Herobrine İyi Tarafta (4 Yılın Ardından)

Merlis

Demir Madencisi
Mesajlar
335
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
120
Puanları
0
Merhaba! Belki beni hatırlayan vardır ama çok zor. Bu siteyi yaklaşık 4 yıl önce kullanırdım hevesle hikaye yazardım küçük bi fan kitlem bile olmuştu bu hikayemi çok seviyolardi .d nostalji olsun istedim tekrar yaziyorum hadi başlayalim .d Çok yorgundum, artık dayanamıyordum.Günlerim geçmiyordu kurtulmak istiyordum bu cehennemden. Heryer karanlıktı ve tek görebildiğim tek şey etrafta dönen spirallerin arasında bükülen bendim.Çok beyin yakan bir durumdu biliyorum.Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Hiçbir şeyi hatırlayamıyorum. Yaklaşık birkaç aydır bu karanlığın ortasındayım kendimle gurur duymam gerekirdi aslında çünkü hala akli dengem yerinde. Ama kaybetmekten korkuyorum. Merak ediyorum nasıl buraya geldiğini, Neden geldiğimi, Bir ailem var mıydı? Tek hatırlayabildiğim şeyler insanlığın var olduğu bazen sadece ufak görüntüler canlanıyor beynimde. Herhangi bir sokakta yürüdüğümü ya da koştuğumu görürüm. Büyük ihtimalle anılarım bunlar... Bir saniye! Başıma hiç olmadığı kadar büyük bir ağrı saplandı! Hatırlıyorum!Hemde her şeyi! Adım Brine... 9 AY ÖNCE Kaptan Taylor : Evet Amerikanın onurlu askerleri! Asker olmak için elinizde tüfeklerle orduya koşmanıza gerek yok her zaman söylediğim gibi,Siz ülkeniz için Dünyayı terk ederek kendinizi tehlikeye attınız göreve hazırlanın! Birlik:Emredin kaptanım! *Birlik hazırlanırken Brine kaptanın yanına gider ve aralarındaki diyalog geçer* Brine: Kaptanım,izninizle o Kreiptusa yani yaşam olduğunu düşündüğümüz o gezegene gitmek için herşeyi yapabilirim 2278 yılındayız ve artık Dünyada yeterli kaynak bulunmuyor.Karım Amanda ve kızım Juliet için bunu yapmak zorundayım isin verin gezegenin önünü kapatan astroidleri ben parçalayayım! Kaptan Taylor: Lanet olsun Brine sana daha öncede söyledim bu görev çok tehlikeli ve yeterli eğitimin yok bu görevi kaptanına bırak! Brine: Ama kaptanım... Kaptan Taylor: Brine çabuk görevinin başına dön! *Brine çaresiz bir surat ifadesiyle Octorke deki çalışma odasına doğru yol aldı* Kaptan Taylor: Saldırı gemisi hazır mı? Birlik: Evet kaptanım! Kaptan Taylor: O zaman gemiyi hareket ettirmek için hazır olun saldırı gemisiyle o astroidleri parçalamaya gidiyorum! *O esnada Octorkeden bir şey kopae gibi bi hafiflik okur ve saldırı gemisinin sesini duyarlar hepsi octorkenin camından saldırı gemisine baktıklarında Brine'in gemiyi aldığını görürler.* Kaptan Taylor: Lanet olsun Brine ne yaptın sen? *Kaptan Taylor Saldiri gemisine arama yapar* Kaptan taylor: Lanet olsun Brine geri dön o görev sana ait değil! Brine: Artık dönemem çok geç... *Herkes bu görevi yapan kişinin kesinlikle öleceğinden emindi* *Brine Geminin tüm silah sistemlerini çalıştırdı ve içinden kızı ve karısını düşünerek görevine olan özgüvenini arttırdı. Karısı ve kızı için ölecekti. Tüm astroidleri hem silahlarla hem de geminin zırh sistemi ile delip geçiyordu. Octorkenin önü açılmıştı artık Ve Saldırı gemisi çok ilginç bi şekilde kurtulmuştu Brine'in içindeki istekle olmuştu bu. Tüm birlik birbirine sarılıp kucaklaşırken Brine' de saldırı gemisinin içinde acı içinde bağırıyordu çünkü kimse ona doğru yaklaşan gök taşını görmüyordu saldırı gemisinin hesabina göre 3000 km/h ile geliyordu bu taş. Saldırı gemisine çarptığı anda Brine kafasını konsola vurup bayılmıştı ve uyandığında çok uzal bi yerdeyi. Gözünü saldırı gemisinin camına doğrulttuğunda lanet olası bir karadeliğin hemen yanındaydı gemisi parçalanıyordu. Korkuyla kendini gemiden dışarı attı bunu yapmasaydı yanarak ölecekti. Ve karadelik onu içine çekti ondan sonra ise karanlık...* ŞİMDİ Lanet olsun ben bir karadelikte miyim?Daha önce karadelikte ölen astronotlarda böylemi hissediyordu?Kafamda deli sorular! Brine: Hayır olamaz tekrar bayılamam... Karanlık... *Brine gözlerini yavaş yavaş tekrar açar Ve tekrar oksijeni hissetmiştir bir anlık dünyaya döndüm diye bağirir ve gözleri tamamen açıldığında ise... Brine: Bir saniye...Her yer neden Küp? DEVAM EDECEK... (İstek gelirse daha hızlı devam eder)
 


