Sonsuz Sadakat ve Hikaye Başyapıtı : The Last Guardian

admiraldus

YASAKLANDI
Mesajlar
1,234
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
923
Puanları
0







DİPNOT : ÇOK SPOİLER İÇEREK EĞER OYUNU OYNAMADIYSANIZ İLK OYNAYIN.

Neden bir oyun yıllarca beklenir? Çünkü o oyun The Last Guardian'dır... Belki de en efsane oyunlardan olacak The Last Guardian, tam arşivin tozlu sayfalarında kaldı derken bir den karşımıza çıktı tüm ululuğuyla...

The Last Guardian'ın ilk fragmanı 2009 yılında E3'te gösterildi. Çıkacak, ahanda çıktı diyecek iken bir baktık ki yıl olmuş 2016 oyun anca çıktı. Aslında 2009'da gösterilen fragmandan sonra bir de 2015'te E3 fuarında yine bir fragman verildi. 2009 yılında ki fragmana göre grafikler muazzam değişmişti.

The Last Guardian'ın konusu yaşlı bir adamın, küçük iken köyünde uyurken Trico adlı bir yaratık tarafından kaçırılması ve yuva adlı bir bölgeye götürülmesi. Daha sonra hikayemiz başlıyor. Kendimi küçük bir çocuk olarak görüyoruz, ve yanımızda yaralı Trico... Ona yemek veriyoruz, mızrakları çıkarıyoruz, zincirden kurtarıyoruz ve sadakat, sevgi, dostluk başlıyor... Aslında hikaye çok süprizli ancak oyunu oynamanız veya bir youtuberden izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum!

UYARI! : Çayımızı alıyoruz, akabinde okumaya devam ediyoruz!

Bu olaydan sonra aramızda bir bağ oluşuyor sevimli Trico ile... Aç, yaralı, bir zincire bağlı... Onu kurtarıyoruz, bu ilgi karşılıksız kalmıyor ve Trico ile aramızda bir bağ oluşuyor. Zamanla kanatları ve yaraları iyileşiyor minik dostumun Trico'nun. Bu arada ismi komik olabilir ama Allah vergisi karizma var adam da. Bu arada adam dediğime bakmayın kendisi çocuk yiyen bir canavar. (Aaa, baba bak canavay Tiyikoo!)..?

Oyunda ilerledikçe özellikle oyunun sonlarına doğru tam olay örgüsünü anlıyorsunuz. Oyunda en çok merak edilen bedenimizde aniden çıkan dövmeler, (neden dövdünüz :() ve Trico'nun bu yuva denen bölgeye nasıl geldiği. Gerçekten bana inanın her şeyi size dökmemek için zor duruyorum, sadece oyunu oynamanız veya bir oynanış videosunu izlemeniz gerekli. Baştan sona tabii ki de!

Oyunda bizi olayları anlatan, ve sesini duyduğumuzda bizi "Sanırım oyunda ilerlemeye başladım, olaylar çözülüyor." moduna sokan ses... Çocuğun, yaşlanmış halinde işte olayları yaşadığı yerde ki anlatan sestir... Yani geçmişe yaşadığı olayları anlatır. Bu ses bilmediğim bir dil konuşuyor, hani İngilizce olsa anlarız ama "Atuta tu, para ko lavfi" diye bir şeyler diyor ama bilemiyorum.

Oyunun en sevdiğim yanı her şeyin Türkçe olması, menüden tutun adamın konuşmalarını Türkçe altyazı desteği ile bizim anlamamız için uğraşılmış.

Oyunda, TPS modunda bakış açısına sahibiz. Oyunda yönlendirdiğimiz yakışıklı çocuk, bolca bulmaca çözüyor. Teknik olarak o çözmüyor, onun zekası değil bizimkinin çarkları dönüyor. Açıkçası bulmacalar çok güzel ve beyin jimnastiği tadında. Oyunda bir süre ilerledikten sonra artık sevimli ve Allah vergisi karizma Trico'ya emir verebiliyoruz. Oyunda en çok göze çarpan şey senaryo ve bu oyuna çok gerçekçi yansıtılmış. "Bunu neye dayanarak söylüyor yakışıklı şairimiz?" derseniz oyunda ilerledikçe özellikle nadirde olsa arkadan buram buram aksiyon müziği ve heyecanlı sahnelerle karşılaştıkça karakterlere daha çok bağlanıyor, onlarda birbirlerine bağlanıyor. Bunu çok net şekilde fark edebiliyorsunuz.

