CoffeeBeat
Zindev
- Mesajlar
- 501
- En iyi cevaplar
- 0
- Beğeniler
- 958
- Puanları
- 1,320
Hafiften Özgeçmişim
Merhabalar forum halkı.Ben bi zamanlar forumun en aktif üyelerinden biri olan Zindev.Tabii Son 1 senedir pek aktif sayılmam.
Bunun sebebi Sütçü ve bazı arkadaşlarım ile gizli gizli bir Sunucu üzerinde çalışmamız.
Bundan önce ZcK adında bir sunucu açmıştım.Bilenler bilir ilk MMORPG sunuculardan.
O zamanlar çok deli Skript yazdığım için Skript tabanlıydı ve bedelini çok ağır ödedim.
Benim 1.5 senelik emeğim saçma sapan bir plugin yüzünden sadece 20 kişi kaldırabiliyordu.Hemde Nitrado Ultimate 50 kişilikte.
Bu yüzden sunucumu kapatmak zorunda kaldım çünkü çok fazla para veriyordum ve karşılığında ise çok az oyuncu destekleyebiliyordum.
Bu benim açıkcası çok zoruma gitti.Onca emeği vermeme rağmen başıma bunların gelmesi beni mahvetti.
Skripte olan nefretimin kaynağıda aslında eskiden çok iyi bir skripter olmamdan kaynaklıdır.
Bu olaylardan sonra zaten bilgisayar programcısı olduğum için önce Java öğrendim.Sonrada hızla Bukkit'de kendimi geliştirip Spigot'da çalışarak tecrübeli geliştiricilerin arasına girdim.Daha sonra Sütçü ile tanıştım.Daha doğrusu zaten tanışıyoduk,benim eski oyuncularımdan biriydi fakat Javacı Sütçü ile o zaman tanıştım.
Bana protokoller hakkında sorular sorup duruyodu.Hatta bazen beni zorlayacak sorular bile soruyodu.Böylelikle oda benimle beraber gelişmeye başladı.
Beraber hem garip bir arkadaşlık hemde güzel bir Skript antipatik ikilisi oluşturmuştuk.
Açılış
Ve 2016'nın 2.çeyreğinde o büyük an geldi.Daha Java grubu piyasadaydı o zamanlar.Sütçü ve Ben bir RPG Sunucu Kütüphanesi yazmaya karar verdik.
Planımızda ise bu Kütüphanenin bileşenlerini kullanarak birden fazla MMORPG sunucu açmak tutmazsada bu bileşenlerin tanesini 12 dolardan Spigotda satmak vardı.
Bu hevesle ZcK2:Karanlık Aydınlanmaya başladık.O mob ve bossları yazarken bende sınıf,skill,ekipman ve stat sistemlerini yazdım.
6 aylık bir geliştirme sürecinden sonra Skype'dan eski oyuncularıma ulaştım ve 50 kişiye yakın bir alpha test grubu topladım.
Oyuncular oynadılar.Buglar buldular,beğendiler,eleştirdiler ve nasıl denir "biz bir aileyiz" havasını bana tekrar yaşattılar.
Sağolsunlar bize maddi anlamda destek de oldular(en azından test sunucularını karşılayacak kadar).
Zorlu geliştirme ve test evrelerinden geçtikten sonra ilk defa bu sunucuyu ve içeriğini size duyuruyorum gamer.com ailesi.
ZCK2 üzerinde büyük emekler sarfedilmiş ve Skript barındırmayan bir MMORPG sunucu projesidir ve şu an OYNANILIABILIR HALDEDIR.
Asıl Sorunum
Fakat ben Tier 2 içeriğinide bitirmek istiyorum ve bunu yapmak için bir bütçeye ihtiyacım var.Bu yüzden sesimi daha kalabalık bir yere duyurmak istedim.
Tam olarak buraya.Eğer Türk sunucularından bu kadar bıktıysanız ve kaliteli bir paylaşım,bir çeşit devrim yapmak istiyorsanız;
Projeyi geliştirmek için maddi anlamda desteğe ihtiyacımız var.
Skype adresim videonun sonunda bulunmakta.
Sunucunun Eklenti Listesi
Bazı bilgiler;
Beyler video 10 dakika sonra gelecek.
Uykusuz olduğumdan yanlışlıkla Enter tuşuna basmış ola-bile-bilirim.
Merhabalar forum halkı.Ben bi zamanlar forumun en aktif üyelerinden biri olan Zindev.Tabii Son 1 senedir pek aktif sayılmam.
Bunun sebebi Sütçü ve bazı arkadaşlarım ile gizli gizli bir Sunucu üzerinde çalışmamız.
Bundan önce ZcK adında bir sunucu açmıştım.Bilenler bilir ilk MMORPG sunuculardan.
