Veeeaaaa uzun bir aradan sonra devamı geliyor..
Bölüm 2 : her şey açığa çıkıyor
Steve bu notu görünce çok şaşırmıştı. Kim veya ney bırakmıştı ? Neden bırakmıştı ? Aklı bu sorularla meşguldü.. Etrafta çok detaylı bir araştırma yaptı fakat bu hafif yanıklar içinde kalmış nottan başka hiçbir şey yoktu.
Oraya ufak bir kulube yaptı Steve. Belki notu bırakan geri döner diye düşündü.. Avlanmak için kulubenin olduğu yerden uzaklaştı birkaç domuz ve inek öldürdü ve geceyi geçirebilecek kadar yiyecek elde etti. Geri döndüğünde kulubesi alevler içinde yanıyordu ve büyük bir kısmı yok olmuştu bile.. Steve kulubesine koşarak alevleri söndürmeye çalıştı. Çok geç kaldığı için yanan fazla bir şey kalmamıştı ve ateşi söndürmeside fazla zaman almadı. Kulubesinin içinde yine hafif yanıklar içinde bir not daha buldu.. 'Beni görmek için elinden geleni yapabilirsin.. Ama ben istemediğim sürece asla göremezsin!' yazıyordu.
Steve bu nottan sonra korkmaya başlamıştı.. Biri onu izliyor her hareketini önceden bilebiliyordu. Ama nasıl ?
Steve aklını kaybetmek üzereydi.. Evine dönerken hep birinin onun arkasında olduğunu sanarak arkasını dönüyordu ama kimse yoktu.. Psikolojisi tamamen alt üst olmuştu.. Önce gördüğü rüya ve sonra bu notlar.. Rüyasıyla ne bağlantısı olduğunu düşünüp duruyordu.
Evinin kapısını açtı ve hemen geri kapattı. Evine bir Enderman girmişti. Normalde hiç saldırgan olmayan
ama sadece gözlerine bakmakla sinirden çılgına dönen bir yaratıktı. Belki gözlerine bakmazsam bir şey olmaz dedi ve yere doğru bakarak evine girdi. Enderman evinin içinde yavaş yavaş geziyor ve değişik sesler çıkartıyordu. Eğer Steve gözlerine bakarsa ona deli gibi saldıracaktı ve Steve'in henüz onu öldürebilecek kadar güçlü bir ekipmanı yoktu.
Artık gece olmuştu.. Ama Steve olanlardan sonra uyuyamıyordu. Evinin içinden kendi kazdığı madenine geçen bir yol vardı.
'En iyisi gece madene iniyim.. Belki birkaç elmas bulurum.' diye düşündü Steve.
Madeni çok büyüktü ve derindi.. Bedrock kayasına kadar inmişti birçok mağara keşfetmişti ve
bir kaç tane dungeon yok etmişti.
Madende ilerlemeye başladı.. Bir süre kazdıktan sonra kırmaya çalıştığı bir bloğun üstünde lavdan oluşmuş bir gölün olduğundan haberi yoktu ve blok kırıldığı gibi madeni lavlarla dolmaya başlamıştı. Arkasına bakmadan koşmaya başladı ve madeninden dışarı kendini zor attı..
Terler içinde kalmıştı. Madeninden evine geçmişti ve o anki yorgunluğuyla evinde Enderman olduğunu unutmuştu.
Onunla yüz yüze geldi Enderman Steve'e doğru baktı bir çığlık attı ve kayboldu. Steve evinin bir köşesinde elinde kılıcıyla korkuyla Endermanın gelmesini bekliyordu ama Enderman gelmemişti. Çok fazla yorulduğu için o köşede uyuya kalmıştı..
Uyandığında evinde değildi ve simsiyah gökyüzünü gördü.. Etrafına baktı obsidyenlerden oluşmuş bir kulenin üstünde duruyordu. Yanında Endermanı gördü. Enderman onu farklı bir dünyaya ışınlamıştı. Gözünün ucuyla kuleden aşağı bakmaya çalıştı.. Çok fazla yüksekteydi ve aşağıda yüzlerce Enderman ona bakıyordu. O sırada bir kükreme sesi duydu.
