeri işlerde
kullandı.Adamları eğitti ve surlara nöbetçi olarak konuşlandırdı ayrıca beş de
çocuk dünyaya gelmişti.Bu yere artık kale denebilirdi ‘Rograut Kalesi’.Rograut
Kalesinde hayat sürüyordu.Rograut’un önderliğinde büyüyor ve genişliyordu.Kale
Nüfusu piyade olmak üzere 100 silahlı adam,25 kadın,16 çocuk ve 17 erkek olmak
üzere Rograut’un önderliğinde yaşıyorlardı.Kale halkının bilgisizliği Rograut’a
acı veriyordu.Ona göre bilgisiz bir halk boş bir tebaa dan başka bir şey
değildi.Kaleye bir kütüphane yaptırmaya karar verdi ve 10 kişi görevlendirmiş
ve 10 sandıkla beraber bu adamları bulabildikleri bütün kitapları getirmelerini
emretmişti.Bir yandan kütüphane yapılırken bir yandan kitap toplanıyordu.Halk
Rograut’u gerçekten seviyordu,onun yolunda ölümü göze alabiliyorlardı.İşte bu
10 asker,10 adam bu azim ve şevk ile yola çıkmıştı.Manastırlardan,insanlardan,şehirlerden,kalelerden,kiliselerden
hatta kral kütüphanelerinden kitap alıyorlar ve sandıklara yükleyerek devam
ediyorlardı.Kale kütüphanesi 3000 kitap alacak kapasitede tasarlanmıştı.Ancak
en fazla 340 kitap toplanabilmişti.Rograut bu duruma üzülmüyordu çünkü eninde
sonunda bilginin kendisini bulacağına inanıyordu.Şimdiye kadar Rograut’tan hiç
bahsetmedik.Rograut 1.87 m boyunda,sırma saçlı,babasını andıran bir zekaya ve
çevikliğe sahip güçlü bir gençti.Kılıç kullanmadaki ve strateji ye dayanan
yetenekleri gerçekten olağanüstü denebilecek kadar iyiydi.Hindat demirciliği
olan bu kılıç Rograut’un üstün yetenekleri sayesinde toz taneciklerini bile 2
ye bölebiliyordu.Yay ve ok kullanımı ayrı bir özellikti.Tek bir okla hiç
ıskalamadan bir kartalı vurabiliyor ve onun okunun değdiği canlı yaşamıyordu.Tek
başına 20 haydut u yenebilecek güçteydi ve yenmişti de;
Bir gün babası Rograut’a bir görev verdi.Osan dağının
zirvesinde yaşayan dilsiz keşişleri bulup onlara bir zemay kalbi götürerek kalbi
yemesi gerekiyordu.Zemaylar kanatları olan uzun tüylü fakat uçamayan insan
vücutlu,kara başlı ve insanı gerçekten ürküten yaratıklardı.Ayrıca zemay ların
iki kalpleri vardır ve birisi zehir biriside şifa taşır.Zemay zehri insanı en
acılı biçimde ya zemaya dönüştürür yada kendi kendini öldürmeye yani *******a
iter.Zemay şifası ise vebaya bile çaredir.Osan dağında çok bulunan bu
yaratıklar sürü halinde gezmeyi hiç sevmezler.Bir zemay başka bir zemayın etini
yemeyi çok sever.Ama zemayların ruhu yoktur.Bir efsaneye göre zamanın birinde
zemaylar konuşabilirmiş ve insanlarla dostmuşlar fakat iblis zemayları
kandırarak onların ruhlarını çalmış.Bu yaratıklara zemay adının verilmesi ise
Agrat dilinde zemay ‘’insan yiyen’’ anlamına gelir.Rograut şifa taşıyan kalbi
bulmalı ve keşişlere götürmeliydi.Eğer zehirli kalbi seçerse hayatı son bulacak
yada zemaya dönüşecekti.Ölüm riski çok fazlaydı.Birbirinden farklı yollarla
ölebilirdi.Haydutlar,zemay saldırısı,zehirli kalbi yemesi,soğuktan donarak
ölmesi vs gibi birçok yol vardı.Ayrıca zemay zehrine maruz kalan bir adamda
ölme ve öldürme isteği doğardı.Ya kendilerini öldürür öldürmez iseler zemaya