O zamanlar çok deli Skript yazdığım için Skript tabanlıydı ve bedelini çok ağır ödedim.
Benim 1.5 senelik emeğim saçma sapan bir plugin yüzünden sadece 20 kişi kaldırabiliyordu.Hemde Nitrado Ultimate 50 kişilikte.
Bu yüzden sunucumu kapatmak zorunda kaldım çünkü çok fazla para veriyordum ve karşılığında ise çok az oyuncu destekleyebiliyordum.
Bu benim açıkcası çok zoruma gitti.Onca emeği vermeme rağmen başıma bunların gelmesi beni mahvetti.
Skripte olan nefretimin kaynağıda aslında eskiden çok iyi bir skripter olmamdan kaynaklıdır.
Bu olaylardan sonra zaten bilgisayar programcısı olduğum için önce Java öğrendim.Sonrada hızla Bukkit'de kendimi geliştirip Spigot'da çalışarak tecrübeli geliştiricilerin arasına girdim.Daha sonra Sütçü ile tanıştım.Daha doğrusu zaten tanışıyoduk,benim eski oyuncularımdan biriydi fakat Javacı Sütçü ile o zaman tanıştım.
Bana protokoller hakkında sorular sorup duruyodu.Hatta bazen beni zorlayacak sorular bile soruyodu.Böylelikle oda benimle beraber gelişmeye başladı.
Beraber hem garip bir arkadaşlık hemde güzel bir Skript antipatik ikilisi oluşturmuştuk.
Açılış
Ve 2016'nın 2.çeyreğinde o büyük an geldi.Daha Java grubu piyasadaydı o zamanlar.Sütçü ve Ben bir RPG Sunucu Kütüphanesi yazmaya karar verdik.
Planımızda ise bu Kütüphanenin bileşenlerini kullanarak birden fazla MMORPG sunucu açmak tutmazsada bu bileşenlerin tanesini 12 dolardan Spigotda satmak vardı.
Bu hevesle ZcK2:Karanlık Aydınlanmaya başladık.O mob ve bossları yazarken bende sınıf,skill,ekipman ve stat sistemlerini yazdım.
6 aylık bir geliştirme sürecinden sonra Skype'dan eski oyuncularıma ulaştım ve 50 kişiye yakın bir alpha test grubu topladım.
Oyuncular oynadılar.Buglar buldular,beğendiler,eleştirdiler ve nasıl denir "biz bir aileyiz" havasını bana tekrar yaşattılar.
Sağolsunlar bize maddi anlamda destek de oldular(en azından test sunucularını karşılayacak kadar).
Zorlu geliştirme ve test evrelerinden geçtikten sonra ilk defa bu sunucuyu ve içeriğini size duyuruyorum gamer.com ailesi.
ZCK2 üzerinde büyük emekler sarfedilmiş ve Skript barındırmayan bir MMORPG sunucu projesidir ve şu an OYNANILIABILIR HALDEDIR.
Asıl Sorunum
Fakat ben Tier 2 içeriğinide bitirmek istiyorum ve bunu yapmak için bir bütçeye ihtiyacım var.Bu yüzden sesimi daha kalabalık bir yere duyurmak istedim.
Tam olarak buraya.Eğer Türk sunucularından bu kadar bıktıysanız ve kaliteli bir paylaşım,bir çeşit devrim yapmak istiyorsanız;
Projeyi geliştirmek için maddi anlamda desteğe ihtiyacımız var.
Skype adresim videonun sonunda bulunmakta.
Sunucunun Eklenti Listesi
Bazı bilgiler;
- ZCK2 bir çeşit Client koruma sistemine sahiptir.Herhangi bir Hacked Client ile girmeniz mümkün DEĞİLDİR.
- ZCK2 için toplamda 18 Eklenti, 53 API ve 1 milyon satırı aşkın kod yazılmıştır.
- ZCK2'nin klan eklentisinin karargah sistemi PlotSquared eklentisinin modifiye edilmiş halidir.
- ZCK2'ye herkes giriş yapamaz.Gri Liste adında bir sisteme sahiptir.
- ZCK2'de bazı NPCler ile konuşabilmeniz için öncelikle bazı koşulları yerine getirmeniz gereklidir.Örnek olarak Hayalet Tüccar ile konuşabilmeniz için onu öldüren Zehir Gulyabanisi Kuris'i en az bir kez kesmiş olmanız gerek.Aksi takdirde sizi dışarıya fırlatır ve 2 dakika lanet etkisi verir.
- ZCK2 karanlık bir fantezi dünyasına sahiptir.Masum sandığınız bir NPC aslında çocuk istismarcısı çıkabilir ve en kötüsü akşam vakti evine gittiğinizde buna kendiniz şahit bile olabilirsiniz.