Bulmacalarda aslında "İpucu yığ, 5 dakikada çöz." mantığı değil, "Şuradan bir ipucu sıkıştırayım, gerisini mantık ile bulmalısın Corç." mantığında işliyor.

Fotoğraf koymayı hep unutuyorum.


thumb-1920-778137.jpg



Bazen duvarları kırarsınız, bazen kolu bulup zincir parmaklıkları açmaya çalışırsınız. Eğer derseniz ki "Tek Allah vergisi karizma canavar ile şu küçük çocuğu sadece yönlendirmekten mi ibaret bu oyun?" derseniz, hayır... Bulunduğunuz yuva denen yerden kaçmak için olabildiğince sınıra ulaşmanız ve Trico'yu uçmak için cesaretlendirmelisiniz. Ancak bu o kadar kolay değil. Mızrak tüküren taştan muhafızlar var. Trico'yu onların üstüne salıp adeta sarımsak ezer gibi Trico onları ezer. Eğer ben yürek yemiş adam modundayım derseniz onları iterek ahirete postalama şansınız da var. Ancak yakalarsa sizi ekranda kabarcıklar çıkıyor ve sizi bir kapıdan mavi bir boyuta postalıyorlar. Orası neresi bilmiyorum. Oraya attılar mı ölmüş gibi bir şey oluyorsunuz.

Mızrak tüküren dememin nedeni nasıl Trico, Allah vergisi karizmaya sahipse, bunlarda Allah vergisi mızrağa sahipler. Mızrak atıyorlar ve Trico'nun canını yakıyorlar. İçinizden onlara küfür edebilecek kadar sinirlenebileceğiniz durumlar oluyor.

Trico iyi ise gözleri parlamaz, yemek görürse gözleri sarı olur, kızarsa kırmızı veya mavi bazen gözleri mor olur, eğer acıkırsa oturur ve ona yemek bulmamızı bekler. Bu yemekler mavi ila sarı renk arasında parlayan parlak variller içinde olur. Aslında bu sıvının tam olarak ne olduğunu oyunu bitirdiğinizde anlarsınız fakat onlar çocuk aslında. Trico işte yuva denilen bölgeye aslında neden geldiği burada anlaşılıyor. Yuva'nın çekirdeğinde bir boru var, oraya çocuğu atınca çocuk bir sıvı ile kaplanıyor ve varillere koyulup havaya fırlatılıyor ve canavar yemek yemiş oluyor. Trico da bizi köyümüzde kaçırırken yuttu fakat geri çıkardığı için bu sıvıya dönüşmedik. Sadece bu sıvı bizi kapladı ve dövmeleri oluşturdu.

Trico işte her dövüşten sonra sinirlenir ve onu severek sakinleştirebiliriz. Trico'yu sinirlendiren 2 şey daha var. Göz sembolü olan aynalar ve Trico'ya turkuaz ışın yollan bir tür sensör. Bunlar otomatik olarak Trico'yu sinirlendiriyor. Özellikel sensör ile sinirlenirse ki bu oyunda vurgulanıyor sizi bile yutuyor. İşte bu varilleri etrafta bulabilirsiniz. Trico dediğim gibi acıktığında bu variller ona gerek. Peki, neden acıkıyor, bu soru mu? Yorulduğunda veya savaşta yara aldığında acıkıyor.

Ayrıca o göz sembollü aynaları kırmaz iseniz yola devam etmiyor Trico.

Ve heykeller ile savaştıktan sonra Trico'nun tüm mızraklarını çıkarın ve kan olan yerleri severek kanları temizleyin.

Bazı yerlerde Trico içgüdüsü ile bize yardımcı olabiliyor veya yolunu bulabiliyor, fakat bazı yerlerde ipler bizim elimize veriliyor ve hiç bulmaca çözme kabiliyetiniz yoksa saatlerce yapacak bir şey ararsınız. Neden derseniz Trico aslansın, atlarsın dediğiniz yerleri bazen atlayamıyor veya atlayacağı yeri tanıyıp atlayana kadar uzun bir süre geçiyor. Zaten bulmaca sevmiyorsanız oyundan nefret edeceksiniz, fakat yine de bir şans verin. Belki bulmacayı size sevdirir, ha? :ha:.

