Dünya - Huzurevi
- Yetkililer yeni bir salgın olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Hastalığın sebebi bulunana kadar herkesten dikkatlı olmaları ve hijyen kurallarına ekstra dikkat etmeleri isteniyor.
-----------------------------------------------
İstanbulda bir öğrenci evi
- Yok ben iyiyim, siz kendinize dikkat edin hastanelerde çok hastalık bulaşır.
-......
- Salgın olsa bile nereden bulaşacak ki? Ona en yakın diğer hasta 5 şehir ilerde. Kendi alerjisi tutmuştur yine.
-.......
- Tamam, Allah'a emanet olun, görüşürüz.
- Noldu kanka birine bir şey mi olmuş?
- Kardeşim bu sabah uyanmamış, hastaneye kaldırmışlar.
- Geçmiş olsun, salgın var diyorlar.
- Eskiden de olurdu böyle kardeşime belki yine alerjisi tutmuştur.
- Neye alerjisi var ki?
- Bilmiyoruz, sanırım pek çok şeye var ama az, arada hassas olduğu vakitlerde etkiliyor böyle sabahları kalkamıyordu, bazende bayılıyordu ama yıllardır olmuyordu.
- O nasıl alerji lan öyle? Doktora gitmediniz mi?
- Gittik, doktorlar dedi zaten alerji diye, yani onlarda şaşırdı ilk başta "o nasıl alerji lan öyle" diye ama ne biliyim ya.
- Geçmiş olsun tekrar.
--------------------------------------------------
- Bora!
- He.
- Sende de var mı aynı alerji?
- Ne- ha kardeşimde ki mi?
- Hee.
- Yok, noldu ki?
- Sen de sabah kalkamadın, umarım yoktur da, alerji ya da salgın olmasın?
- Yoktur inşallah. Gece gece niye korkuttun ki beni şimdi?
- Bi doktora gidelim istersen? İyi ki demek keşke demekten iyidir.
- Olur arada öyle, gece ikide yatıp sabah 8 de kalkmaya çalışıyoruz. Hatta ben şimdi uyuyayım.
Zaten canı sıkılıyordu ve aşırı yorulmuştu direk uyudu. İlter ise bir süre zorla hastaneye götürmeyi ya da emin olana kadar başka bir yerde kalmayı düşündü ama vazgeçti.
------------------------------------------------
Huzurevi
- Nine!
- Selin? Bu saatte napıyorsun burada?
- Sabah olanlar huzurumu kaçırdı seni almaya geldim, merak etme konuştum izin verdiler.
- Eski eve mi gidiyoruz?
- Beyazım üzme beni, lütfen açma bu konuyu.
- Tamam kızım, tamam.
Arabada sessizce yolculuk ediyorlardı ama kadının içini kemiren bir şey vardı. Sonunda dayanamadı:
- Haberleri dinledin mi?
Asıl konuşmak istediği şeyin eski eve gitmek olduğunu bilse de haberle alakasını anlayamadığı için karşı çıkmadı:
- Hayır pek vaktim yok, ne olmuş?
- Yeni hastalık çıkmış diyorlar. İnsanlar uyuyup, bayılıp geri kalkmıyorlarmış.
- Ee?
Bir sonuç alamayacağını anlayan kadın torununu üzmemek için konuyu kapattı:
- Dikkat et kendine, yakalanma. Ha birde şunu sana vereyim.
Boynundan kolyesini çıkarıp torununa verdi. Kolyeyi durduk yere vermesini anlayamamıştı, eski evle alakalı olacağını tahmin ettiği için reddetmek istedi ama bu kolyeyi çok beğenirdi. Üzerindeki işlemeler çok inceydi ne kadar yakından bakarsa baksın daha ince işlemeler gözükürdü. Ortasında ise küçücük bir zümrüt vardı. Araba sürdüğü için incelemeden direk boynuna taktı ve teşekkür etti.
----------------------------------------------
8 Yıl Önce - Zindan
Bu küçük yer hoşuna gitmişti, kendiside küçük olduğu için sorun değildi zaten. Tabi buradaki her şeyden büyük olduğunu biliyordu. Ayrıca yapması gereken şeyleri biliyordu, aynı işi olan büyükler gibi. Kendini gerçekten büyük hissediyordu burada. Burayı sevmişti. Güzel bir ormanın ortasındaydı. Büyüklerin kendi evleri olur, dedi ve biraz odun kırıp tahtalardan bir ev yaptı. Yatak yapmak için hemen bir koyun buldu ama koyunu kesmek istemedi. Akşam olunca zombiler gelecekti, onlarla savaşabilirdi, burada küçük değildi ama yine de korkuyordu. Akşam evine girip bir meşale koyup sabaha kadar bekledi. Yemek yemesi lazımdı ama hayvanları kesmek istemiyordu. Biraz tohum toplayıp en yakın gölün yanına tarla kurdu ama yine de açtı. Belki de buğdaylar büyüyene kadar ailesinin yanına dönebilirdi, buraya indiği gibi geri çıktı.
--------------------------------------
Günümüz - Dünya
- Bora hasta olduysan senin ***** *****.
Arkadaşı yine kalkmamıştı ama hem onun için hem de hastaysa kendisine bulaşmış olabileceği için korkuyordu. Her şeyi denemişti, dayanamayıp bir iki tokat attı, işe yaramıyınca sırtında tiki olan bir yeri dürttü, biraz hareket etmişti kalkmamıştı, bir kaç kere daha dürttü, pek işe yaramıyordu. Aklına gelen fikirle burnunu tuttu, arkadaşını yanlışlıkla boğmaktan korkuyordu ama tikine tepki verdiyse koma falan değil demekti, yeterince uyarırsa kalkabilirdi. Bir an yüzü buruştu ve ağzını açtı. Ağzınıda tuttu. Bir süre sonra kafasını oynatmaya başladı en sonunda gözlerini açıp elleriyle kendini kurtarmayı denedi ama gerek kalmamıştı çünkü İlter zaten geri çekilmişti.
