KimkiO

YASAKLANDI
Mesajlar
142
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
268
Puanları
530
Ruh hali
Aralarında nasıl bir bağ kurdunuz anlayamadım açıkçası. 5 yaşında çocuğun okulda ne işi olabilir ki? Bırakın dersi, herhangi bir zorunlu programa dahi sokulmaması gerekiyor bu çocukların.
5 Yaşındaki bir öğrenci kime göre küçük? Orada ikisini bağdaştırmamın sebebi birinde okula başlama zorunluluğu var, birinde 2 yıl boyunca ekstra ders alma zorunluluğu var. Zorunluluk yerine bu tercihin öğrencilere bırakılmasından yanayım açıkçası. (Bu arada bunu 9 ve 10. sınıfta da alan dersi alacağını düşündüğümden yazmıştım.)

Alan seçimi konusuna bakılırsa, her alanda temel yeterlilik düzeyinde bilgiler öğretilmesinin anormal bir tarafı yok bana kalırsa. 9. sınıfta verilen edebiyat dersinin 12. sınıfta verilenle alakası yok. 9. sınıftaki fizik, kimyanın da 12. sınıftakiyle alakası yok. Temel düzeyde bilgi göz çıkarmaz, tek alanda uzmanlaşmış içi boş bireyleri topluma salmanın bir anlamı yok. Bir mühendis kendini ifade edemezse mühendis olamaz.
Zaten üniversite sınavına hazırlanacak bir bireyin temel düzeyde fizik, kimya ve Türkçe'den feragat etme şansı da yok. Ne zaman ki üniversite sınavları tamamen alanlarına ayrılır, o zaman bu konu baştan sona tartışılabilir.
Diğer yandan, gördünüz mü bilmiyorum ancak 12. sınıf sayısal alanında bile edebiyat dersi görüyorduk.
Mevcut sisteme göre zaten öğrenci 9. ve 10. sınıfta alanı hakkında herhangi bir ders almıyor. Yeni sisteme göre de anladığım kadarıyla alan dersleri 9. sınıfa indirilmiyor. Sadece öğrenci hangi alanın derslerini alacağına 11. sınıf yerine 9. sınıfta karar veriyor. Bu süreçte alan derslerine istediği gibi çalışabilir veya 11. sınıftaki alan derslerini bekleyebilir. Liseye başlarken sadece bunun adı koyuluyor ve bölümlere göre öğrenci sayısı belirleniyor, bunda herhangi bir sorun göremiyorum.

Yine başka bir açıdan bakmak gerekirse, bizim ülkemizde maalesef her alanda iş imkanı eşit değil. Yine bireyin iş imkanları gibi etkenlerin farkına varabilmesi için belli bir olgunluğa ulaşması gerekiyor. 15 yaşında bir "çocuğa" geleceğiyle alakalı karar aldırmak ne kadar mantıklı bilemiyorum açıkçası.
Bir öğrencinin anasınıfından tutun lisesine kadar her seçim onun hayatını etkiliyor zaten, bu öğrenciye 15 yaşında "3 Seçeneğin var, bu sadece senin 2 yıl sonra göreceğin derslerin türünü belirliyor, istediğin zaman değiştirebilirsin." demek hayatı üzerinde olağanüstü bir etkiye sahip olmamalı.
 
I

Iskefiyeli18

Ziyaretçi
5 Yaşındaki bir öğrenci kime göre küçük? Orada ikisini bağdaştırmamın sebebi birinde okula başlama zorunluluğu var, birinde 2 yıl boyunca ekstra ders alma zorunluluğu var. Zorunluluk yerine bu tercihin öğrencilere bırakılmasından yanayım açıkçası. (Bu arada bunu 9 ve 10. sınıfta da alan dersi alacağını düşündüğümden yazmıştım.)


Mevcut sisteme göre zaten öğrenci 9. ve 10. sınıfta alanı hakkında herhangi bir ders almıyor. Yeni sisteme göre de anladığım kadarıyla alan dersleri 9. sınıfa indirilmiyor. Sadece öğrenci hangi alanın derslerini alacağına 11. sınıf yerine 9. sınıfta karar veriyor. Bu süreçte alan derslerine istediği gibi çalışabilir veya 11. sınıftaki alan derslerini bekleyebilir. Liseye başlarken sadece bunun adı koyuluyor ve bölümlere göre öğrenci sayısı belirleniyor, bunda herhangi bir sorun göremiyorum.


Bir öğrencinin anasınıfından tutun lisesine kadar her seçim onun hayatını etkiliyor zaten, bu öğrenciye 15 yaşında "3 Seçeneğin var, bu sadece senin 2 yıl sonra göreceğin derslerin türünü belirliyor, istediğin zaman değiştirebilirsin." demek hayatı üzerinde olağanüstü bir etkiye sahip olmamalı.
5 yaşındaki bir öğrenci küçüktür. Cidden bunun sorgulanabileceğini düşünmüyorsunuzdur umarım. Küçücük çocuk işte.

Eğer 9. sınıfta yapılan alan seçimi ilk 2 yıl derslerini etkilemiyorsa, alan seçiminin 11. sınıfta yapılmayıp 9. sınıfta yapılması, bunun ilk 2 yıl alacağı dersleri etkilememesi ve yine ilk iki yıllık süreçte bunu değiştirebilecek olmasından dolayı, yine gereksiz bir ekleme değil mi sizce de? Yani deniyor ki öğrenci 11. sınıfta vereceği kararı 9. sınıfta kafasında bulundurmasın, resmi olarak kayda geçirsin. O zaman bu değişiklik bile olmuyor.

Gittiğiniz anaokulu mesleğinizi etkilemez, ilkokul ve ortaokul da etkilemez, lise de ilk 2 yılda etkilemez, eğitim kalitesi olarak yorumlamıyorum tabii ki bunu. Ancak alan seçimi ve üniversite tercihi, kişinin tam olarak hayatının devamında sürdüreceği mesleğe giden yoldur. Öğrencilerin ülkedeki işsizlik durumunu, siyasi durumu, yönetici-çalışan ilişkisini yorumlayabilecek düzeyde olması gerekir bu seçimi yaparken. 9. sınıfta alan seçecek olsam dil seçerdim mesela. Şimdiki aklımla iyi ki seçmemişim diyorum. Demeye çalıştığım şey bu.
 