Oyun kontrolleri ve optimizasyon sorunları diz boyu. Oyun kontrolleri çok saçma karakteri kontrol etmek çok zor. Diğer yandan optimizasyon 10 yıl geçmesine rağmen hala kötü. 30 FPS nedir? Kontroller bir yana Trico'ya emir vermesi (beni niye veriyonuz :() bir hayli zor. Tricoya verdiğimiz emiri algılaması çok uzun sürüyor. Bir zaman sonra onu bir yöne bakması için ona emir veriyoruz. Bazen de zıplayamadığı yerlerde bizi fırlatması veya aşağı inmek gerektiğinde kuyruğunu sallatıp inmek gibi şeylerde gerekebiliyor bazen.

Grafikler muazzam ama bazı yerlerde değil. Manzaralar ve Trico'nun modellemesi kusursuz. Ancak çocuk, Trico kadar detaylı değil. Trico 5, çocuk 2 seviyede modellenmiş diyebiliriz. Trico'nun tüylerinin rüzgarda uçuşması, parlaması, kanın teninde duruşu, bulaşması gibi detaylar çok iyi yapılmış. Manzara konusuna tekrar gelirsek güneşin ulu parlayışı, Trico'nun sırtında vadinin en ulu tepesinde iken muazzam bir görüntüye şahitlik edeceksiniz.

Oyunun müziklerine gelirsek, müzikler çok anlamlı ve derin bir harikalık katıyor oyuna. Müziklerin yapımcısı ise çekik gözlü ağabeyimiz Takeshi Furukawa benim ona taktığım lakap ise Fruko Faruk... Nerden çıktı derseniz ise 6. sınıfta Faruk diye bir hocam vardı. Ne iyi hocaydı be. Ondan esinlendim. Hoca çok iyiydi arkadaş. Unutmadık Fruko Faruk. Ama arkadaşlarım demezdi öyle, kendi hayal dünyamda uydurduğum komik bir lakap...

Oyunda ki çocuğun refleksleri çok iyi. Arkadaş ninjalara taş çıkartıyor. "Dalga geçmeyi bırak Fruko." der gibisiniz. Ama öyle. Duvarı yaracak şekilde koşun, hemen durur ve geriye bir kaç adım atar. Veya uçuruma doğru "Bindik bir alamete, gidiyoz kıyamete." modunda koşarsanız hemen durur, düşüyormuş gibi yapar veya denge sağlama hareketi ve geriye bir kaç adım atar. Bu arada karakter baya tırsık, pısırık, ısırılmalık mısırlı yumurtalık. Trico'ya fıçı getirdiğimizde ve "Al tıkın lan boş boğaz!" dediğinizde (demiyonuz tabii ki niye inanıyorsunuz, hemen kanıyorsunuz.) Trico fıçıyı kaparken aniden tırsıp geriye kaçabiliyor. Utanmasa ahirete postalayacak kendini.

Bu arada ses efektleri harika. Trico'nun hırıltıları , tıslama sesleri veya çığlık sesleri kulağınızdan kaçmıyor. Niye? Çünkü duyuyorsunuz bunu da mı ben söyleyeyim?

Açıkçası oyun 10 yıl bir bekleyiş sonunda geldi, bu 10 yılda yattılar mı bilemiyorum ama bazen diyorum ki 10 yıl geçmiş ve böyle bir kontrol mü, böyle bir kamera açısı mı? İç çekiyorum, ve böyle demekten kendimi alı koyamıyorum.

|─\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/─|

SİNİR HASTASI EDEN KONTROLLER VE KAMERA

Daha önce belirttiğim gibi karakter bir anda sapıtıyor ve anormalleşmeye başlıyor. Tutunmak yerine atlıyor veya tırmanmak yerine vuruyor gibi saçma şeyler oluyor. Hiç bahsetmek istemediğim kamera, bu rezalet! Özellikle Trico beyin sırtında iken sapıtıyor bu kamera. Zaten oynanış videolarında çok yakınılan durum olmuş kamera açısı. Nedense bu tür şeyler çok karşıma çıktı ve bulmacalara gelirsek bir zaman sonra bayıyor. Devamlı bulmaca olmuyor, farklı şeyler gerekiyor. Bu bulmacalar bir süre sonra kendini tekrar ederek konuyu gereksiz uzatıyor. NEFRET!!!