dönüşerek öldürürlerdi.Zemayların gözleri kızıl ve sanki ateş saçıyorcasına
nefret ile bakarlar.4 gözleri vardır ve 4 gözlerinin 1 i kördür.Ve uzun
kuyrukları 1 m civarındaydı.Kuyruk ucunda sert kemikten iğneleri bulunuyor ve
iğneler zehir taşıyordu.Zemay kuyruğundan alınan zehir ise insanları felç
bırakıp yavaş yavaş acılı bir şekilde öldürüyordu.Zemaylar çok korkunç
yaratıklardı,kuyruk zehrine mağruz kalan insanların organları ağızlarından 1 ay
ara ile çıkarak ölürlerdi.Öyle bir zehirdi ki bütün organ görevlerini görür ama
yavaş yavaş öldürürdü.İşte böyle bir yaratığı bulması ve kalbini yemesi
gerekiyordu ve gerçekten korkmuyordu tek düşündüğü babasını onurlandırmak ve
cesaretini kanıtlamaktı.Sonunda dilsiz keşişlerin yanına varmıştı ama bu
keşişler dilsiz adamlar değillerdi.Sessizlik yemini etmişlerdi ve sadece
liderleri konuşabilirdi.Liderlerinin adı Zonayir di.Zonayir Rograut’u
karşıladı.Görevini anlattı ve ona bir harita verdi.Bu harita Agaytan vadisini
gösteriyordu.Zemaylar işte bu vadide ürüyordu.Agaytan Agrat dilinde ‘’lanetli’’
anlamına geliyordu.Rograut’un atını bırakarak yaya devam etmesi gerekiyordu ve
öylede yaptı.3 gün olmuştu ve hayla vadiye ulaşamamıştı.Gece kamp kurdu.Güzel
bi ateş yakıp yanına yattı ve uyudu.Yorgunluk nedir bilmeyen bu genç bu sefer
yorulmuştu ve dinlenmeye ihtiyacı vardı.Tepeler tırmandı,mağaralardan geçti,bir
yandan yiyecek ve su aradı,yola devam etti.3 günün sonunda yorulmuştu.3 saat
sonra ayak sesleri duydu ve uyandı.Kılıcı elindeydi.Ateşi karlarla kapattı ve
saklandı.Gelenler 20 kişilik bir haydut gurubuydu 1 i çocuk 1 si kadın 2
esirleri vardı.Rograut’a kadar geldiler.Esirlerini bağlayıp,ateş yaktılar ve
sarhoş oldular.Bu Rograut’un hoşuna gitmemişti çünkü sarhoş adamlarla dövüşmeyi
kendine yakıştırmıyordu,yakıştıramıyordu.Şafağı bekliyecekti ama sarhoş adamlar
kadına eziyet ve işkence etmeye başladılar.Kadın ağlıyordu.Grubun lideri kadına
tecavüz etmeye kalkınca Rograut sinirlendi ve kılıcını çekti.Ansızın
saldırmıştı ve çevikti.Adamlar ne olduğunu anlayamadan 2 kayıp
vermişlerdi.Sarhoşluk hali ile savaşamıyorlardı.Rograut admaların çoğunu
öldürdü çünkü bu adamlar kanunsuzdu ve zavallı bir kadına eziyet
ediyorlardı.kalan 5 adamı bayıltarak bi yere bağladı ve kadınla çoçuğa dilsiz
keşişlerin manastırına gitmelerini ve Başkeşiş Zonayir’e adını vermelerini
söyledi.Rograut şafağa doğru yola çıktı ve Agaytan vadisine varmıştı.Burada çok
dikkatli olması gerekiyordu.Zemaylardan kaçmalıydı veya birini avlayıp kalbini
söküp gece olana kadar beklemesi gerekiyordu.Akıllıca olanı yapmaya karar verdi
ve zemaylardan birini takip etmeye koyuldu.Kuytu bi yerde sıkıştırdı ve
saldırdı.Zemay hemen karşılık verdi.Aralarında çok muazzam bir savaş
geçiyordu.Zemay ın pençeleri,kuyruğu,dişleri ve zehri vardı.Rograut’un ise saf
çelikten bir kılıç,Demir bir kalkan,ahşap bir yay ve birkaç oktan başka bişeyi
yoktu.Zırhını bile rahat ve hızlı hareket etmek için yanına almamıştı.Kılıcının
iyi olması onun kılıçlara olan düşkünlüğünden ziyade muazzam Hindat