KimkiO

YASAKLANDI
Mesajlar
142
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
268
Puanları
530
Ruh hali
5 yaşındaki bir öğrenci küçüktür. Cidden bunun sorgulanabileceğini düşünmüyorsunuzdur umarım. Küçücük çocuk işte.
Anasınıfına gönderiliyor bu çocuk, yük taşıtmıyorlar, fizik öğretmiyorlar. Yaşına uygun olmayan bir durum yok ortada yani.
Eğer 9. sınıfta yapılan alan seçimi ilk 2 yıl derslerini etkilemiyorsa, alan seçiminin 11. sınıfta yapılmayıp 9. sınıfta yapılması, bunun ilk 2 yıl alacağı dersleri etkilememesi ve yine ilk iki yıllık süreçte bunu değiştirebilecek olmasından dolayı, yine gereksiz bir ekleme değil mi sizce de? Yani deniyor ki öğrenci 11. sınıfta vereceği kararı 9. sınıfta kafasında bulundurmasın, resmi olarak kayda geçirsin. O zaman bu değişiklik bile olmuyor.
Bu durumda böyle ufak bir değişikliği sorun etmenize gerek yok.
Gittiğiniz anaokulu mesleğinizi etkilemez, ilkokul ve ortaokul da etkilemez, lise de ilk 2 yılda etkilemez, eğitim kalitesi olarak yorumlamıyorum tabii ki bunu. Ancak alan seçimi ve üniversite tercihi, kişinin tam olarak hayatının devamında sürdüreceği mesleğe giden yoldur. Öğrencilerin ülkedeki işsizlik durumunu, siyasi durumu, yönetici-çalışan ilişkisini yorumlayabilecek düzeyde olması gerekir bu seçimi yaparken. 9. sınıfta alan seçecek olsam dil seçerdim mesela. Şimdiki aklımla iyi ki seçmemişim diyorum. Demeye çalıştığım şey bu.
Ülkemizde ki eğitim kurumları arasında birçok fırsat eşitsizliği bulunuyor. Derslerine giren öğretmenlerin seviyesinden tutun da öğrencilere sunulan imkanlara kadar her konuda okullar arasında fark var. En basitinden fen lisesinde okuyan bir öğrenciyle meslek lisesinde okuyan bir öğrenciyi nasıl bir tutabiliyorsunuz anlamış değilim. Emin olun alan seçmekten daha fazla etkili bu süreç.

Ayrıca öğrenci istediği mesleği yapmalı, her alanda kendini geliştirdiği sürece siyasi olayların veya işsizliğin etkilemeyeceği bölümler var. Bu kararı zaten 12. sınıfın sonunda vereceği için tek yapması gereken sevdiği mesleğin hangisi olacağına karar vermek ve onun uğrunda çabalamak. Bunun için de 20 yaşını doldurması gerekmiyor. Ekstradan her okulda rehberlik hocaları bulunuyor ve genel olarak yeterli bilgi birikimine sahipler, öğrenciler bu tür kişilerden yardım alabilir.
 

ZorinTR

Zombi Katili
Mesajlar
247
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
542
Puanları
590
Ruh hali
orta öğretimi bitiririz yeni sistem gelir, liseyi bitiririz ders saatleri kısalır, şimdi üniversiteyi bitirince ne olacak bakalım
 

PASCIA

Eren Bülbül
Oyun Geliştirici
Mesajlar
121
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
955
Puanları
590
Ruh hali
Şu sınava aşırı aşırı aşırı kasma olayına çözüm bulaslar keşke. Çoğu liselinin gayet verimli geçebileceği 1-1.5 yılı kendini heba ederek geçiyor. Hatta mezuna kalırsa 2.5 yılı tamamen çöp.
 

Cullen

alt veit eg Odin
Emekli
Mesajlar
661
En iyi cevaplar
18
Beğeniler
1,704
Puanları
1,310
Neden başarılı öğretmeni yurt dışına gönderiyoruz? Onlara bizim ihtiyacımız var.
Ayrıca eğitime başlama yaşı daha fazla küçültülmemeli artık. Ne düşünüyorlar? Çocuk, çocukluğu tatmadan okula mı başlasın? Erken eğitim önemlidir ama biraz daha zaman tanınmalı.
 
I

Iskefiyeli18

Ziyaretçi
Anasınıfına gönderiliyor bu çocuk, yük taşıtmıyorlar, fizik öğretmiyorlar. Yaşına uygun olmayan bir durum yok ortada yani.
Yazdıklarımı okuyup okumadığınızı merak ettim. Okumuyorsanız eğer söyleyin de yazmayayım. 5 yaşında bir çocuk ailesinin rızası dışında belli bir programa sokulmalı mıdır sizce?

Bu durumda böyle ufak bir değişikliği sorun etmenize gerek yok.
Bence daha çok savunulmasına gerek yok.

Ayrıca öğrenci istediği mesleği yapmalı, her alanda kendini geliştirdiği sürece siyasi olayların veya işsizliğin etkilemeyeceği bölümler var. Bu kararı zaten 12. sınıfın sonunda vereceği için tek yapması gereken sevdiği mesleğin hangisi olacağına karar vermek ve onun uğrunda çabalamak. Bunun için de 20 yaşını doldurması gerekmiyor. Ekstradan her okulda rehberlik hocaları bulunuyor ve genel olarak yeterli bilgi birikimine sahipler, öğrenciler bu tür kişilerden yardım alabilir.
Eğitim kalitesi olarak yorumlamadığımı söylemiştim zaten, gerçekten okumuyorsunuz. Ayrıca fen liseleri ile meslek liselerini bir tutmuyorum, yeni düzenlemede de tutulmuyor. Meslek liselerinin öğrenci yetiştirme şeklinin değiştirildiğini de okuyabilirsiniz kendi attığınız maddeler arasından.

Meslek seçimi 12. sınıfta oluyor evet, ancak atladığınız bir nokta var ki 11. sınıfta yapılan alan seçimi de meslek seçimini etkiliyor, eşit ağırlık seçen ve eğitimini gören biri mühendislik seçemiyordu. Üniversite sınavına gelen son sistemle seçebiliyor ancak puan kaybına uğruyor. Dil seçen biri zaten 5-6 meslekten birini seçebiliyor. 9. sınıf aklıyla dil seçen biri hayatının hatasını yapmış olabilir, ki bu son düzenlemeyle buna izin verilmiyormuş yani ilk başlarda savunduğunuz şey ortada yok demek oluyor bu, yaşınızı merak ettim açıkçası, üniversite sınavı-tercih dönemlerinden geçmiş birinin "öğrenci sevdiği mesleği yapmalı ve çabalamalı" düşüncesine sımsıkı sarılmasını pek anlamlandıramam açıkçası.