- ZCK2 NPC'leri hareketlidir.Uyurlar,Yerler,İçerler hatta size asılabilirler de.
- Her Bossun Mutlak Element adında bağlı olduğu bir etki vardır.Kimi boss Kanama tabanlı saldırılar yaparken kimisi Zehir tabanlı saldırılar yapar.Bu yüzden düşmanını iyi tanımadan gidersen canın çok çok yanabilir.
- Eğer bir bossu aynı klandan 3 kişi keserse o bossun ödül dropu normalinin 3 katı olarak çıkar ve oyuncular aralarında paylaşırlar.
- Başka Klanların karargahlarını ele geçirebilirsiniz.Bu şekilde birden fazla karargaha sahip olursunuz.Fakat unutmayın başka klanlarda sizin karargahlarınızı ele geçirebilirler.
- Lidersiz bir klan çökmeye mahkumdur.Sistem bunun üzerine kuruludur.
- Sadece sunucu hakkındaki çok tecrübeli kişiler Klan kurabilirler ve Klan Lideri olabilirler.Bunun için en az 1 haftalık oyun süresini doldurmuş olman gerek.
Eğer herhangi bir sorunuz varsa burdan sorabilirsiniz.Seve seve cevaplarım.Kaç zamandır sabırsızlıkla yazdığım kodların ne gibi düşüncelere yol açacağını merak ediyorum.
Sunucunun Hikayesi(Uzun):
Sunucunun Hikayesi(Uzun):
Herşeyin başlangıcında sonsuz boşluğa üç tane enerji çakıldı.
Herşeyi yapmaya yetecek güçleri olan enerjiler,aklı ve ve sonsuz gücü olan efendiler.
Bu evrendeki herşeyin yaratıcıları,onların sözü bu evrenin kuralları...
Ve onların sözüne göre ,onları kimse yaratmadı.
Zaman geçtikce enerjiler sonsuz yaşamdan bıkmaya başladılar.
Bu bıkkınlığı geçirmek için kendi aralarında konuşmaya başladılar,kendilerine isimler bile verdiler.
Furiy,Ateş Ana ve biz insanların yaratıcısı olan Ulu Kabak Tanrısı.
Yok olamama duygusu bir çeşit ızdıraptı onlar için.
Ulu Kabak Tanrısı,bu sonsuz ızdırabı bir nebze olsun dindirebilmek için canlığı ve cansızlığı yarattı.
Bu onun için oyalancak birşeydi.Bu onun için bir sanatdı,bizim içinse yaşam...
Kabak Tanrısı önce evreni galaksiler ve uzay cisimleriyle doldurdu,fakat bu cisimler sadece enerjiye tepki veren objelerden ibaretti bu yüzden sıkıldı.
Kabak Tanrısı daha sonra hücreleri yarattı fakat hücreler ona göre çok basitti, bu yüzden sıkıldı.
Diğer efendiler Kabak Tanrısı'nın bu kendini avutma yöntemini gördü.Furiy alay etti ve sessiz kaldı.
Ateş Ana ise Kabak Tanrısıyla beraber yaratmaya başaldı.Tek kişi yaratmak vakit alsada,tatmin edici değildi.
Fakat birden fazla kişi ile bir iş yaptığında ,karşındakinin fikirlerini okuyamadığın için dahada fazla tatmin oluyordun.
Ateş Ana sıcaklığı kopyaladı ve Ateş Ruhunu yarattı.Ateş Ruhu cansızken dile gelip bilinçlenen ilk canlıydı.
Sıcaklığın olduğu her yerde Ateş Ruhunun bir parçası vardı,bir volkanın içinde yada küçük bir ateşte veyahut Güneş ışınlarının kendisine...
Böylelikle Ateş Ruhu ilk element oldu.Kabak Tanrısı'da Ateş Ananın bu fikrinden yola çıkarak ikinci element olan Kutsal Işığı yarattı.
Zifiri karanlıkk olmayan her yerde yaşayan bir element.
Bunu gören Furiy'de dayanamayıp ikilinin oyununa dahil oldu.Gelişiyle beraber geceyi canlanldırıp Kabus Dede adını verdiği
üçüncü elementini yarattı.Böylelikle kötülüğün,iyiliğin ve yaşama arzusunun bir denge içinde ilerlediği bir evreni yaratmış oldular.
Üçü beraber olup bitkileri yaratmaya karar verdiler.
Kabak Tanrısı şekillerini verdi,Ateş Ana yaşama arzusunu armağan etti ve Furiy ise bu
yaşama arzusuna açlık,tokluk,hareketlilik,ölüm korkusu gibi nitelikleri ekledi.