demirciliğinden geliyordu.Rograut düşmanın kuyruğunu kesmeyi başarmıştı.Ama
kalkanı parçalanmak üzereydi.Bir darbe daha vurdu fakat boşa gitti.Zemay ın
darbesiyle kalkan parçalanmış ve pençeler Rograut’un koluna saplanmıştı.Çok acı
çekiyordu fakat zehirlenmemişti.Bütün
gücünü bir koluna toplayıp güçlü bir darbe vurdu.Düşman yere düşmüştü ve
yaralanmıştı.Son bir darbeyle kafasını kesti ve kalplerini çıkarmaya başladı.Ama
hangisi zehirliydi.Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı kalplerdeki sıvıları
içmeliydi.Öldürdüğü zemayın beyaz kalbi yani şifalı kalbini eline aldı ve bir
parça ısırdı.Tanrı Rograut’un yanındaydı ve zehirli kalbi bırakarak keşişlere
doğru yola çıktı.Tapınağa vardığında kalbi gösterdi ve yedi.Keşişlerin
hazırladığı raporu babasına gösterdi ve sanki büyük bir savaş kazanmış bir
kumandan gibi göğsünü gere gere babasının gösterdiği yere oturdu.İşte böyle bir
adamdı Rograut ve bu olaydan 1 yıl sonra Zogat savaşında babasını kaybetmişti.
YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...
yoktur.Ayrıca hiçbir film,dergi,kitap vs örnek alınmamış özentilik
yapılmamıştır.
Bölüm 1:Rograut
M.S 1120 yılı Ocak
ayı.30 Kişilik piyadelerden oluşan küçük bir grup soğuk ve karlı dağlarda yol alıyordu.Başlarında
Rograut adında bir adam bulunuyordu.Bu adam henüz genç olmakla beraber muazzam
bir savaşçıydı.Yaşı henüz 20 olmasına rağmen çevik ve güçlü bir silahşördü.Peki
bu adam kimdi?Neyin nesiydi? Bu adam bir soyluydu ve Agrat Krallığı Vekilharcıydı.Rograut
bir prensti ve babası savaştayken vekilharçlık yapıyordu.Bu prens iyi bir
eğitim almıştı.Eğitimi,kültürü,zekası ve fiziği sayesinde insanları kendine
hayran bırakan bir yapısı vardı.Agrat kralı 3.Salamon Agrey Zogat Savaşında süvarileriyle
birlikte düşmana hücum ederken kalbine bir mızrak girdi ve yere yığıldı.Rograut
babasının ölümünden sonra tahta geçmek istemedi ve yerini kardeşi Sagreyt e
bıraktı.Ve şimdi bu dağlarda yol alıyordu.Bu küçük grup 5 i kadın,25 i erkek ve
erkeklerin 20 si zırhlı ,5 i köle olmak üzere yol alıyorlardı.Aniden yoğun bir
kar fırtınası patlak verdi.Rograut adamlarını hemen bir mağaraya sokmakla
beraber irice bir ateş yaktırdı.Fırtına başlayalı 3 gün olmuştu ama hayla devam
ediyordu.Mağaradakilerin yiyecekleri tükeniyordu,sadece 2 günlük yiyecekleri
kalmıştı.Rograut bu duruma endişe etmiyordu çünkü fırtınanın 1 gün sonra
biteceğini kesin olarak bilmese de biliyordu işte ve fırtına 1 gün içinde
dinmişti.Tekrar yola koyulan bu birlik hızla yol almaya başlamıştı ve koca dağı
6 günde aşmışlardı.Dağın karlı tepelerini de aştıktan sonra güzel ve sulak bir
ovaya geldiler.Rograut’un aklında bu düz ve sulak ovaya yerleşip burada bir
şehir kurmak gibi bir düşünce vardı fakat bunu yapabilecek hiçbir kaynağı
yoktu.Rograut ve adamları çalışmaya başladılar.İlk işleri halka daha doğrusu
kendilerine kalacak evler inşa etmeye başlamak oldu.Bu evler 10 adım
genişliğinde ve 3 metre uzunluğundaydı. 1 Hafta içerisinde 7 ev yapmayı başardılar.