Son düzenleme:

ensiha

Bratackk <3
Mesajlar
541
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
250
Puanları
750
Bunları İnsanlar Okuyacak Lütfen Biraz Saygı Başka bir şey Degil Biraz
Kötü Anlamda Söylemedim Espri Olarak Algıla
 

ShadowPlayer

Zombi Katili
Mesajlar
193
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
238
Puanları
890
Özledik be bu hikayelerini çok okurdum.Geri geldinya sevindim :)
 

Merlis

Demir Madencisi
Mesajlar
335
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
120
Puanları
0
Bunları İnsanlar Okuyacak Lütfen Biraz Saygı Başka bir şey Degil Biraz
Kötü Anlamda Söylemedim Espri Olarak Algıla
Qrdş ne alaka xD

Özledik be bu hikayelerini çok okurdum.Geri geldinya sevindim :)
Bende sizi özledim beah :D

2. bölüm geliyor.3. bölüm daha düzgün olcak ilk iki bölümü telefonda yazmıştım pc ye kopyala yapıştır yaptığım için kötü oldu ama olsun .d

Hadi be 2. bölüm silinmiş :( neyse tekrardan yazayım o zaman :D

2. Bölüm: Neredeyim ben?
Brine: Bir saniye? Burası da neresi? Neredeyim ben?
*Brine üzerindeki şaşkınlık ve korku ile etrafına bakınır ve etrafı süzdükçe daha da şaşırmaya başlar.Çünkü herşeyin küp olduğu bir dünyada uyanmak kimsenin normal karşılayacağı bir şey değil...*