Fakat bitkiler çok yavaş tepki veriyorlardı ve yeterince hareketli değillerdi.Bir süre sonra sıkıldılar ve daha karmaşık bir yapıya sahip olan
Hayvanları yarattılar.Furiy bu sefer daha karmaşık bir zeka yarattı.Duyguluarı olan fakat yaşama arzusunun baskın olduğu yeni bir türdü hayvanlar.
Bu sefer geleceği görmemek veya tahmin etmemek için her bir efendi hayvanlara kendi enerjilerinden eşit miktarda yerleştirdi.
Böylelikle Ateş Ana bir tilkinin ne yapacağını tahmin etmeye kalktığında tilkinin içindeki Furiy ve Kabak Tanrısı enerjileri buna engel olacaktı.
Böyle izlemek vakit öldürmekten daha çok eğlenceli gibiydi.Bir şeyi bilmeden izlemek onlar için inanılmaz bir mükafattı.
Bir karıncanın yada bir porsuğun yaşamını incelemek onları tatmin ediyordu fakat sonunda Kabak Tanrısı sıkıldı.
Dahada gelişmiş bir canlı gerekti,onları çok çok uzun süre tatmin edecek bir canlı.Kendi kendini sürekli geliştirecek ve sürekli yeni ilginç
şeyler bulacak bir canlı.Diğer efendilere bu durumu anlattı,fakat diğer efendiler henüz sıkılmamıştı.Daha doğrusu bu oyundan sıkılmışlardı.
Artık onlar için izlemek yeterliydi.Daha fazla bir şeyler yaratmaya gerek yoktu.Kabak Tanrısı red edilmenin verdiği duyguyla öfkelendi,diğer efendilerden
uzaklaştı ve tekrar kendi kendine oynamaya başladı.Aklındaki canlı en büyük eseri olacaktı.Diğer efendilerden daha üstün olduğunu kanıtlayacak ve onların
bu sonsuz ızdırabına birde kıskançlık duygusunu ekleyecekti.İşini daha hızlı yapmak ve onları daha çabuk ezmek için hayvanlardan maymunu aldı ve
diğer ikisi ile beraber yarattığı varlıklardan edindiği tecrübe ile biz insanları yarattı.İnsan gerçektende en üstün canlıydı,kendi kendini geliştirdiği
için oluşabilecek senaryolar bizler için sınırsız onlar içinse çok çok uzun bir süre eğlenceydi.Kabak Tanrısı bu sefer Insana sadece kendi enerjisini koydu.
Böylelikle insanların ne yapabileceğini sadece o tahmin edebilirdi.Bunun sonucunda hem insanları hemde efendilerin insanlara verdiği tepkileri seyrederek
daha çok haz alabilecekti.İnsanı dünyaya saldı.Diğer ikisi İnsanı önce bir hayvan sanıp Kabak Tanrısı'nın bu eserini pek umursamadılar.Fakat insanın
daha sonra kendini geliştirecek farklı nitelikler kazandığını gördüklerinde şok oldular.Önceleri toplayıcı ve avcı olarak yaşayan bu yaratıklar
şimdi yerleşik hayata geçmişlerdi.Cansız nesneleri kendi aruzları için biçimlendirip yeni şeyler yaratmaları inanılmaz bir düşünceydi.
Şok içinde Kabak Tanrısına baktılar ve ondan insanlara kendi enerjilerini eklemelerini istediler.Böylelikle onlarda insanı geliştirebilirlerdi.
Fakat Kabak Tanrısı bunu red etti ve dedi ki;
"Ben en üstün canlıyı yaratarak bu evrenin gerçek Tanrısı olduğumu kanıtladım.
Sizin gibi yaratıcılıktan yoksun ahmaklar benimle baş edemez !"
Kabak Tanrısı'nın kibirlenmesini duyan ikili kıskançlık içinde gerçi çekildi.İsteseler insanları yok edebilirlerdi fakat insanları izlemek gerçektende
çok eğlenceliydi.İkiliyi öfkelendiren şey bu aptal sözler değildi.
İkiliyi öfkelendiren şey insanları izlemek zorunda hissetmeleri vede bu eserin sahibinin Kabak Tanrısı olmasıydı.
Bir süre insanları izlediler,fakat sonunda Furiy bu oyuna katılmak istedi.
Bir canlı öldüğünde,içindeki enerji efendilerine geri döner.Furiy,Kabak Tanrısından habersizce doğan ve ölen insanları inceleyerek enerjinin
cesede inişini ve cesetden çıkışını araştırdı ve edindiği bilgi ile Kabak Tanrısı'nın göz bebeği eserine kendi enerjisini nasıl enjekte edeceğini buldu.
Bu bilgiyi Ateş Ana ile paylaştı ve bir süre gizlice geliştirdiler.