BİR KAÇ FİKRİM

Uzun lafın kısası her ne kadar acıları olsa da The Last Guardian, mükemmel bir oyun olmuş. Zaten oyundan ne kadar nefret etsen de Trico'nun bakışlarını ve çocuğun onu sevmesi ve bu esnada Trico'nun başı ile ona sokulmasını gören herkesin yüreği eriyecektir. Gerek harita, gerek mekan tasarımları, gerek detaylar, gerek grafikler, gerek acı kontroller ve kamera özellikle müzikler oyunu kusursuz yapmış.

Ayrıca böyle sevimli tüy yumağını gelecekte görebiliriz. Hikaye çok düşündürücü bir noktada bitti, fazla merak uyandıran hemde... Bu da demek oluyor ki bir asır sonra oyunun ikinci serisini görüyoruz. Trico'nun sakalları ağarmış, bizim çocukta taş gibi delikanlı olmuş böyle herkes bir adam olmuş halleri olsa ve bir yaratıklar falan gelse onlarla savaşıp kahraman olsalar ve Trico'nun yürek eriten bakışları... Beni benden alıyor...! :aşık:. Belki de Trico artık bir sembol olabilecek derecede yükselebilir.


the_last_guardian_sony_computer_entertainment_art_110351_1920x1080.jpg



KARAKTERLER HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM

TRICO : Çok tatlı ve bakışları ile yürek eritiyor. Bence oyunda ki en tatlı şey, ve oyunlar arasında en tatlı tüy yumağı olarak gösterilebilir bu küçük yaramaz. Her ne kadar karizma olsa da boş boğaz. Çok yiyor ama kilo almıyor. Metabolizma var adam da. Yakıyor hızlıca kalmıyor midede bir şey.

ÇOCUK : Adını bilmiyoruz çocuğun. Ama tatlı çocuk. Trico'ya rastlamasa daha doğrusu Trico onu kaçırmasa bu kadar güzel bir dostluk yaşanmazdı. Sana teşekkür ediyoruz küçük çocuk! Onu kurtardın, o tüy yumağını...

DİĞER CANAVARLAR : Trico'nun kopyası ama huy olarak farklı. Zırhları var. Trico'nunda vardı ama yıldırım çarpıp, yuvaya düşünce zırhını aldı muhafızlar. Trico ile karşılaştığımızda olan mızraklar bizim köyümüzden bizi çalarken köylülerin fırlattığı mızraklar.

KÖYLÜLER : Adamlar yakışıklı değiller. Evde değil köyde kalmışlar. Nece konuştuklarını bilmiyoruz, ama iyi adamlar.

MUHAFIZLAR : Mızrak tüküren yaramazlar. Trico'ya mızrak atmak ve bizi mavi bir yere postalamaktan başka amaçları yok. Monitörden oyuna girip, onları dövmek isteyeceğiniz kadar sinirlendirebiliyorlar sizi...

DİĞER CANAVAR 2 : Yuva'da en çok karşımıza çıkan bir canavar vardı. Onla devamlı dövüşüyoruz. Devamlı dediğim 2 kere ve bizi 2 kere de yere çulluyor. Daha sonra ağzına falan çakıyor muyuz orasını bilmem.

DİĞER CANAVARLAR 3 : Oyun son yarım saatinde falan onlarla dövüşüyoruz, sırf bizi korumak için Trico onlar ile savaşıyor. Bu esnada baya yara alıyor ve kuyruğu kopuyor. Bu kuyruğu daha sonra vadinin çekirdeğini patlatmak için kullanıyoruz.


EŞYALAR

AYNA : Aynayı tuttuğumuz yere Trico'nun kuyruğundan çıkan bir yıldırım oraya doğru çakıyor.

KUYRUK : Trico'nun ünlü kuyruğu. Attığı yıldırımlar ile anılır... Oyunun sonlarında kopuyor kerata...


KADER ANI, OYUN SATIN ALINIR MI?