Brine: Lanet olsun karnım acıkıyor... Aslında bu hissi özlemişim de! 10 Ay boyunca karadelikte acıkmamam da evrenin oyunlarından biri olsa gerek. 10 Ay bu, Boru değil!
*Brine yaşadığı açlık ve korku hissiyle ormana doğru ilerlemeye başlar yiyecek birşeyler bulabilme umuduyla...*
Brine: Karnım gittikçe daha da acıkıyor midem sızlıyor sanki!
*Brine ilerlemeye devam eder. Belki yaşayan birilerini bulabileceğini umut eder. Ama etrafta ağaçlardan küçük göletlerden ve küpten oluşmuş hayvanlardan başka bir şey yoktur.*
Brine: (sessizce) Lanet olsun ne yiyeceğim ben?
*Yavaş yavaş hava kararmaya başlamıştır ve Brine artık yürümekten yorulmuştur ve bir ağacın yanına yaslanmış ve uyumadan önce eliyle yüzünü silmek üzereyken bir çığlık atarak ayağa kalkar.*
Brine: AAAAAAAAA!!!! LANET OLSUN BENDE Mİ KÜP OLDUM?
*Brine kendisininde küpe dönüşmüş olduğu şokunu atlatamadan arkasından bir ses duyar ve arkasına döndüğünde yeşilimsi garip bir yaratık görür.*
Brine: Hey dostum sen de kimsin? Hey sana diyorum cevap versene! Nesin sen lanet olası...
BOOM!!!
*Brine gözlerini yavaş yavaş açar. Yanına uzandığı ağacın dibinde bayılmıştır kendisi ve karşısında büyük bir çukur görür.*
Brine: Aaaah! Başım çok kötü ağrıyor... Dünkü yeşil yaratık saolsun...
*Brine içinde milyonlarca duygu patlaması yaşarken daha da acıkmıştır ve artık yemek bulması gerektiğini midesi ona salise başı haber verir.Brine 2-3 saatlik bir yürüyüşten sonra artık dayanacak gücü kalmadığı için bir ağacın dibine oturur ve sayıklanmaya başlar.*
Brine: Lanet olsun şimdi evde olmalıydım neden bu lanet olası yere düştüm ki?
*Ağlamaya başlar*
Brine: Git gide acıkıyorum ve burası beni ürpertiyor ne yapabilirim ki?Burada ölmek istemiyorum...
*Brine uzun bir süre ağlamaya devam eder*
*Sinir krizi geçiren Brine hızlıca ayağa kalkar ve eli acıyacağı düşüncesiyle yaslanmış olduğu ağaca çok sert bir yumruk geçirir. Eli acımamıştır ve ağacın vurduğu kısım ağaçtan ayrılıp yere düşmüştür.*
Brine: Bu da ne?
*Göz yaşlarını siler.*
Brine: Buldum! Bunlardan kendime bir barınak yapabilirim!
*Brine birazda olsa mutlu olmuştur. Çünkü artık tek sonun yeşil yaratıkların onu infılak etmesiyle olmayacağını biliyordur, ama hala karnı açtır...*
*Brine yaklaşık 1 saat boyunca odun topladıktan sonra bunun yeterli olmayacağını düşünür ama yorulmuştur.*
Brine: Akşam oluyor ve bunlar barınak yapmam için yeterli değil!Her zaman dünkü kadar şanslı olamam bir barınak yapmam lazım ama nasıl?... Buldum bu tahtaları parçalarına ayırarak daha fazla odun elde edeceğim ve sonunda evimi yapacağım!
*Brine dediklerini harfi harfine uygular ve artık akşam olmuştur. Yeşil yaratıklar gelmeden tamamlamalıdır evini.*
YARIM SAAT SONRA
Brine: Sonunda tamamladım evimi! Fazla karanlık ama dışarıdaki karanlıktan beni korur umarım ._.
*Brine çok yorgun geçmiş olan o günün ardından evinin içinde bir kenara kıvrılarak uyur.*
SABAH
*Brine yavaş yavaş gözlerini açar ve evinde açık bıraktığı bir delikten sabah olduğunu anlar.*
Brine: Baş ağrısız bir sabah ne kadar mutluyum! Ama hala karnım çok aç yiyecek bir şeyler bulmam şart.
*Brine dışarı yemek bulmak için tekrar çıkacaktı fakat dışarıdaki tehlikenin farkındaydı her şey olabilirdi bu yüzden dünden kalan tahtaların bir kısmıyla kendine küçük ve sağlam bir masa yaptı ve birkaç tahtayı parçalarına ayırarak çubuklar oluşturdu. ve dışarıdaki kayalıklarda keskinleştirdiği ve çubuk monte edilebilecek şekilde oyduğu tahtayı da masasında bir çubuğa monte etti. Ve artık tahtadan da olsa bir kılıcı vardı. kendini savunabilirdi artık.*
Brine: Artık yemek aramaya devam edebilirim.
*Brine biraz ilerledikten sonra gözü gördüğü inekte takılı kaldı. O kadar açtı ki ineği direk yemeyi bile düşündü.
Brine: Gel inekciik... Sana zarar vermicem hadi gel! Sadece arkadaşın olmak istiyorum! *Brine'nin aklı bir an gidip tekrar geldi*
Brine: Ne diyorum ulan ben! İnek direk yenir mi? İneği elimdeki kılıçla kesmek niye gelmedi benim aklıma hem?
*Brine elindeki kılıçla giderek ineği kesti ve ineği kestiğinde direk yere iki tane et parçası düştü.*
Brine: Bu da ne? Neyse bu küp dünyanın saçmalıklarından biri olsa gerek!
*Brine eve dönerken karşısına dünkünden farklı bir yaratık çıktı. Zombiye benziyordu bu! Zombi Brineye yaklaştı ve yanmaya başladı. Öldüğünde ise Brine bu duruma şaşkın şaşkın bakıyordu.*