İnsanın içinde Kutsal Işık elementinden bir parça bulunduğunu ve bu parçanın Kabak Tanrısı'nın enerjisi olduğunu keşfettiler.
Kabak Tanrısından habersiz çaldıkları bilgilerle yeni bir insan yaratmak istediler.Fakat gerçek şudur ki
bir fikri kopyalamaya çalışırsan yaptığın kopya fikri asla geçemez.
Kabus Dede ve Ateş Ruhunun birleşimi ile maymun hayvanını kullanarak ilk büyülü canlı ve insanlar için ilk Canavar olan Heleston'u yarattılar.
Yaşlanmayan,estetikten yoksun,büyük fiziksel ve zihinsel güce sahip,korkunç bir canlı...
Fakat bu tarz nitelikler efendiler için önemli değildir.Efendiler için önemli olan bir canlının ne kadar süre ilgi çekici olacağıdır.
İnsanlar eşli canlılardı,duygusallardı ve cinsel ilkişkiye girerek çoğalıyorlardı.
Heleston ise bir Canavardı,bir insandan daha zeki ve kuvvetliydi.Duyguları ve kendini geliştirme yeteneği vardı fakat tekti.
Üremiyordu,Ateş Ruhundan ve Kabus Dededen yeni Canavarlar yaratıyordu.Yaratma gücüne sahip ilk canlıydı.
Kabak Tanrısı Heleston'u gördüğünde öfkelenmedi,tam tersine bu ikilinin onun eserine benzer bir şeyler yapma çabası onu dahada kibirlendirdi ve dedi ki;
"Bu mahlukat benim insanlarım yanında hiçbir şey !
İkiniz bir olduğunda bile benimle yarışamıyorsunuz.
Hala kabullenemediniz mi benim gerçek Tanrı olduğumu ?"
Bu sözler ikiliyi dahada çok öfkelendirdi,bu öfke gözlerini o kadar kör etti ki Heleston'u görmez oldular ve bir İnsan yaratamıyacaklarını
istemeye istemeye kabullenmeye başladılar.
Heleston yaratıcılarına göre insanlar kadar başarılı değildi,onlardan üstün olduğu halde yaratıcıları tarafından hor görüldü ve yalnız bırakıldı.
Onun yaratıcıları cılız ve niteliksiz insanları daha çok seviyordu.Heleston bu düşüncelerle insanlara yıllarca kin besledi ve sonunda
hem efendilerin ilgisini çekmek hemde kendi üstünlüğünü kanıtlamak için envayi çeşit Canavar,Hastalık ve Lanet yaratmaya başladı.Hepsini
büyük bir nefret ile insanların üzerine saldı.
Bu mükemmel bir plandı,böylelikle hem yaradılıştan gelen hasımının soyunu kurutacak hemde onun yerine geçecekti.
İnsanlar en başta Canavarlara rakip olamasada,zaman ile yeni Dünyaya uyum sağlayıp Canavarlarla baş etmeye başladılar.
Canavarları araştırıp zayıf noktalarını,üreme şekillerini,kullanılabilir parçalarını öğrendiler.
Hatta bazılarını yakalayıp eğlence ve kendi aralarındaki savaşlar için kullandılar.
Hastalıkları araştırıp tedavilerini yada sakınma yollarını buldular.
O kadar ileri gittiler ki Lanetlerdeki Element'i söküp eşyalara mühürlediler.
Böylelikle büyülü eşyalarında mucitleri oldular.Heleston inanılmaz bir güce sahip olabilirdi fakat
İnsanlar kadar korkunç uyum sağlama yeteneğine sahip değildi.Ama pes etmedi,ateş ve karanlık sınırsızdı.
Bunu bildiği için gücünün yettiğince yeni kötülükler yaratmaya devam etti.
Bu bir savaştı ve ona göre red edilen canlı bu savaşı kazanacaktı.
Heleston'un bu yaptığı Efendilere çok büyük eğlence çıkarmıştı.Hepsi bu savaşı izleyip zevk alıyordu,bizim acılarımız yada mutluluklarımız
onlar için sadece eğlenceydi.
Kendi insanlarını yaratamıyacaklarını anlayan ikili bu seferde insanların içindeki Kutsal Işığı söküp kendi Elementlerini yerleştirerek
kendi ruhlarının daha ilginç insanlar yaratacağı düşüncesine vardılar.Böylelikle yeryüzüne indiler ve
anne karnındaki bir erkek ve bir kız çocuğunu seçtiler.
İki farklı ülkedeki iki farklı çocuk,Argab ve Kehra.
Bu ikili farklı bir ruh ile doğan ilk iki çocuktu.
Element enjeksiyonunu Furiy bulduğu için ilk başta iki çocukda
Kabus Dede ile zayıf bir iletişim kurup,onun gücünü az da olsa kontrol edebiliyordu.