Rehberlik öğretmenleri yardımcı olabilir tabii ki, ancak rehberlik öğretmenine sımsıkı güvenilirse, kendi fikirlerini empoze etme gibi ihtimalleri gözardı etmiş olursunuz. Şu anda mühendislik istediği halde öğretmen gazıyla dişçilik yazıp hiç memnun olmayan, kazandığı yere gitmeyen arkadaşlarım mevcut.

"siyasi olayların veya işsizliğin etkilemeyeceği bölümler var"

Orman mühendisliği KPSS ataması almıyor birkaç yıldır. Bu sadece örnek. Bir sürü meslek var atanamayan, atanması gündeme bile gelmeyen, özel sektöre ne kadar güvenebilirsiniz o size kalmış tabii. Bizim okulumuzdaki rehberlikçinin bunlardan haberi yoktu mesela. Sınavda yüksek puan aldı diye size rehberlik etmesi beklenen birileri oluyor rehberlikçiler. Burdan tutup çekseniz KPSS'nin kusurlarına kadar tartışılır.
 

FuryRS

Elmas Madencisi
Mesajlar
846
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
272
Puanları
650
Ruh hali
Madde madde yorumlamak istiyorum,

Beceri-tasarım atolyeleri birçok okulda var ancak işlevi yok. Önce işlev kazandırılmalı.
Yüksek lisans meselesi güzel.
Öğretmenlerin yurt dışına gidip farklı kültürler görmeleri, bunları öğrencilerine aktarmaları güzel.
Gelişim bütçesi için geç bile kalındı.
Özel yetenekli öğrencilerin desteklenmesi güzel olur da asıl sorun bu öğrencilerin belirlenmesi bence. Birçok okulda özel yetenek diye çok çalışıp notları yüksek olan öğrencilerin üzerine düşüyorlar.
Sanal platforma yöneltilmesi güzel.
5 yaş erken eğitiminin zorunlu olması saçmalık. Zaten yıllar boyu eğitim görecek çocuğu, Finlandiya'nın tam tersine okula yollamak nereden baksan bomboş iş.
Not yerine beceriye göre değerlendirilmesi zaten olması gereken, ancak beceriye not verilmesi kaçınılmaz görünüyor. Umarım uygulanabilir.
Ders saati azaltılsın, güzel. Zaten müfredat da daraltıldı.
Alan seçiminin 9. sınıfa alınması bence yanlış. O yaşta bir birey bu konuda vereceği kararlarda yeterli olgunluğa sahip değildir bana kalırsa.
Birçok okulda var dediğiniz beceri-tasarım atölyelerinin içi bomboş. İşlevi yok değil. İşlevseldir. Ancak bunun temeli sağlamlaştırılmalıdır.

Yüksek lisans meselesi gereksiz. Bir öğretmenin lise ve altları için. yüksek lisansa ihtiyacı yoktur. Önemli olan diksiyon ve hitabet yeteneğinin iyi olması ve kültürlü olması.

Öğretmenlerin yurtdışına gitmesi güzel ancak bunu da erasmus gibi yapabilirler. Formasyon alan öğretmenler önce 1-2 yıllık yurtdışına gönderilir. Ardından gelip eğitim vermeye başlar. Hem 1-2 yılda kadrolar boşalır denge sağlanır hem de her öğretmen adayı farklı kültürleri görmüş olur.

Gelişim bütçesi meselesi de sakatta şu an için. Bilgi birikimi olmadan parayı verdim yap olamaz.

Özel yetenekli öğrencilere gelince bunların okul öncesinde tespit edilmesi gerekir. Ki şuanda bu da zayıf.

Erken eğitim en önemlileri. Çocuk zaten okula gidecek diye onu temel eğitimden mahrum etmek gibi bir düşünce ancak kabile kültürünün etkisi olmalıdır. Eğer o çocuk erken yaşta farkındalık kazanmazsa ileride daha büyük sıkıntılar çeker. Zaten okul öncesi dediğin yer sana temel eğitim verir.

Alan seçiminin 9 da değil 8. sınıfta olması en mantıklısıdır. Bireyin kendini tanıyamaması gibi bir durum olamaz. Eğer sistem oturursa hiçbiri ileride meslek sıkıntısı çekmeyeceği için lisede de düzgün bir lise yani kendi hayaline uygun liseye giderse bu alan seçim mevzusu da ortadan kalkar.
 

FuryRS

Elmas Madencisi
Mesajlar
846
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
272
Puanları
650
Ruh hali
Neden başarılı öğretmeni yurt dışına gönderiyoruz? Onlara bizim ihtiyacımız var.
Ayrıca eğitime başlama yaşı daha fazla küçültülmemeli artık. Ne düşünüyorlar? Çocuk, çocukluğu tatmadan okula mı başlasın? Erken eğitim önemlidir ama biraz daha zaman tanınmalı.
Burada ki başarıdan kasıt büyük ihtimalle üni ortalaması falandır. Ki bu gereklidir. yani yurtdışına gitmesi. Oraları görmesi orada eğitim görmesi ve bunları dönüp aktarması.
 