Şimdi gelelim oyun satın alınır mı ve benim fikirlerime... Oyun satın alınır, hatta yiyebilirim bu oyunu. Tek kelimeyle harika iş çıkarmışlar. Benim puanım 100 üzerinden 100'dür. Şimdi satın alınır mı ona bakalım fakat bazen bir şey olur ya, gider, biter. Boşluk olur kalbinin bir köşesinde. Tatlı ve acı bir boşluk... İşte bu oyun bunu yapıyor. Eğer böyle şeylere dayanamayacaksanız sizi çok hüzünlendirir çünkü ben hüzünlüyüm, soluksuzca üzülüyorum... Tatlı bir hüzün yüzümde her zaman. Her zaman sevgi bağınız karakterlere ve karakterler arası bağ arttığı için keyif ve sevgi limitlerini aşıyor... Mutlaka oyundan etkileniyorsunuz.

Ama bir şey var ki 10 yıl bekledik, sakallar ağardı ama her zaman daha iyisi olabilirdi. Eğer 10 yıla daha da güzel şeyler gösterselerdi 100 üzerinden 200 verirdim. Çünkü bu oyun öyle bir oyun.

Bir sonra ki The Last Guardian incelememizde (umarım oyunun ikincisi çıkana kadar hala size inceleme yazarım) tekrar görüşmek üzere. Umarım ders çıkarmışlardır ve seneye daha iyi bir oyun ortaya koyarlar.


Evet, son olarak 2009 ve 2015 yılında ki fragmanları izleyelim ve farkları değerlendirelim.

The Last Guardian'ın 2009, E3 fuarında ki yayınlanan fragmanı :




The Last Guardian'ın 2015, E3 fuarında ki yayınlanan fragmanı :




Açıkçası grafik anlamında bir gelişme var, bu zaten çok göze çarpıyor. Bunun dışında komik bir şey ama fragman sunumu açısından gelişme falan yok. Hani derler ya PES, fragmanlarda kötü fakat FIFA çok güzel yapıyor diye, işte bu oyun hala fragmanlarda gelişme kaydedememiş.


|─\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/─|


Karakterler de güzel, oyunda güzel bakalım ikinci oyunu çıkar ise bizi neler karşılaştıracak The Last Guardian'da...

Hem ikinci oyunu hem de TEAM ICO'nun diğer oyunlarında yine görüşmek dileğiyle!

|─\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/──\*/─|


Yine zevk veren güzel bir konunun sonuna geldik.
Umuyorum ki konum hoşunuza gitmiştir. Ve güzel bir inceleme olmuştur.

Mizahımı ve esprimi konuşturduğum bir konu daha sundum dizlere. Sonra ki konularımı ebeveyn ile okuyun, espriler kalp krizi geçirecek derecede. Umarım tek parça kalmışsınızdır.

Sevgi, saygı, huzur ve dondurma kaplı kocaman gülen bir ağızla kalın!
not: Oyun hakkında ki fikirlerinizi yazmayı unutmayın!

 


Son düzenleme:

bikkik

Obsidyen Madencisi
Mesajlar
1,249
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
820
Puanları
1,990
Grafikler gerçekten çok hoş. Ki zaten günümüz oyunlarında grafik olmazsa olmaz. 2009 da da o kadar kötü grafik çıkartmamışlar gibi. Dediğin gibi kamera açısı kötü duruyor videoda. Hiç değilse Assasin's Creed inki gibi bir kamera açısı kullanabilirlerdi. Konu tanıtımın güzel :). O yapılar fln bana niyeyse Aztecleri anımsattı
 

admiraldus

YASAKLANDI
Mesajlar
1,234
En iyi cevaplar
0
Beğeniler
923
Puanları
0
Grafikler gerçekten çok hoş. Ki zaten günümüz oyunlarında grafik olmazsa olmaz. 2009 da da o kadar kötü grafik çıkartmamışlar gibi. Dediğin gibi kamera açısı kötü duruyor videoda. Hiç değilse Assasin's Creed inki gibi bir kamera açısı kullanabilirlerdi. Konu tanıtımın güzel :). O yapılar fln bana niyeyse Aztecleri anımsattı
Evet, haklısın. 2009 yılına göre gayet iyi grafikler aslında(!) Diğer konularda yine haklısın...
 

Üst