Fakat Kehra yetişkinliğinden bir kaç sene sonra yavaş yavaş Kabus Dede ile
olan iletişimini kaybetti,onun yerine Ateş Ruhu ile konuşmaya başladı.İletişim çok netdi ve
ateşe hükmetmek Ateş Ruhu'nun öğretileri ile çok daha kolay olmuştu.
Erkek olan Argab'ın ise Kabus Dede ile arasındaki iletişim dahada kuvvetlendi ve sonunda
hiç kopmaz hale geldi.Kabus Dede ona gecenin sırlarını fısıldadı,Argab'da karanlığa
kolaylıkla hükmedebiliyordu.
Kehra kendi ülkesinin kralı tarafından korunma altına alındı ve kralın kızıymış gibi yetiştirildi.
Savaşlarda ve Gizli Görevlerde yer aldı.
Fakat Argab'ın ülkesindeki insanlar ondan ve etrafındaki fısıltılardan korktular.
Sürekli bir yaşam savaşının içinde büyüdü ve daha 16 yaşındayken ülkesinin kralı tarafından idam ile yargılandı.
Argab dağlara kaçtı,ve birçok senesini gece karanlıkla bir olup köylerde,şehirlerde kendince adalet sağlayarak geçirdi.
19 yaşına geldiğinde her gece ülkesinin kralına Argab öldüğünde ülkesinin çöküşe geçeceğini gösteren kabuslar fısıldadı.
Bunu 6 ay boyunca sürdürdü ve bir gün hava karardığında gece ile beraber olup krallığın avlusuna süzüldü,krala diz çöküp
teslim olduğunu belirtti.Kral onu bir kolordunun başına komutan yaptı.
O kol ordu hiçbir savaşı kaybetmedi.Askerleri kolları yada bacakları koptuğunda bile saldırabilecek
kadar kahraman ve manyaktı.
Aslında bunun sebebi Argab'ın kamp yerinde dinlenen her askerine kabuslar fısıldayıp onları vatanı,kralı ve Argab'ı
taparcasına seven insanlar yapmasıydı.
İstese aynı yöntem ile Krallığı bile eline alırdı fakat onun için bir dava uğruna savaşmak ve kan dökmek daha tatmin ediciydi.
Çünkü küçükken kimse ona bu şansı vermemişti,onun davası sadece hayatta kalmaktı.
Heleston bu iki çocuğun özel durumunu öğrendiğinde onlar çoktan yetişkinliklerine varmıştı.
Heleston insana tekrardan lanetler okudu ve bu ikilinin peşine en kuvvetli iki Canavarı olan
Işık Yutan Gerna ve Kan İfriti Hibra'yı yolladı.
Kehra Işık Yutan Gernayı,bir zamanlar koca bir kol orduyu tek bir darbede yıkan o Canavarı sadece
gözleri ile bakarak kemiklerine kadar diri diri yaktı ve küle çevirdi.
Argab,Kan İfriti Hibrayı,koca bir şehire 'Hayaletler Şehri' lakabını verdirip herkesi aynı anda
*******a yönlendirecek kadar kuvvetli kabuslar fısıldayan
o Canavara bir kaç kelime fısıldadı ve Canavar çığlıklar atıp,çıldırarak kendi canını aldı.
Bunun olması doğaldı.Onlar sadece Canavardı.Heleston,Argab yada Kehra gibi Elementin kendisi
ile iletişime geçip onu kullanamıyorlardı.Argab'ı yada Kehra'yı sadece Heleston öldürebilirdi.
Fakat Heleston Canavarlarının öldüğünü duyduğunda,kendi canının da gidebileceğini ve savaşı kaybedebileceğini düşündü
ve yenilgiyi kabul edip Argab ve Kehra'nın peşine canavar takmak dışında bir şey yapmadı.
İkili bir gece rüyalarında birbirlerini gördüler ve anında aşık oldular.Sanki büyülü bir güç onları
o an birbirine kenetlemişti.Rüyalarında onlara bir zaman ve yer fısıldandı.
O yere gittiler ve o yerden beraber ayrıldılar.
Argab ve Kehra'nın 15 tane çocuğu oldu.Böylelikle Kara Ruhlu Furiyoid Jenerasyonu başlamış oldu.
Element'e doğuştan hükmeden bu insanların yaptığı mucizelere büyü dendi.
Kabak Tanrısı bu ikiliyi seyredereken büyük zevk aldı ve bu sefer Furiy ve Ateş Ana'yı rakip olarak kabul etti ve tekrardan
üçlü olup insanlara bir bilge indirdiler.
Bu bilge insanlığa Furiyoidler gibi nasıl içlerindeki Elementle iletişim kurabileceklerini öğretti.