Brine: Bir yaratığın üstüme koşması ve yanarak ölmesi mi? Neyse...
*Brine çok açtı ama o etleri çiğ çiğ yiyecek kadar değildi. Aklına bir fırın yapmak geldi. Tahtadan olmazdı evi yanardı. Belkide biraz taş toplamalıydı. Ama eliyle alamazdı taşları belkide kendine bir kazma yapabilirdi. Kılıç yaparken ki aynı teknikle kendine bir kazma yaptı ve artık taşları kırmaya hazırdı. Kayalık bir bölge bulduktan sonra taş kazmaya başladı. gerçekten çok zordu. Çok kuvvet istiyordu ama zorlayarak yeteri kadar taş kazmayı başardı. Evine götürdüğü taşları kazmasıyla oyarak bir fırın şekline getirdi ve fırının içinde yaktığı tahtaların üstüne etlerini koydu etleri pişene kadar aklına evine bir kapı yapmak geldi. Böylece rahatça girip çıkabilecekti. Tahtalardan evine bir kapı şekli oydu ve evin en güvenli tarafına açılan köşeye kapısını koydu ve kapı işlemi bitince eti de pişmişti. Uzun süren açlığın ardından Etleri öyle bir iştahla yemişti ki koca iki et parçası hemencecik bitti. Brine'nin karnı doyunca uykusu gelmeye başladı. Fırına birkaç tahta verip bu sefer fırının yanın da uyudu. Hem üşümemişti hemde bu sefer kabus görmeyecekti.*
*Sabaha doğru Brine gözlerini açarken susadığını farketti hemen evin yanındaki göle koştu ve su içerken gölün yanındaki kumlar dikkatini çekti bu kumlarla evine cam yapabilirdi. Hemen kumları eliyle topladı ve evine götürerek fırına verdi bunların erimesi çok uzun sürecekti ama değecekti de. Yaklaşık 7-8 saat sonra kumlar erimişti taştan yaptığı kalıplara doldurarak dışarda soğumaya bıraktı kendiside o esnada ağaçtan bulduğu bir elmayı yiyip yatmıştı.*
*Sabah Brine yavaş yavaş gözlerini açtığında hemen koşarak camların donup donmadığını kontrol etti camlar donmuştu. Artık beklenen an gelmişti. Brine cam yapmak istediği blokları kırarak cam yerleştirebilmek için oyuklar açtığı yerlere camları yerleştirdi. Ve artık hem geceleri dışarıyı izleyebilecekti hemde evine bir dekor kazandırmıştı. Camları ağaçlardan topladığı yapraklarla parlatırken Brine ilerde bir koyun farketti yanında ise bir inek.*
Brine: Bir dakika... O koyunun yünlerini alabilirsem kendime rahat bir yatak yapabilirim belkide.
*Brine kılıcını aldı ve koyunu hem yemek için hemde yünleri için öldürdükten sonra yünlerini aldı ve daha fazla yemek için yanındaki ineğe saldırdı. İnek öldüğünde içinden sadece et düşmemişti bu sefer*
Brine: Bu da ne? Deri mi? Buldum! Bu yünleri bu derilere sararak kendime rahat bir yatak yapacağım! Lanet olsun gitgide bu Dünyayı sevmeye başlıyorum! ** evimi de özlüyorum...
*Brine Dediklerini uyguladıktan sonra yaptığı deri ve yün bileşenini önceden tahtadan hazırladığı yatak altlığının üzerine koydu ve evinin penceresinden yavaş yavaş gece oluşunu izledi. Uykusu gelmişti ama yapmak istediği bir şey vardı. Fırını yaktı ve elindeki sopayı alarak fırında ucunu yaktı ve yatağının kenarındaki duvara astı. Artık bir meşalesi de olmuştu. Yavaş yavaş gözlerini kapadı ve uykuya daldı...