KimkiO

YASAKLANDI
Mesajlar
142
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
268
Puanları
530
Ruh hali
Yazdıklarımı okuyup okumadığınızı merak ettim. Okumuyorsanız eğer söyleyin de yazmayayım. 5 yaşında bir çocuk ailesinin rızası dışında belli bir programa sokulmalı mıdır sizce?
Duruma bu şekilde bakmanız çok yanlış, o zaman ailesinin şiddet uyguladığı çocuğu da alamasın devlet veya hasta olup da bakıma ihtiyacı olan çocuk da aynı şekilde alınmamalı. Milli Eğitim Bakanlığınca alanlarında yetkin çocuk pedagogları eşliğinde o yaşta bir çocuğa eğitim verilmesinin zorunlu olduğu kararlaştırılmış. Uzman kişiler uygun görmüşse o yaştaki bir çocuğun eğitim almasında bir sakınca yok, üzerinde konuşmaya gerek de yok. Mesleklerine yıllarını harcayan kişilerin görüşleri karşısında bizim görüşlerimiz hiçbir anlam ifade etmiyor.
Eğitim kalitesi olarak yorumlamadığımı söylemiştim zaten, gerçekten okumuyorsunuz. Ayrıca fen liseleri ile meslek liselerini bir tutmuyorum, yeni düzenlemede de tutulmuyor. Meslek liselerinin öğrenci yetiştirme şeklinin değiştirildiğini de okuyabilirsiniz kendi attığınız maddeler arasından.
Yazdıklarınızı okuyorum ancak anlam veremiyorum. Zaten lise seçiminde yalnızca eğitim kalitesi farkı bulunabilir. Bunun dışında nasıl bir fark görmeyi planlıyorsunuz ki? Eğitim kalitesi de alan seçiminden daha büyük bir etkiye sahip, bunu anlamanız için çabalıyorum. Yani öğrenci kendi geleceği için nasıl çalışıyor ve yüksek notlar alıyor, kendisini daha da ileriye taşıyabilecek bir lise için daha 13-14 yaşlarında çabalamayı düşünebiliyorsa aynı şekilde kendi mesleğinin hangisi olması gerektiğine karar verebilecek kapasiteye sahiptir. Bu da aynı şekilde alanında uzman kişilerce verilmiş bir karar, ben sadece destekliyorum.
Meslek seçimi 12. sınıfta oluyor evet, ancak atladığınız bir nokta var ki 11. sınıfta yapılan alan seçimi de meslek seçimini etkiliyor, eşit ağırlık seçen ve eğitimini gören biri mühendislik seçemiyordu. Üniversite sınavına gelen son sistemle seçebiliyor ancak puan kaybına uğruyor. Dil seçen biri zaten 5-6 meslekten birini seçebiliyor. 9. sınıf aklıyla dil seçen biri hayatının hatasını yapmış olabilir, ki bu son düzenlemeyle buna izin verilmiyormuş yani ilk başlarda savunduğunuz şey ortada yok demek oluyor bu, yaşınızı merak ettim açıkçası, üniversite sınavı-tercih dönemlerinden geçmiş birinin "öğrenci sevdiği mesleği yapmalı ve çabalamalı" düşüncesine sımsıkı sarılmasını pek anlamlandıramam açıkçası.
Ben liseyi bitirdim ancak bir devlet lisesinden mezun olmadığımdan bahsettiğiniz alan seçiminde puan kırılma durumunu yaşamadım ve duymadım. Bu bahsedilen dönemlerden geçmiş ve liseden mezun olmuş bir kişi olarak söylüyorum bunu. Ki bana göre eğer öğrenci başarılıysa hiçbir meslekte işsiz kalmaz, en kötü mesleğiyle alakalı kendi işini kurar. O düşünceyi benimsemiş olmamın sebebi ise öğrencinin belki 40 yıl boyunca her gün o meslekle iç içe yaşayacak olmasından kaynaklı, sevdiği işi yapması her şeyden önce geliyor.
Şu anda mühendislik istediği halde öğretmen gazıyla dişçilik yazıp hiç memnun olmayan, kazandığı yere gitmeyen arkadaşlarım mevcut.
"O düşünceyi benimsemiş olmamın sebebi ise öğrencinin belki 40 yıl boyunca her gün o meslekle iç içe yaşayacak olmasından kaynaklı, sevdiği işi yapması her şeyden önce geliyor." Bu cümlenin tam olarak karşılığı bu, öğrenci dişçilik konusunda daha önceden kendi araştırmasını yapmamışsa ve ilgili bölüme yerleştikten sonra bölümün kendisi için yanlış olduğunu anladıysa zaten bu direkt olarak kendisinin sorunu. Gördüğünüz gibi bunu yapan kişi 9. veya 11. sınıf öğrencisi değil, liseden mezun olmuş bir birey. Demek ki her şey yaşta bitmiyormuş. Rehberlik hocaları yalnızca destek ve fikir almak açısından yararlı olabilir, tümüyle bir kişinin görüşlerinin önüne geçemez, geçmemeli.
Orman mühendisliği KPSS ataması almıyor birkaç yıldır. Bu sadece örnek. Bir sürü meslek var atanamayan, atanması gündeme bile gelmeyen, özel sektöre ne kadar güvenebilirsiniz o size kalmış tabii. Bizim okulumuzdaki rehberlikçinin bunlardan haberi yoktu mesela. Sınavda yüksek puan aldı diye size rehberlik etmesi beklenen birileri oluyor rehberlikçiler. Burdan tutup çekseniz KPSS'nin kusurlarına kadar tartışılır.
Herkes devlet himayesi altında çalışamaz. Bahsettiğiniz meslekten öğrenci alımı yapan üniversite sayısı ise 2 elin parmaklarını geçmiyor. Öğrencinin bu mesleği severek yapmak istediğinden emin miyiz? Yine o noktaya geliyoruz da. Kendimi hedef alarak yazarsam ben hayatım boyunca devlette çalışmayı düşünmüyorum. En iyi üniversiteden mezun olan bir mühendisin, mimarın maaşı bile 3750 TL civarından başlıyor. Bu kişi özel sektörde kendini pazarlamayı başarırsa maaşının bir tavan sınırı bile yok.
 

FuryRS

Elmas Madencisi
Mesajlar
846
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
272
Puanları
650
Ruh hali
Yazdıklarımı okuyup okumadığınızı merak ettim. Okumuyorsanız eğer söyleyin de yazmayayım. 5 yaşında bir çocuk ailesinin rızası dışında belli bir programa sokulmalı mıdır sizce?


Bence daha çok savunulmasına gerek yok.


Eğitim kalitesi olarak yorumlamadığımı söylemiştim zaten, gerçekten okumuyorsunuz. Ayrıca fen liseleri ile meslek liselerini bir tutmuyorum, yeni düzenlemede de tutulmuyor. Meslek liselerinin öğrenci yetiştirme şeklinin değiştirildiğini de okuyabilirsiniz kendi attığınız maddeler arasından.