Böylelikle normal insanlar Kızıl Ruh Jenerasyonu ismini aldı ve Kutsal Işık elementini kullanmaya başladılar.
Bu ayrıca elementler arası bir ırkçılığıda başlatmış oldu.
Daha doğrusu önceden seçilmiş olarak görülen Furiyoidler şimdilerde kimilerine göre ucube kimilerine göre ise farklı yeteneklere sahip insanlardı.
Furiy bu bilgeye yaradılıştan günümüze kadar olan biten herşeyi anlattı.
Sen,yani benim lahitimi bulup bu hikayeyi okuyan insanoğlu !
Yaratıkların kol gezdiği,büyülü eşyaların ve büyünün muzaffer güç olduğu bu dünyada Efendilerin dikkatini ne kadar çekeceksin ?
Herşeyi yapmaya yetecek güçleri olan enerjiler,aklı ve ve sonsuz gücü olan efendiler.
Bu evrendeki herşeyin yaratıcıları,onların sözü bu evrenin kuralları...
Ve onların sözüne göre ,onları kimse yaratmadı.
Zaman geçtikce enerjiler sonsuz yaşamdan bıkmaya başladılar.
Bu bıkkınlığı geçirmek için kendi aralarında konuşmaya başladılar,kendilerine isimler bile verdiler.
Furiy,Ateş Ana ve biz insanların yaratıcısı olan Ulu Kabak Tanrısı.
Yok olamama duygusu bir çeşit ızdıraptı onlar için.
Ulu Kabak Tanrısı,bu sonsuz ızdırabı bir nebze olsun dindirebilmek için canlığı ve cansızlığı yarattı.
Bu onun için oyalancak birşeydi.Bu onun için bir sanatdı,bizim içinse yaşam...
Kabak Tanrısı önce evreni galaksiler ve uzay cisimleriyle doldurdu,fakat bu cisimler sadece enerjiye tepki veren objelerden ibaretti bu yüzden sıkıldı.
Kabak Tanrısı daha sonra hücreleri yarattı fakat hücreler ona göre çok basitti, bu yüzden sıkıldı.
Diğer efendiler Kabak Tanrısı'nın bu kendini avutma yöntemini gördü.Furiy alay etti ve sessiz kaldı.
Ateş Ana ise Kabak Tanrısıyla beraber yaratmaya başaldı.Tek kişi yaratmak vakit alsada,tatmin edici değildi.
Fakat birden fazla kişi ile bir iş yaptığında ,karşındakinin fikirlerini okuyamadığın için dahada fazla tatmin oluyordun.
Ateş Ana sıcaklığı kopyaladı ve Ateş Ruhunu yarattı.Ateş Ruhu cansızken dile gelip bilinçlenen ilk canlıydı.
Sıcaklığın olduğu her yerde Ateş Ruhunun bir parçası vardı,bir volkanın içinde yada küçük bir ateşte veyahut Güneş ışınlarının kendisine...
Böylelikle Ateş Ruhu ilk element oldu.Kabak Tanrısı'da Ateş Ananın bu fikrinden yola çıkarak ikinci element olan Kutsal Işığı yarattı.
Zifiri karanlıkk olmayan her yerde yaşayan bir element.
Bunu gören Furiy'de dayanamayıp ikilinin oyununa dahil oldu.Gelişiyle beraber geceyi canlanldırıp Kabus Dede adını verdiği
üçüncü elementini yarattı.Böylelikle kötülüğün,iyiliğin ve yaşama arzusunun bir denge içinde ilerlediği bir evreni yaratmış oldular.
Üçü beraber olup bitkileri yaratmaya karar verdiler.
Kabak Tanrısı şekillerini verdi,Ateş Ana yaşama arzusunu armağan etti ve Furiy ise bu
yaşama arzusuna açlık,tokluk,hareketlilik,ölüm korkusu gibi nitelikleri ekledi.
Fakat bitkiler çok yavaş tepki veriyorlardı ve yeterince hareketli değillerdi.Bir süre sonra sıkıldılar ve daha karmaşık bir yapıya sahip olan
Hayvanları yarattılar.Furiy bu sefer daha karmaşık bir zeka yarattı.Duyguluarı olan fakat yaşama arzusunun baskın olduğu yeni bir türdü hayvanlar.
Bu sefer geleceği görmemek veya tahmin etmemek için her bir efendi hayvanlara kendi enerjilerinden eşit miktarda yerleştirdi.
Böylelikle Ateş Ana bir tilkinin ne yapacağını tahmin etmeye kalktığında tilkinin içindeki Furiy ve Kabak Tanrısı enerjileri buna engel olacaktı.