DEVAM EDECEK...




NOT: Herobrine 3. bölümde .d

(İstek gelmedikçe devam etmiyeceğim)
 
Son düzenleme:

DragonCrawLs

YASAKLANDI
Mesajlar
81
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
125
Puanları
0
Kardeş bunu bir insan okuyacak, metnin büyüklüğünden ve kelime yazım hatalarından kör oldum, bari başkaları kör olmasın :(
Uzun lafın kısası hikayelerin güzel ama dediğim gibi bu hatalar olmasa bir @Uchiha_Madara yapımı bir hikaye gibi güzel olacaktır :D
 

Merlis

Demir Madencisi
Mesajlar
335
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
120
Puanları
0
Kardeş bunu bir insan okuyacak, metnin büyüklüğünden ve kelime yazım hatalarından kör oldum, bari başkaları kör olmasın :(
Uzun lafın kısası hikayelerin güzel ama dediğim gibi bu hatalar olmasa bir @Uchiha_Madara yapımı bir hikaye gibi güzel olacaktır :D
Krdş ilk bölümü kopyala yapıştır yapmak zorunda olduğumu 2. bölümde söyledim ve yazım hataları çok yok kardeşim.
 

Merlis

Demir Madencisi
Mesajlar
335
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
120
Puanları
0
Devam...
Bölüm 3 : Sanırım Alışıyorum...
Günler geçtikçe buraya daha da alışıyorum sanırım. Artık bir düzen kurdum. her şey daha da kolay geliyor bana. Her sabah kalkıp avlanıyorum. Ama içimde haftalardır garip bir his var sürekli gözlerim yanıyor sanki kalbimde çok sıcak sular dolaşıyor gibi hissediyorum. Bu beni korkutuyor. Gün geçtikçe daha da öfkeli biribe dönüşüyorum. Lanet olsun canımı yakıyor bu! Ve şu an karnım acıkmaya da başladı. Avlanmak istemiyorum. Kalbime çok kötü bir ağrı saplandı artık neredeyse hareket bile edemiyorum. Neyse sandığımdaki elmaları yiyeyim o zaman....
Sanırım hastalanıyorum. Bu elmanın tadı neden ota benziyor... Neyse hareket etmeliyim yoksa akşam aç kalacağım. *Brine zorlada olsa ayağa kalktı ve kılıcını alıp dışarıya çıktı. İlerledikten sonra bulduğu inekleri öldürdü ve etlerini çantasına koyarak eve döndü. Eve dönerken akşam oluyordu. Etleri fırına verdi ve yatağına uzandı...
Brine: Ahh başım!! Bir saniye? Neredeyim ulan ben? Lanet olsun az önce evimde yatağıma uzanıyordum burasıda neresi böyle çok karanlık hiçbir şey göremiyorum...
*Brine korkak adımlara ilerlemeye başlar ve bir ışık görür. Işığa doğru yürür ve bir delik olduğunu görür. Delikten dışarı baktığında ise...
Brine: Hah... Bu da ne......
*Her yer kırmızı ve parçalanmış taşlarla kaplıdır her yerden lavlar akıyordur her yer yanıyordur. Her yerde domuza benzeyen yaratıklar ve uçan beyaz garip şeyler vardır.*