Meslek seçimi 12. sınıfta oluyor evet, ancak atladığınız bir nokta var ki 11. sınıfta yapılan alan seçimi de meslek seçimini etkiliyor, eşit ağırlık seçen ve eğitimini gören biri mühendislik seçemiyordu. Üniversite sınavına gelen son sistemle seçebiliyor ancak puan kaybına uğruyor. Dil seçen biri zaten 5-6 meslekten birini seçebiliyor. 9. sınıf aklıyla dil seçen biri hayatının hatasını yapmış olabilir, ki bu son düzenlemeyle buna izin verilmiyormuş yani ilk başlarda savunduğunuz şey ortada yok demek oluyor bu, yaşınızı merak ettim açıkçası, üniversite sınavı-tercih dönemlerinden geçmiş birinin "öğrenci sevdiği mesleği yapmalı ve çabalamalı" düşüncesine sımsıkı sarılmasını pek anlamlandıramam açıkçası.

Rehberlik öğretmenleri yardımcı olabilir tabii ki, ancak rehberlik öğretmenine sımsıkı güvenilirse, kendi fikirlerini empoze etme gibi ihtimalleri gözardı etmiş olursunuz. Şu anda mühendislik istediği halde öğretmen gazıyla dişçilik yazıp hiç memnun olmayan, kazandığı yere gitmeyen arkadaşlarım mevcut.

"siyasi olayların veya işsizliğin etkilemeyeceği bölümler var"

Orman mühendisliği KPSS ataması almıyor birkaç yıldır. Bu sadece örnek. Bir sürü meslek var atanamayan, atanması gündeme bile gelmeyen, özel sektöre ne kadar güvenebilirsiniz o size kalmış tabii. Bizim okulumuzdaki rehberlikçinin bunlardan haberi yoktu mesela. Sınavda yüksek puan aldı diye size rehberlik etmesi beklenen birileri oluyor rehberlikçiler. Burdan tutup çekseniz KPSS'nin kusurlarına kadar tartışılır.
Açıkçası ben de sizin

"""üniversite sınavı-tercih dönemlerinden geçmiş birinin "öğrenci sevdiği mesleği yapmalı ve çabalamalı" düşüncesine sımsıkı sarılmasını pek anlamlandıramam açıkçası. """"

Sözünüze anlam veremedim. Tamamen saçmalık. Ezberci sistemin sana empoze ettiği görüşü savunmanda ayrı bir ilginç. Olaya tamamen bakamıyorsunuz. Eğitim sisteminin iyileşmesi yönünde yenilikler yapılmalı ancak bunu temelden değiştirmezsen yaptıkların da işe yaramaz. Bir çocuğa ilkokuldan itibaren pratik ağırlıklı teorik eğitim verirsen o çocuk 5. sınıfta da alanına karar verir 9. sınıfta da. Ancak sen bilgi birikimin olmadan temelin olmadan yenilik yapmaya kalkarsan her yenilik 1 neslin kaybına meshul olur. Ben lise son öğrencisiyim hala idolümün peşinden gidiyorum. 4. sınıfta saolsun sınıf öğretmenim sayesinde karar verdim ve devam ediyorum. İşte olay da burada başlıyor. Eğitim vermek herkesin yapabileceği bir şey değildir. Ayrıca siyaset denilen şeyden de bu kadar korkmanın sebebini de anlamış değilim. Bu ülkede herkes siyaset yapabilmeli. Tarih bilmeli. Bunlar gerekliliktir. Yok seçtiğim bölümde şu olaylar var yok bu üni de bunlar var kafasıyla bir yere ulaşılamaz.
 

KimkiO

YASAKLANDI
Mesajlar
142
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
268
Puanları
530
Ruh hali
Ayrıca bu 5 yaşında okula başlama durumu genel bir zorunluluk ancak her çocuğu kapsamıyor. Veliler çocuklarının eğitime hazır olmadıklarını düşünüyorsa önceki sisteme göre 66, 67 ve 68 aylık iseler bir dilekçeyle, 69,70,71 aylık iseler sağlık raporuyla belgeledikleri takdirde eğitimlerini 1 yıl erteleyebiliyorlardı.

Ek olarak; çocuklarda ilk 5 yaş beyin gelişimlerinin en üst düzeyde aktif olduğu dönem, bu dönemde ne verirseniz onu alır çocuk. Eğer bir şey vermezseniz bu çocuk için büyük bir kayıp olur. Harvard Üniversitesi gibi prestijli birçok üniversitenin yaptığı araştırmalara göre okula erken başlayan çocukların IQ seviyesi geç başlayanlara göre daha yüksek çıkmış. Özellikle üniversite düzeyinde bu fark daha belirgin olarak ortaya çıktığı açıklanmış.

(Ayrıca eklemeden geçemeyeceğim, günümüz çocukları daha 3-4 yaşlarında telefonları, tabletleri takır takır kullanmayı başarırken okuma yazma öğrenemeyecek durumda mı? Bu yaşlarda kaç çocuk tanıyorsunuz bilmiyorum ama benim gördüklerimin birçoğu eğitim almakta zorlanmayacak kişiler. Dünya'da genel olarak çocuklar okula 6 yaşında başlıyorlar ve bu yadırganmıyor (Bonus: İngiltere'de 4-6), ancak ülkemizde nedense çocuklarının, kardeşlerinin her fırsatta hayata daha erken atılmasını isteyen/savunan kişiler bu çocukların küçük olduğunu düşünüyor.)

"Bırak çocuğun 1 yıl daha erken telefon/tabletten ayrılsın, sosyal çevre edinsin, okuma yazma öğrensin. Emin ol çocuğun bir şey kaybetmez, sen de kaybetmezsin."
 
Son düzenleme:

JaveDesigns

Kömür Madencisi
Mesajlar
112
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
93
Puanları
190
Ruh hali
2000-2001 yılında doğmuş olanlar olanlar (Benim Gibi) pek etkilenmiyor aslında denek gibi kullanılıyoruz.Sınav sistemi değişir biz zararlı oluruz.LGS Kalktı bana TEOG un ilk senesi denk geldi.Üniversite sınavı değişti şimdi yine bana gelecek (bu sene inşallah).Şahsen ben meslek lisesinde okuyorum ve çizim yeteneğim çok güçlü bu yüzden matbaa bölümünü seçtim oradan da Grafik-Tasarım alanını.Ben Meslek lisesinde matbaa okuyup ta felsefe dersi görüyorum ve bu çok saçma geliyor bana.Zaten 12.Sınıf olduğumuz için çok fazla ders görmüyoruz haftanın çoğu atölyede geçiyor Lisede ders saatlerinin kısalması pek etkilemiyor beni.
 