- Manyak! Öldürmeye mi çalışıyorsun!
- Yarım saattir bi ağzına ***madığım kaldı haberin var mı?
- Boğman mı gerekiyor? Ambulans falan ara!
- Aradım zaten!
Ambulans sesleri duyuldu.
- Neyse diyelim bir şey yok geri gitsinler.
- Ne demek bir şey yok illa komaya girince mi gideceksin hastaneye? Bu gün gidiyoruz.
--------------------------------------
Zindan
Yıllardır sadece son 3 ayda görduğü kadar yaratık görmemişti. Geçitlerin artmasıyla alakalı olduğunu anlamıştı ve tabi geçitlerin sadece geçit olmadığını da. Belki yukarıda da 500 yaşında olsaydı bir şeyleri daha analyabilirdi. Belki de anlamaz ve karşısındaki iskelete sen gerçek değilsin diyip ölürdü. Yanındaki adama döndü:
- Bütün gece bunlardan kesiyoruz ve sabahları da cehennem yaratığı avlıyoruz, sistemlerimi 5 kat büyüttük ama hâlâ bitmedi.
- Ne o daha önemli bir işin mi var?
- Aslında...
Bir oktan kaçıp iskelete koştu.
- Ne saklıyorsun çocuk?
- Ne?
Adam bir creeperı zombi grubunun ortasına atıp kalkanını kaldırdı.
- Ne ne?
Yayıyla uzaktaki bir iskeleti halletti ve zombilerin arasına girmeden önce konuştu:
- Çocuk olduğumu nasıl anladın? Burada büyüklerle aynı görünüyorum.
Adam zombilerin içinde kesik kesik konuştu
- Konuşmalarından, fikirlerinden ve şakalarından. Bunu herkes anlar. Hem burada derken neyi kastettin? Başka bir yerin daha mı var?
- Aslında evet.
Güneş doğmaya başladığı için azalan yaratıklardan dikkatlerini çekip konuşmaya odaklandılar.
- Nasıl başka bir yer.
- Anlatması zor, buradan çok daha büyük ve yukarıda.
- Sen bir dev misin?
- Dev mi?
- Biliyorsun ben hatip savaşçıyım, görevim tarihin unutulmasını önlemek, her ne kadar artık fazla insan inanmasa da. Denilene göre cehennem savaşında bize gökten gelen devler yardım etmişler. Boylarını büyütebilir ve birden fazla yerde olabilirlermiş. Yaşamları bin yıldan uzunmuş. Savaştan sonra büyük yarığın etrafında nöbet tutması için savaşçılar göndermişler ama son 1100 yıldır kimse bir dev görmedi. Bir devsen büyüyerek kanıtla.
- Bilmiyorum belki de biz değilizdir.
- Siz?
- Ben ve benim gibi insanlar.
- Kaç tane var sizden.
- Milyarlarca.
- Peki neden yardıma gelmiyorsunuz?
- Dediğim gibi belki biz değilizdir, çünkü benden başka kimsenin buradan haberi yok ve bizim için size göre daha az zaman geçti unutmaları imkansız.
- Ne kadar?
- Ben buraya göre 500 yaşındayım ama yukarda sadece 8 yıldır buradayım.
- Peki büyüyemiyor musun?
- Hayır.
- Yukarda kaç yaşındasın?
- 11.
- Ailen merak ediyor olmalı. Neden gitmek istediğini anlıyorum. Peki evine nasıl gidiyorsun? Hiç uçabildiğini görmedim.
- Yukarı derken kastettiğim buranın gökyüzü değil bambaşka, cehenneme inmek gibi, önce her yöne gittiğimi hissediyorum ve buradan çıktığımı hissediyorum sonra yukarı çıkıp bir geçitten geçip uyanıyorum. Hatta aynı şekilde obsidyen geçit kullanmadan cehenneme inebilirim.
- Ciddi misin?
- Evet?
- Bu çok iyi!
- Neden?
- Pantheon saklanıyor, devler gelmiyor, bütün kozmik kutular kayıp, insanlar artık tarihe masal diyor ama sen gelirsen hikayelerin doğruluğunu kanıtlarsın.
- Bu neyi çözecek ki?
- Her şeyi.
--------------------------------------
Cehennem
Dev bir lav gölünün altında geçici üssünü kurmuştu, devriyeler bir ay sonra gelirdi, birde baskın timine yakalanmazsa bu sürede bütün durumu analiz edebilirdi. 1100 yıldır dev görmemişti, yani sonuncuyu öldürdüğünden beri. Sanki yeni yapmışcasına sevindi. Yeni devler geldiğini duyunca korksada gelenlerin kendilerinden bike haberi yoktu, hatta birini tavuk gibi yakalamıştı, bedenini tamamen indirmenin bir yolunu bulursa pek çok güç edinebilirdi. Endermanler rahatsız oldukları için titreşip dursa da üssü kuruyorlardı. Yukarıda görevli olanlarsa bilgilerini aktarıp bir an önce gitmek için sabırsızlanıyordu. Bu arada sağ kolu olan Limny'yi gördü. Sıranın en önünde belirip haberini aktardı.
- Yarığın yakınlarında mı?
Enderman bir kaç keskin ses çıkardı.
- Ne biliyor?
Tek bir ses çıkardı.
- Hiçbir şey? Ama gücü var. Onu takip et ve yanına bir kaç enderman al. Geri geldiğinde haberim olsun.