Brine: Neler oluy.. HIAAAĞRKQKL!!!!!! AAAaAaAAAAAUUH!
*Brine arkasında çok yüksek bir acı hisseder. Sanki birisi elini bedenine sokup ruhunu söker gibi*
*Brine yavaşça kafasını arkasına çevirir ve o da ney? Gözleri olmayan birisi...
Tanımsız kişi: Merhaba...
*Brine çok korkuyordur. Fakat o kadar yüksek bir acı altındadır ki hala konuşamıyordur*
Brine: AAAAAAH!!! Lan!
*Brine kendini yatağından yere atar.*
Brine: Ohh be şükürler olsun sadece bir rüyaymış...
*Brine pişmiş olan etleri fırından alarak yemeye başlar. Ama hala o rüyanın etkisindedir. Gittiği yer de neresiydi acaba?*
Brine: Hayır daha fazla düşünmek istemiyorum...
* Brine Etleri yedikten sonra tekrar uykuya dalar...*
*Brine uyandığında evinin yanındaki göle su içmeye gider. Sonra kalbine ağrı saplandığı için eve döner tekrardan.*
EVİN ÖNÜNDE
Brine:AAAAAAAAAĞĞĞHRRR!!!! BAŞIIIIM!!! LANET OLSUN BU DA NE BÖYLE HIAAAAĞ!!!AAA DAYANAMIYORUM ÖLDÜRÜN BENİİİ!!!!
*Brine kafasını sürekli sağa ve sola doğru sallıyordur o kadar ağrıyordur ki kılıcını çıkartıp tam kendine saplayacakken kılıcı bir anda yok olur. Ve çok sert bir biçmde evine doğru bir şey onu fırlatır.*
Brine: ARGH!
Tanımsız Ses: BENİ ÖZLEDİN Mİ?!
Brine: Sende kimsin lanet olası!
*Brinenin bir tam karşısında neredeyse çarpacak kadar yakınında dün akşam rüyasında gördüğü adam belirir.*
Brine: Lanet olsun tekrar rüya görüyor olamam?
*Rüyasındaki adam Brinenin kolunu koparır.*
Brine: AAAAARGHH HASJDG AAGAGAHJA *Gözünden kan gelmeye başlar* IAAAAĞQK!!
Tanımsız kişi :Şimdi rüya olmadığını anladın sanırım?
Brine: (Acı bi şekilde bağırarak) Sen de kimsin lanet olası!
Tanımsız kişi : (Gülerek) I'm you but better... (Tamam şakaydı...)
Tanımsız kişi: (Gülerek) Ben senim. Senin karadelikte senden ayrılan kötü tarafınım. Ben Herobrineyim...
Brine: Hah?
*Herobrine kolunu Brinenin içine sokar Brine çok yüksek bir sesle bağırmaktadır diğer kolunu da sokar herobrine. Artık Brine'nin çektiği acı o kadar çoğalmıştır ki normalde bayılması gerekirken bayılamaz bile...
Herobrine iki kolunuda soktuktan sonra balıklama atlar gibi Brine'nin içine atlar. Brinenin içine girmiştir artık.Herobrine Brine'ye girdikten sonra Brine bi anda bayılır...*
*Brine yavaş yavaş gözlerini açar ve kolunun geri geldiğini fark eder. Hala o olayın şokunu atlamamıştır. Eve girmek için evin kapısına yöneldiğinde camdan kendi yansımasını görür.
Brine: Gözlerim...Gözlerim gitmiş.............
DEVAM EDECEK (İstek gelmeden etmez)