I

Iskefiyeli18

Ziyaretçi
Birçok okulda var dediğiniz beceri-tasarım atölyelerinin içi bomboş. İşlevi yok değil. İşlevseldir. Ancak bunun temeli sağlamlaştırılmalıdır.

Yüksek lisans meselesi gereksiz. Bir öğretmenin lise ve altları için. yüksek lisansa ihtiyacı yoktur. Önemli olan diksiyon ve hitabet yeteneğinin iyi olması ve kültürlü olması.

Öğretmenlerin yurtdışına gitmesi güzel ancak bunu da erasmus gibi yapabilirler. Formasyon alan öğretmenler önce 1-2 yıllık yurtdışına gönderilir. Ardından gelip eğitim vermeye başlar. Hem 1-2 yılda kadrolar boşalır denge sağlanır hem de her öğretmen adayı farklı kültürleri görmüş olur.

Gelişim bütçesi meselesi de sakatta şu an için. Bilgi birikimi olmadan parayı verdim yap olamaz.

Özel yetenekli öğrencilere gelince bunların okul öncesinde tespit edilmesi gerekir. Ki şuanda bu da zayıf.

Erken eğitim en önemlileri. Çocuk zaten okula gidecek diye onu temel eğitimden mahrum etmek gibi bir düşünce ancak kabile kültürünün etkisi olmalıdır. Eğer o çocuk erken yaşta farkındalık kazanmazsa ileride daha büyük sıkıntılar çeker. Zaten okul öncesi dediğin yer sana temel eğitim verir.

Alan seçiminin 9 da değil 8. sınıfta olması en mantıklısıdır. Bireyin kendini tanıyamaması gibi bir durum olamaz. Eğer sistem oturursa hiçbiri ileride meslek sıkıntısı çekmeyeceği için lisede de düzgün bir lise yani kendi hayaline uygun liseye giderse bu alan seçim mevzusu da ortadan kalkar.
Anaokulunda neyin temelini vereceksiniz acaba?
Açıkçası ben de sizin

"""üniversite sınavı-tercih dönemlerinden geçmiş birinin "öğrenci sevdiği mesleği yapmalı ve çabalamalı" düşüncesine sımsıkı sarılmasını pek anlamlandıramam açıkçası. """"

Sözünüze anlam veremedim. Tamamen saçmalık. Ezberci sistemin sana empoze ettiği görüşü savunmanda ayrı bir ilginç. Olaya tamamen bakamıyorsunuz. Eğitim sisteminin iyileşmesi yönünde yenilikler yapılmalı ancak bunu temelden değiştirmezsen yaptıkların da işe yaramaz. Bir çocuğa ilkokuldan itibaren pratik ağırlıklı teorik eğitim verirsen o çocuk 5. sınıfta da alanına karar verir 9. sınıfta da. Ancak sen bilgi birikimin olmadan temelin olmadan yenilik yapmaya kalkarsan her yenilik 1 neslin kaybına meshul olur. Ben lise son öğrencisiyim hala idolümün peşinden gidiyorum. 4. sınıfta saolsun sınıf öğretmenim sayesinde karar verdim ve devam ediyorum. İşte olay da burada başlıyor. Eğitim vermek herkesin yapabileceği bir şey değildir. Ayrıca siyaset denilen şeyden de bu kadar korkmanın sebebini de anlamış değilim. Bu ülkede herkes siyaset yapabilmeli. Tarih bilmeli. Bunlar gerekliliktir. Yok seçtiğim bölümde şu olaylar var yok bu üni de bunlar var kafasıyla bir yere ulaşılamaz.
Siyasi meseleyi çok yanlış anlamışsınız veya ben yanlış anlatmışım bilemiyorum, demeye çalıştığım şey üniversitedeki olaylar falan değil işsizlik durumları vs idi. Siyaset yapmak ve siyasetten korkmayı nerden çıkardınız?
Eğitimin kökten değiştirilmesine laf ettiğimi sanmıyorum. 5. sınıftaki bir çocuk tabii ki alanına karar verebilir, ancak bu kararı enine boyuna ne kadar iyi düşünebilir? 13 yaşındaki bir çocuktan ne kadar olgun davranması beklenebilir?
Empoze vs işine girmişsiniz bence siz çoook yanlış anladınız.
Duruma bu şekilde bakmanız çok yanlış, o zaman ailesinin şiddet uyguladığı çocuğu da alamasın devlet veya hasta olup da bakıma ihtiyacı olan çocuk da aynı şekilde alınmamalı. Milli Eğitim Bakanlığınca alanlarında yetkin çocuk pedagogları eşliğinde o yaşta bir çocuğa eğitim verilmesinin zorunlu olduğu kararlaştırılmış. Uzman kişiler uygun görmüşse o yaştaki bir çocuğun eğitim almasında bir sakınca yok, üzerinde konuşmaya gerek de yok. Mesleklerine yıllarını harcayan kişilerin görüşleri karşısında bizim görüşlerimiz hiçbir anlam ifade etmiyor.

Yazdıklarınızı okuyorum ancak anlam veremiyorum. Zaten lise seçiminde yalnızca eğitim kalitesi farkı bulunabilir. Bunun dışında nasıl bir fark görmeyi planlıyorsunuz ki? Eğitim kalitesi de alan seçiminden daha büyük bir etkiye sahip, bunu anlamanız için çabalıyorum. Yani öğrenci kendi geleceği için nasıl çalışıyor ve yüksek notlar alıyor, kendisini daha da ileriye taşıyabilecek bir lise için daha 13-14 yaşlarında çabalamayı düşünebiliyorsa aynı şekilde kendi mesleğinin hangisi olması gerektiğine karar verebilecek kapasiteye sahiptir. Bu da aynı şekilde alanında uzman kişilerce verilmiş bir karar, ben sadece destekliyorum.