Bunlardan ayrı olarak birde Rograut’a bir ev inşa edildi.Bu ev gerçekten iyi
korunuyordu ve etrafında tahtadan surlar ve bu surlarda her gün 10 nöbetçi
bekliyordu.Bunları Rograut istememişti ama kendi adamları zorlada olsa
yapmışlardı.Bundan 1 ay sonra kaynakları artmıştı ve baya gelişmişlerdi.İlk sur
planı çizildi ve uygulanmaya başlandı.Bu surlar meşe ağaçlarından kesilip
oyulmuşlardı.Surlar ovanın yarısını içine alıyordu.Ve bundan 5 ay sonra surlar
tamamlandı ayrıca ev sayısı 15 i buldu.Aradan 2 sene geçmişti.Nüfus elli beşe yükselmişti
asker sayısı artmıştı.Bu iki yıl içerisinde birkaç olay yaşandı fakat en
önemlisi on beş İngiliz milisinin Fransız kralından kaçarak Rograut’a
sığınmasıydı.Rograut bu adamları bir süre sakladı ve askeri işlerde
kullandı.Adamları eğitti ve surlara nöbetçi olarak konuşlandırdı ayrıca beş de
çocuk dünyaya gelmişti.Bu yere artık kale denebilirdi ‘Rograut Kalesi’.Rograut
Kalesinde hayat sürüyordu.Rograut’un önderliğinde büyüyor ve genişliyordu.Kale
Nüfusu piyade olmak üzere 100 silahlı adam,25 kadın,16 çocuk ve 17 erkek olmak
üzere Rograut’un önderliğinde yaşıyorlardı.Kale halkının bilgisizliği Rograut’a
acı veriyordu.Ona göre bilgisiz bir halk boş bir tebaa dan başka bir şey
değildi.Kaleye bir kütüphane yaptırmaya karar verdi ve 10 kişi görevlendirmiş
ve 10 sandıkla beraber bu adamları bulabildikleri bütün kitapları getirmelerini
emretmişti.Bir yandan kütüphane yapılırken bir yandan kitap toplanıyordu.Halk
Rograut’u gerçekten seviyordu,onun yolunda ölümü göze alabiliyorlardı.İşte bu
10 asker,10 adam bu azim ve şevk ile yola çıkmıştı.Manastırlardan,insanlardan,şehirlerden,kalelerden,kiliselerden
hatta kral kütüphanelerinden kitap alıyorlar ve sandıklara yükleyerek devam
ediyorlardı.Kale kütüphanesi 3000 kitap alacak kapasitede tasarlanmıştı.Ancak
en fazla 340 kitap toplanabilmişti.Rograut bu duruma üzülmüyordu çünkü eninde
sonunda bilginin kendisini bulacağına inanıyordu.Şimdiye kadar Rograut’tan hiç
bahsetmedik.Rograut 1.87 m boyunda,sırma saçlı,babasını andıran bir zekaya ve
çevikliğe sahip güçlü bir gençti.Kılıç kullanmadaki ve strateji ye dayanan
yetenekleri gerçekten olağanüstü denebilecek kadar iyiydi.Hindat demirciliği
olan bu kılıç Rograut’un üstün yetenekleri sayesinde toz taneciklerini bile 2
ye bölebiliyordu.Yay ve ok kullanımı ayrı bir özellikti.Tek bir okla hiç
ıskalamadan bir kartalı vurabiliyor ve onun okunun değdiği canlı yaşamıyordu.Tek
başına 20 haydut u yenebilecek güçteydi ve yenmişti de;
Bir gün babası Rograut’a bir görev verdi.Osan dağının
zirvesinde yaşayan dilsiz keşişleri bulup onlara bir zemay kalbi götürerek kalbi