Gençler pls şu hikayeyi tutturalım
 

Shrike

Lapis Toplayıcısı
Mesajlar
1,053
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
1,905
Puanları
3,290
bekliyorum süper olmuş
 

Merlis

Demir Madencisi
Mesajlar
335
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
120
Puanları
0
.Tamam o zaman devam...

Bölüm 4:Yeni dostlar
Brine: Ha? Hayır olamaz Rüya olmalı hayıır!!!
*Brine o kadar sinirleniş ve korkuyordur ki ne yapacağını düşünemez.*
Brine: Tamam sakin olmalıyım... Sakin olup ne yapamm gerektiğini düşünmeliyim böyle biryere varamam...
*Brine bunları kendi kendine söylerken arkasından bir ses duyar. Arkasını döndüğünde Siyah taşların arasında mor bir portalla karşılaşır.*
Brine: (Sinirli bir ses tonuyla) Bu da ne?
*Brine tahmin bile edemeden portal onu kendi içine doğru çok ağır bir çekim gücüyle çekmeye başlar.*
Brine: HIAAAAAAA!!!...
KARANLIK...
Gözlerim acıyor ah lanet olsun...
*Brine bunları söyleyerek ayılmaya başlar ilk gördüğü şey portaldan sonra kapaklandığı yerdir. Brine kafasını yavaş yavaş yukarı kaldırmaya başladığında iki ayak görür ve bunlardan soldakinin Herobrinenin ayağı olduğunu görünce sıçrayarak Bağırır.*
Brine: AAAAH! GİT BURDAN SENİ LANET OLASI!
*Diyerek kendini geriye doğru attıktan sonra bir anda herobrine sandığı kişinin gözleri olduğunu görür.*
Brine: Hah?
Steve: Asıl bizim Şaşırmamız gerek. Benimle aynı vücuda sahipsin sadece gözlerin yok neden? Bir çeşit maske mi?
Brine: Bir saniye hiçbirşeyi anlamıyorum. Sen de kimsin? Nasıl geldim buraya ben?
*Steve şaşkınlığı dolayısıyla suskun bir şekilde bekler.*
(Alex oyundaki Alex karakteri değil ilk hikayedeki karakterlerden biriydi o zamanlar Alex diye karakter yoktu Mojang benden çaldı copyright atsam mı? :D )
Alex: Merhaba dostum kusura bakma Arkadaşım hala olayın şokunu atlatamadı. Ben Alex az önce konuştuğun arkadaşım ise Steve. Peki ya sen kimsin?
Brine: Ben... Benim adım Brine...
Alex: Tanıştığımıza memnun oldum Brine. Bize buraya nasıl geldiğini anlatır mısın?
Brine: Bilmiyorum... Sadece bana kendini Herobrine olarak tanıtan birisi vardı. Bana kendisinin benim buraya geldiğimde bedenimden ayrılan kötü tarafım olduğunu söyledi. Sonra bir ışık hatırlıyorum. Uyandığımda ise gözlerim gitmişti. Sonra ise mor bir portalımsı bir şey gördüğümü hatırlıyorum sadece. Sonra ise burada buldum kendimi...
Steve: (Gergin bir ses tonuyla) Herobrinede kim?
Brine: Bilmiyorum ama artık sanırsam Herobrine benim...
Steve: Özür dilerim dostum seni öyle saçma salak bir soruyla karşılamamalıydım...
Herobrine: Önemli değil dostum Hangimiz karşılamazdık ki?... :D
*Alex ve Steve Brine'yi yaşadıkları kasabaya götürür.*
YOLCULUK
Brine: Sizin hikayeniz ney?
Alex: Derken?
Brine: Nasıl buraya geldiniz yani?
Steve: Ben burada doğdum. Annem veya babam var mı bilmiyorum. Kendimi bu köyün ortasında buldum. Göreceğin köylüler konuşamaz veya tepki vermezler. Robot gibiler.
Brine: Nasıl hayatta kaldın o zaman. Bebekken aç kalırsan ölürsün.
Steve: (Gülerek) Ben böyle doğdum...
Brine: Hah?
Steve: Sakin ol dostum buranın saçmalıklarını biliyorsun.
Brine: Haklısın... Peki Alex senin hikayen nedir?
Alex: Ben de buralarda o kadar eski değilim... 7 Haftadır buradayım.
Brine: Ne kadar da garip ben de 7 haftadır buradayım...
Alex: Bir zamanlar Octorke denen bir uzauy gemisinin kaptanıydım. (Brine iptal Brine Şok Brine vefad) Dünyamızın kaynakları azaldığı için Yeni bir gezegen arıyorduk. Ve sonunda bulmuştuk. Fakat octorkenin geçemiyeceği kadar fazla astroid vardı gezegenin önünde. Birisinin onları temizlemesi gerekiyordu.Bu görev çok tehlikeli olduğu için ben üstlenmiştim. Fakat inatçı bir akerim kimseye haber vermeden saldırı gemisini aldı ve bu tehlikeyi o aldı. Onunla iletişime geçtik fakat geri dönemeyeceğini söyledi. Bende geminin altındaki acil kaçış gemisini alarak peşinden gittim ama onun aldığı saldırı gemisi benim kullandığım kapsülden daha hızlıydı. Beni göremedi ve tüm astroidleri temizlediğinde ona doğru gelen çok hızlı bir astroid farkettim ona çarpacaktı ve ben de uyarmak için daha yakınına kaçış aracının son hızını kullanarak gittim fakat uyaramadan
Astroid ikimize birden çarptı sanırım bayılmışım hatırlamıyorum...Sonrasında ise uyandığımda bir karadeliğin yanındaydım. İkimizinde gemisi yanıyordu. Kendimi kurtarmak için direkt olarak gemiden atladım.Kıyafetlerimi unutmuştum basınçtan ölecektim. Ya da oksijensizlikten. Ki yanımızdaki beni çeken karadeliği görene kadar... Brine'nin öleceğini biliyordum ama yapacak birşeyim yoktu karadelik beni içine çekiyordu. Bende karadelikte esneyip parçalanarak ölecektim... Evet ismi de seninkiyle aynıydı ne tesadüfse... Karadelikte öleceğimi düşünürken bir anda beni bir karanlığa hapsetti. 9 Ay boyunca o karanlıkta tıkalı kaldım. Ve sonrasında ise kendimi bu dünyanın bir sahil kıyısında buldum ve Steve de beni bulmuştu... Bana yardım edip karnımı doyurdu...
Brine: Kaptan...Taylor??
DEVAM EDECEK (İstek gelmezse etmez)
 