Ben liseyi bitirdim ancak bir devlet lisesinden mezun olmadığımdan bahsettiğiniz alan seçiminde puan kırılma durumunu yaşamadım ve duymadım. Bu bahsedilen dönemlerden geçmiş ve liseden mezun olmuş bir kişi olarak söylüyorum bunu. Ki bana göre eğer öğrenci başarılıysa hiçbir meslekte işsiz kalmaz, en kötü mesleğiyle alakalı kendi işini kurar. O düşünceyi benimsemiş olmamın sebebi ise öğrencinin belki 40 yıl boyunca her gün o meslekle iç içe yaşayacak olmasından kaynaklı, sevdiği işi yapması her şeyden önce geliyor.

"O düşünceyi benimsemiş olmamın sebebi ise öğrencinin belki 40 yıl boyunca her gün o meslekle iç içe yaşayacak olmasından kaynaklı, sevdiği işi yapması her şeyden önce geliyor." Bu cümlenin tam olarak karşılığı bu, öğrenci dişçilik konusunda daha önceden kendi araştırmasını yapmamışsa ve ilgili bölüme yerleştikten sonra bölümün kendisi için yanlış olduğunu anladıysa zaten bu direkt olarak kendisinin sorunu. Gördüğünüz gibi bunu yapan kişi 9. veya 11. sınıf öğrencisi değil, liseden mezun olmuş bir birey. Demek ki her şey yaşta bitmiyormuş. Rehberlik hocaları yalnızca destek ve fikir almak açısından yararlı olabilir, tümüyle bir kişinin görüşlerinin önüne geçemez, geçmemeli.

Herkes devlet himayesi altında çalışamaz. Bahsettiğiniz meslekten öğrenci alımı yapan üniversite sayısı ise 2 elin parmaklarını geçmiyor. Öğrencinin bu mesleği severek yapmak istediğinden emin miyiz? Yine o noktaya geliyoruz da. Kendimi hedef alarak yazarsam ben hayatım boyunca devlette çalışmayı düşünmüyorum. En iyi üniversiteden mezun olan bir mühendisin, mimarın maaşı bile 3750 TL civarından başlıyor. Bu kişi özel sektörde kendini pazarlamayı başarırsa maaşının bir tavan sınırı bile yok.
Ayrıca bu 5 yaşında okula başlama durumu genel bir zorunluluk ancak her çocuğu kapsamıyor. Veliler çocuklarının eğitime hazır olmadıklarını düşünüyorsa önceki sisteme göre 66, 67 ve 68 aylık iseler bir dilekçeyle, 69,70,71 aylık iseler sağlık raporuyla belgeledikleri takdirde eğitimlerini 1 yıl erteleyebiliyorlardı.

Ek olarak; çocuklarda ilk 5 yaş beyin gelişimlerinin en üst düzeyde aktif olduğu dönem, bu dönemde ne verirseniz onu alır çocuk. Eğer bir şey vermezseniz bu çocuk için büyük bir kayıp olur. Harvard Üniversitesi gibi prestijli birçok üniversitenin yaptığı araştırmalara göre okula erken başlayan çocukların IQ seviyesi geç başlayanlara göre daha yüksek çıkmış. Özellikle üniversite düzeyinde bu fark daha belirgin olarak ortaya çıktığı açıklanmış.

(Ayrıca eklemeden geçemeyeceğim, günümüz çocukları daha 3-4 yaşlarında telefonları, tabletleri takır takır kullanmayı başarırken okuma yazma öğrenemeyecek durumda mı? Bu yaşlarda kaç çocuk tanıyorsunuz bilmiyorum ama benim gördüklerimin birçoğu eğitim almakta zorlanmayacak kişiler. Dünya'da genel olarak çocuklar okula 6 yaşında başlıyorlar ve bu yadırganmıyor (Bonus: İngiltere'de 4-6), ancak ülkemizde nedense çocuklarının, kardeşlerinin her fırsatta hayata daha erken atılmasını isteyen/savunan kişiler bu çocukların küçük olduğunu düşünüyor.)

"Bırak çocuğun 1 yıl daha erken telefon/tabletten ayrılsın, sosyal çevre edinsin, okuma yazma öğrensin. Emin ol çocuğun bir şey kaybetmez, sen de kaybetmezsin."
Çok dallanıp budaklandı biraz daha daraltmak istiyorum konuyu.

İlk paragrafta çok alakasız yerlere çekmişsiniz. Şiddete falan. Ailesinden alıkonma durumları başka, zorunlu eğitim bambaşka.5 yaşındaki çocuklarla alakalı istatistiklerinizden, araştırma sonuçlarından ve kendi düşüncelerimden yola çıkarak bu yaştaki gelişime açık çocukların okulla kısıtlanmasını doğru bulmadığımı anlatmaya çalışıyorum. Anaokulunda ne öğretildiğini bilen var mı? Gezegenleri falan gösteriyorlardı bize. Ne kadar gerekli olduğu tartışılır. Bu yaşlarda çocuğun yaşadığı çevreyle ve ailesiyle etkileşimde bulunması bence daha doğru. Eğitim alamayacak durumda olduklarından değil. Daha önce de dediğiniz gibi, fizik, kimya göstermiyorlar sonuçta.

Tablet, telefon kullanımı konusunda size katılıyorum, haklısınız, ancak bu aileye kalmış bir şey bence yine.

Eğitim kalitesini gözardı ediyor sebebi bu kapasiteyle alakalı olabilir, alan/meslek seçimi ise tercih, ve biz bunun üzerinden konuşmaya başlamıştık. Bu sebeple gözardı ediyorum, çabalarınızdan vazgeçin lütfen. Bu arada kesinlikle 13-14 yaşında bir çocuğun meslek seçiminde enine boyuna düşünebileceğini sanmıyorum. Dediğiniz gibi, arkadaşlarımdan da örnekle her yaşta karar verme konusunda sıkıntı çekilebiliyor ancak zamanla olgunlaşan ve çevresiyle etkileşime geçebilen, araştırma kabiliyeti artan insan büyüdükçe daha sağlıklı kararlar verebiliyor.