yemesi gerekiyordu.Zemaylar kanatları olan uzun tüylü fakat uçamayan insan
vücutlu,kara başlı ve insanı gerçekten ürküten yaratıklardı.Ayrıca zemay ların
iki kalpleri vardır ve birisi zehir biriside şifa taşır.Zemay zehri insanı en
acılı biçimde ya zemaya dönüştürür yada kendi kendini öldürmeye yani *******a
iter.Zemay şifası ise vebaya bile çaredir.Osan dağında çok bulunan bu
yaratıklar sürü halinde gezmeyi hiç sevmezler.Bir zemay başka bir zemayın etini
yemeyi çok sever.Ama zemayların ruhu yoktur.Bir efsaneye göre zamanın birinde
zemaylar konuşabilirmiş ve insanlarla dostmuşlar fakat iblis zemayları
kandırarak onların ruhlarını çalmış.Bu yaratıklara zemay adının verilmesi ise
Agrat dilinde zemay ‘’insan yiyen’’ anlamına gelir.Rograut şifa taşıyan kalbi
bulmalı ve keşişlere götürmeliydi.Eğer zehirli kalbi seçerse hayatı son bulacak
yada zemaya dönüşecekti.Ölüm riski çok fazlaydı.Birbirinden farklı yollarla
ölebilirdi.Haydutlar,zemay saldırısı,zehirli kalbi yemesi,soğuktan donarak
ölmesi vs gibi birçok yol vardı.Ayrıca zemay zehrine maruz kalan bir adamda
ölme ve öldürme isteği doğardı.Ya kendilerini öldürür öldürmez iseler zemaya
dönüşerek öldürürlerdi.Zemayların gözleri kızıl ve sanki ateş saçıyorcasına
nefret ile bakarlar.4 gözleri vardır ve 4 gözlerinin 1 i kördür.Ve uzun
kuyrukları 1 m civarındaydı.Kuyruk ucunda sert kemikten iğneleri bulunuyor ve
iğneler zehir taşıyordu.Zemay kuyruğundan alınan zehir ise insanları felç
bırakıp yavaş yavaş acılı bir şekilde öldürüyordu.Zemaylar çok korkunç
yaratıklardı,kuyruk zehrine mağruz kalan insanların organları ağızlarından 1 ay
ara ile çıkarak ölürlerdi.Öyle bir zehirdi ki bütün organ görevlerini görür ama
yavaş yavaş öldürürdü.İşte böyle bir yaratığı bulması ve kalbini yemesi
gerekiyordu ve gerçekten korkmuyordu tek düşündüğü babasını onurlandırmak ve
cesaretini kanıtlamaktı.Sonunda dilsiz keşişlerin yanına varmıştı ama bu
keşişler dilsiz adamlar değillerdi.Sessizlik yemini etmişlerdi ve sadece
liderleri konuşabilirdi.Liderlerinin adı Zonayir di.Zonayir Rograut’u
karşıladı.Görevini anlattı ve ona bir harita verdi.Bu harita Agaytan vadisini
gösteriyordu.Zemaylar işte bu vadide ürüyordu.Agaytan Agrat dilinde ‘’lanetli’’
anlamına geliyordu.Rograut’un atını bırakarak yaya devam etmesi gerekiyordu ve
öylede yaptı.3 gün olmuştu ve hayla vadiye ulaşamamıştı.Gece kamp kurdu.Güzel
bi ateş yakıp yanına yattı ve uyudu.Yorgunluk nedir bilmeyen bu genç bu sefer
yorulmuştu ve dinlenmeye ihtiyacı vardı.Tepeler tırmandı,mağaralardan geçti,bir
yandan yiyecek ve su aradı,yola devam etti.3 günün sonunda yorulmuştu.3 saat