Merlis

Demir Madencisi
Mesajlar
335
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
120
Puanları
0
Bölüm 5: Hikayeler ve Baskın
Brine: Kaptan Taylor?
Alex:Görev ismimi nereden bili... Bir saniye... Brine?
*Alex ve Brine birbirine sarılırlar*
Alex: Öldüğünü sanmıştım!
Brine: Ben de sizin yaşadığınızı ve o gezegenin bizim olduğunu umuyordum kaptanım.
Alex: Lütfen bana kaptanım deme ikimizde aynı ölümle göz göze geldik.
Brine: Tamam o zaman Alex :D
Steve: Olaydan bayağı uzak kaldım ama olsun :D
Alex: :D
*3 Dost kasabaya ilerlerken gece olduğunu görürler ve giderken avlanıp ağaç keserler.*
Alex: Bura da hayatta kalman benimkinden daha zor olmuş oolmalı Brine. Sonuçta bana Steve öğretti. Sen nasıl hayatta kaldın?
Brine: Bir kaç gün aç dolaşmak zorunda kaldım. Gerçekten çok zordu. Dünyayı keşfedebilmemi yoğun duygularım sağladı saolsunlar. Hey Steve! Ne zamandır buradasın?
Steve: Aaahh... Dostum... Gerçekten bilmiyorum burada bulunduğum onca zaman boyu zaman kavramı benim için yok oldu. Bir yerden sonrasını hatırlamıyorum. Garip geldiğini biliyorum. Ama anla işte paradoks gibi bir şey.
Brine: Anlıyorum.
*Güzel diyaloglardan sonra Kasabaya varırlar*
Brine: Vay canına ben bir ev için günlerimi harcadım burada onlarcası var.
Steve: Evet sanırım şanslıyım.
Brine: Burayı sen mi yönetiyorsun?
Steve: Hayır aslında yönetilebilecek birşeyleri yok. Sürekli kendi kafalarına göre takılan köylüler var. Onlarla konuşamazsın bile. Galiba bizden korkuyorlar bilmiyorum.
Brine: Şaşırtıcı...
Alex: Hey dostum oradaki de ne?
Brine: Lanet olsun zombi sürüsüne benziyor!
*Brine kılıcını almak için elini sırtına atar ama kılıcı yoktur.*
Brine: Lanet olsun o lanet olası yaratık almış olmalı!
*Steve sırtından çıkarttığı 2 Elmas kılıcı Alexin ve Brinenin eline atar*.
Brine: Bu da ne?
Steve: Kılıç dostum
Brine: Anladım ama mavi bu?
Steve: (Gülerek) Çünkü elmastan ve bu dünyada üretebileceğin en sağlam kılıç!
Brine: Vav
*Dostlar köylülere saldırmak isteyen ve kasabayı dağıtmak isteyen zombileri elindeki kılıçlarla temizlerler ve yorgun geçen o günün ardından uyuma vakti gelmiştir. Steve onlara hazırladığı yatakları verir ve uyurlar....*
DEVAM EDECEK (istek gelmezse etmez)

 

afesraca

Obsidyen Madencisi
Mesajlar
1,445
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
783
Puanları
2,240
Ruh hali
bu iş ekşisözlüke benzemeye başladı :D Devamı bekliyorum
 

Üst