Puan kırılma derken bahsettiğim şey şu;

Eşit ağırlıktan sınava giren biri türkçe-matematik çözüyor, sayısaldan giren biri aynı kitapçıkla girip fen-matematik çözüyor. İki kişinin de hem eşit ağırlık hem sayısal puanları hesaplanıyor ve iki puanı da tercihlerinde kullanabiliyorlar. Ancak eşit ağırlıktan girip kendi sorularını çözen birinin sayısal puanı hesaplanırken fen çözmediğinden sadece matematik üzerinden hesaplanıyor, puanı dolayısıyla daha düşük oluyor. Puan kaybı derken bunu kastetmiştim. Örneğin sayısaldan 17 bine giren bir arkadaşım türkçe çözmemesine rağmen eşit ağırlıktan 33 bine girmişti. eğer eşit ağırlık puanıyla tercih yapsaydı fen soruları boşa gidecek ve türkçe konusunda eksik olacaktı falan filan. Belirtmem gereken bir şey değildi pek.

Son paragrafta verdiğim mesleğin sadece örnekti, bu meslekle alakalı araştırma yapıp bir şeyler yazmanız pek doğru bir çıkarım olmamış. Öğrencinin sevdiği mesleğin atanamayan bir meslek olduğunu hayal edin mesela. Bu öğrenci bunlara göre karar verebilmeli bence ve bu çıkarımları yapabilmesi için daha olgun olması gerektiği kanaatindeyim.
 

KimkiO

YASAKLANDI
Mesajlar
142
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
268
Puanları
530
Ruh hali
Anaokulunda neyin temelini vereceksiniz acaba?

Siyasi meseleyi çok yanlış anlamışsınız veya ben yanlış anlatmışım bilemiyorum, demeye çalıştığım şey üniversitedeki olaylar falan değil işsizlik durumları vs idi. Siyaset yapmak ve siyasetten korkmayı nerden çıkardınız?
Eğitimin kökten değiştirilmesine laf ettiğimi sanmıyorum. 5. sınıftaki bir çocuk tabii ki alanına karar verebilir, ancak bu kararı enine boyuna ne kadar iyi düşünebilir? 13 yaşındaki bir çocuktan ne kadar olgun davranması beklenebilir?
Empoze vs işine girmişsiniz bence siz çoook yanlış anladınız.


Çok dallanıp budaklandı biraz daha daraltmak istiyorum konuyu.

İlk paragrafta çok alakasız yerlere çekmişsiniz. Şiddete falan. Ailesinden alıkonma durumları başka, zorunlu eğitim bambaşka.5 yaşındaki çocuklarla alakalı istatistiklerinizden, araştırma sonuçlarından ve kendi düşüncelerimden yola çıkarak bu yaştaki gelişime açık çocukların okulla kısıtlanmasını doğru bulmadığımı anlatmaya çalışıyorum. Anaokulunda ne öğretildiğini bilen var mı? Gezegenleri falan gösteriyorlardı bize. Ne kadar gerekli olduğu tartışılır. Bu yaşlarda çocuğun yaşadığı çevreyle ve ailesiyle etkileşimde bulunması bence daha doğru. Eğitim alamayacak durumda olduklarından değil. Daha önce de dediğiniz gibi, fizik, kimya göstermiyorlar sonuçta.

Tablet, telefon kullanımı konusunda size katılıyorum, haklısınız, ancak bu aileye kalmış bir şey bence yine.

Eğitim kalitesini gözardı ediyor sebebi bu kapasiteyle alakalı olabilir, alan/meslek seçimi ise tercih, ve biz bunun üzerinden konuşmaya başlamıştık. Bu sebeple gözardı ediyorum, çabalarınızdan vazgeçin lütfen. Bu arada kesinlikle 13-14 yaşında bir çocuğun meslek seçiminde enine boyuna düşünebileceğini sanmıyorum. Dediğiniz gibi, arkadaşlarımdan da örnekle her yaşta karar verme konusunda sıkıntı çekilebiliyor ancak zamanla olgunlaşan ve çevresiyle etkileşime geçebilen, araştırma kabiliyeti artan insan büyüdükçe daha sağlıklı kararlar verebiliyor.

Puan kırılma derken bahsettiğim şey şu;

Eşit ağırlıktan sınava giren biri türkçe-matematik çözüyor, sayısaldan giren biri aynı kitapçıkla girip fen-matematik çözüyor. İki kişinin de hem eşit ağırlık hem sayısal puanları hesaplanıyor ve iki puanı da tercihlerinde kullanabiliyorlar. Ancak eşit ağırlıktan girip kendi sorularını çözen birinin sayısal puanı hesaplanırken fen çözmediğinden sadece matematik üzerinden hesaplanıyor, puanı dolayısıyla daha düşük oluyor. Puan kaybı derken bunu kastetmiştim. Örneğin sayısaldan 17 bine giren bir arkadaşım türkçe çözmemesine rağmen eşit ağırlıktan 33 bine girmişti. eğer eşit ağırlık puanıyla tercih yapsaydı fen soruları boşa gidecek ve türkçe konusunda eksik olacaktı falan filan. Belirtmem gereken bir şey değildi pek.

Son paragrafta verdiğim mesleğin sadece örnekti, bu meslekle alakalı araştırma yapıp bir şeyler yazmanız pek doğru bir çıkarım olmamış. Öğrencinin sevdiği mesleğin atanamayan bir meslek olduğunu hayal edin mesela. Bu öğrenci bunlara göre karar verebilmeli bence ve bu çıkarımları yapabilmesi için daha olgun olması gerektiği kanaatindeyim.
Daha anaokuluna giderken gezegenleri biliyormuşsunuz, bunun neresi kötü? Belki bugün uzaya gösterdiğiniz ilgi bir nebze o yıllara dayanıyor.

Tekrar belirtiyorum; o yaşlarda bir öğrenci alanında uzman kişilere göre bu seçimi yapmakta zorlanmamalı. 9 Yıl eğitim aldıktan sonra sayısal mı, sözel mi veya eşit ağırlık mı olduğunu çözemiyorsa bir zeka geriliginden söz edilebilir.

Ekstra olarak öğrenci sınava eşit ağırlık öğrencisi olarak giriyor ve sonucunu neden sayısal olarak bekliyor ki? Çalışmadığı konudan puan almasını bekleyemezsiniz herhalde, tüm derslere çalışıp her alanda ilk sıralara geçen öğrenciler de var.

"Atanamayan atanamayan" diye söylenmeyi bırakın lütfen, devlet sadece kalıcı bir iş sağlar, iyi bir gelir değil. Kapasitesi yüksek bir kişiyi masa başına oturtup sıradan kişiler gibi sıradan işler yapmasını sağlamaktan başka bir işe yaradığı yok.
 

Üst