Çok irkilmişti. Ve gördüğü şey karşısında donup kaldı.
Bu efsanevi Enderdragondu.. Hep hikayelerini dinleyerek büyüdüğü Enderdragon..
Fakat ona anlatılan tüm hikayelerde güçlü savaşçı Enderdragona hep yem olmuştur. Enderdragon Steve'i henüz fark etmemişti. Steve'in bulunduğu kulenin etrafında onlarca kule daha vardı ve bu efsanevi yaratık o kulelerin etrafında uçuyordu. Bir anda Steve'e baktı ve kükreyerek ona yöneldi. Steve artık herşeyin sonu geldi diye düşündü.. Ama o sırada bir şey Enderdragona öyle sert çarptıki dev yaratık korkudan geri döndü ve o kuleden olabildiğince uzaklaştı. Steve'in yanında bekleyen Endermanda bir anda ortadan kayboldu.
Steve'in yanına insan biçiminde bir yaratık gelmişti. Gözleri bembeyaz ışık saçıyordu.
Steve 'Sen de kimsin ? ' diye sordu. Bu yaratığın gözlerindeki ışık rüyasındaki gördüğüne çok benziyordu.
Karşısındaki yaratık ona doğru baktı ve cevapladı..
??? : Senin başın hiçbir zaman beladan kurtulmazmı ?!? diyerek Steve'e olan kızgınlığını belirtti.
??? : Benim kim olduğuma gelince.. Ben Brine. diyerek de ekledi.
Steve : Sağol Brine.. Hayatımı o dev yaratığın elinden kurtardın. Sana borcumu nasıl ödeyebilirim ? diye sordu.
Brine : Gözlerin.. Onları istiyorum. dedi.
Steve bir anda şaşırmıştı.. Demek hayatta kalması için bu yüzden bu kadar yardım ediyordu. Tek istediği Steve'in gözleriydi..
Steve : Böyle bir şey imkansız asla veremem. dedi.
Brine : O zaman kaderinle yüzleş!! diye bağırdı.
Steve bir an kendini alevler içinde bir dünyada buldu. Burası Nether'di.
Her taraf yanıyordu ve her yerden lavlar akıyordu. Aşağıda ise lavlardan bir deniz vardı. Etrafında değişik yaratıklar vardı..
Bu yaratıklar görünüş olarak domuza benziyordu fakat domuz değillerdi. Yaratıklar diğerlerine göre çok hızlı hareket ediyorlardı. Steve fark ettikleri zaman hepsi ona doğru koşmaya başladı. Steve değişik bir kumun üstünde duruyordu ve hareket etmesi imkansız gibiydi.. Zorlukla yürüyordu ve yaratıklar hızla Steve'e doğru yaklaşıyordu. Tam Steve'e saldırmak üzereydiler ama Steve'e bir anda kendini evinde buldu. Hiçbir anlam veremiyordu olanlara.. Evinde her şey eskisi gibiydi.. Evinden dışarıya çıkmak istedi. Kapısını açtı ve Brine ona sert bir yumruk attı. Steve evinin duvarına çarpıp yere düşmüştü.
' Neden ?!? ' diye bağırdı. Brine biraz güldü ve aralarında şu konuşma geçti..
Brine : Gözlerini istiyorum Steve bunu daha önce söylemiştim.
Steve : Neden benim gözlerim?
Brine : Çünkü sen çok özelsin Steve.. Senin gözlerine sahip olmak istiyorum.
Steve : Bende diğerleri sadece bir insanım neden benim gözlerimi istiyorsun ?
Brine : Çünkü senin gözlerin benim gözlerimin olması gereken yerden gelen ışığa bakabiliyor.
Ve Enderdragonu gören tek gözler de onlar.
Steve : Senin gözlerin nerde ?
Brine : Zamanında Enderdragonla savaşmak istedim. Güçlerim yetersizdi ve daha fazlasını istedim.. Bir büyücü buldum ve ondan Enderdragonu yok edicek güce sahip olmak istediğimi söyledim.. O bana güçlerimi verdi fakat karşılığında gözlerimi benden aldı. Büyücü sadece senin gözlerine bakabilecek birinin gözlerine sahip olabilirsin dedi ve yok oldu..
Yine devamı gelicek