sonra ayak sesleri duydu ve uyandı.Kılıcı elindeydi.Ateşi karlarla kapattı ve
saklandı.Gelenler 20 kişilik bir haydut gurubuydu 1 i çocuk 1 si kadın 2
esirleri vardı.Rograut’a kadar geldiler.Esirlerini bağlayıp,ateş yaktılar ve
sarhoş oldular.Bu Rograut’un hoşuna gitmemişti çünkü sarhoş adamlarla dövüşmeyi
kendine yakıştırmıyordu,yakıştıramıyordu.Şafağı bekliyecekti ama sarhoş adamlar
kadına eziyet ve işkence etmeye başladılar.Kadın ağlıyordu.Grubun lideri kadına
tecavüz etmeye kalkınca Rograut sinirlendi ve kılıcını çekti.Ansızın
saldırmıştı ve çevikti.Adamlar ne olduğunu anlayamadan 2 kayıp
vermişlerdi.Sarhoşluk hali ile savaşamıyorlardı.Rograut admaların çoğunu
öldürdü çünkü bu adamlar kanunsuzdu ve zavallı bir kadına eziyet
ediyorlardı.kalan 5 adamı bayıltarak bi yere bağladı ve kadınla çoçuğa dilsiz
keşişlerin manastırına gitmelerini ve Başkeşiş Zonayir’e adını vermelerini
söyledi.Rograut şafağa doğru yola çıktı ve Agaytan vadisine varmıştı.Burada çok
dikkatli olması gerekiyordu.Zemaylardan kaçmalıydı veya birini avlayıp kalbini
söküp gece olana kadar beklemesi gerekiyordu.Akıllıca olanı yapmaya karar verdi
ve zemaylardan birini takip etmeye koyuldu.Kuytu bi yerde sıkıştırdı ve
saldırdı.Zemay hemen karşılık verdi.Aralarında çok muazzam bir savaş
geçiyordu.Zemay ın pençeleri,kuyruğu,dişleri ve zehri vardı.Rograut’un ise saf
çelikten bir kılıç,Demir bir kalkan,ahşap bir yay ve birkaç oktan başka bişeyi
yoktu.Zırhını bile rahat ve hızlı hareket etmek için yanına almamıştı.Kılıcının
iyi olması onun kılıçlara olan düşkünlüğünden ziyade muazzam Hindat
demirciliğinden geliyordu.Rograut düşmanın kuyruğunu kesmeyi başarmıştı.Ama
kalkanı parçalanmak üzereydi.Bir darbe daha vurdu fakat boşa gitti.Zemay ın
darbesiyle kalkan parçalanmış ve pençeler Rograut’un koluna saplanmıştı.Çok acı
çekiyordu fakat zehirlenmemişti.Bütün
gücünü bir koluna toplayıp güçlü bir darbe vurdu.Düşman yere düşmüştü ve
yaralanmıştı.Son bir darbeyle kafasını kesti ve kalplerini çıkarmaya başladı.Ama
hangisi zehirliydi.Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı kalplerdeki sıvıları
içmeliydi.Öldürdüğü zemayın beyaz kalbi yani şifalı kalbini eline aldı ve bir
parça ısırdı.Tanrı Rograut’un yanındaydı ve zehirli kalbi bırakarak keşişlere
doğru yola çıktı.Tapınağa vardığında kalbi gösterdi ve yedi.Keşişlerin
hazırladığı raporu babasına gösterdi ve sanki büyük bir savaş kazanmış bir
kumandan gibi göğsünü gere gere babasının gösterdiği yere oturdu.İşte böyle bir
adamdı Rograut ve bu olaydan 1 yıl sonra Zogat savaşında babasını kaybetmişti.
YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...