Böyle izlemek vakit öldürmekten daha çok eğlenceli gibiydi.Bir şeyi bilmeden izlemek onlar için inanılmaz bir mükafattı.
Bir karıncanın yada bir porsuğun yaşamını incelemek onları tatmin ediyordu fakat sonunda Kabak Tanrısı sıkıldı.
Dahada gelişmiş bir canlı gerekti,onları çok çok uzun süre tatmin edecek bir canlı.Kendi kendini sürekli geliştirecek ve sürekli yeni ilginç
şeyler bulacak bir canlı.Diğer efendilere bu durumu anlattı,fakat diğer efendiler henüz sıkılmamıştı.Daha doğrusu bu oyundan sıkılmışlardı.
Artık onlar için izlemek yeterliydi.Daha fazla bir şeyler yaratmaya gerek yoktu.Kabak Tanrısı red edilmenin verdiği duyguyla öfkelendi,diğer efendilerden
uzaklaştı ve tekrar kendi kendine oynamaya başladı.Aklındaki canlı en büyük eseri olacaktı.Diğer efendilerden daha üstün olduğunu kanıtlayacak ve onların
bu sonsuz ızdırabına birde kıskançlık duygusunu ekleyecekti.İşini daha hızlı yapmak ve onları daha çabuk ezmek için hayvanlardan maymunu aldı ve
diğer ikisi ile beraber yarattığı varlıklardan edindiği tecrübe ile biz insanları yarattı.İnsan gerçektende en üstün canlıydı,kendi kendini geliştirdiği
için oluşabilecek senaryolar bizler için sınırsız onlar içinse çok çok uzun bir süre eğlenceydi.Kabak Tanrısı bu sefer Insana sadece kendi enerjisini koydu.
Böylelikle insanların ne yapabileceğini sadece o tahmin edebilirdi.Bunun sonucunda hem insanları hemde efendilerin insanlara verdiği tepkileri seyrederek
daha çok haz alabilecekti.İnsanı dünyaya saldı.Diğer ikisi İnsanı önce bir hayvan sanıp Kabak Tanrısı'nın bu eserini pek umursamadılar.Fakat insanın
daha sonra kendini geliştirecek farklı nitelikler kazandığını gördüklerinde şok oldular.Önceleri toplayıcı ve avcı olarak yaşayan bu yaratıklar
şimdi yerleşik hayata geçmişlerdi.Cansız nesneleri kendi aruzları için biçimlendirip yeni şeyler yaratmaları inanılmaz bir düşünceydi.
Şok içinde Kabak Tanrısına baktılar ve ondan insanlara kendi enerjilerini eklemelerini istediler.Böylelikle onlarda insanı geliştirebilirlerdi.
Fakat Kabak Tanrısı bunu red etti ve dedi ki;
"Ben en üstün canlıyı yaratarak bu evrenin gerçek Tanrısı olduğumu kanıtladım.
Sizin gibi yaratıcılıktan yoksun ahmaklar benimle baş edemez !"
Kabak Tanrısı'nın kibirlenmesini duyan ikili kıskançlık içinde gerçi çekildi.İsteseler insanları yok edebilirlerdi fakat insanları izlemek gerçektende
çok eğlenceliydi.İkiliyi öfkelendiren şey bu aptal sözler değildi.
İkiliyi öfkelendiren şey insanları izlemek zorunda hissetmeleri vede bu eserin sahibinin Kabak Tanrısı olmasıydı.
Bir süre insanları izlediler,fakat sonunda Furiy bu oyuna katılmak istedi.
Bir canlı öldüğünde,içindeki enerji efendilerine geri döner.Furiy,Kabak Tanrısından habersizce doğan ve ölen insanları inceleyerek enerjinin
cesede inişini ve cesetden çıkışını araştırdı ve edindiği bilgi ile Kabak Tanrısı'nın göz bebeği eserine kendi enerjisini nasıl enjekte edeceğini buldu.
Bu bilgiyi Ateş Ana ile paylaştı ve bir süre gizlice geliştirdiler.
İnsanın içinde Kutsal Işık elementinden bir parça bulunduğunu ve bu parçanın Kabak Tanrısı'nın enerjisi olduğunu keşfettiler.
Kabak Tanrısından habersiz çaldıkları bilgilerle yeni bir insan yaratmak istediler.Fakat gerçek şudur ki
bir fikri kopyalamaya çalışırsan yaptığın kopya fikri asla geçemez.
Kabus Dede ve Ateş Ruhunun birleşimi ile maymun hayvanını kullanarak ilk büyülü canlı ve insanlar için ilk Canavar olan Heleston'u yarattılar.
Yaşlanmayan,estetikten yoksun,büyük fiziksel ve zihinsel güce sahip,korkunç bir canlı...
Fakat bu tarz nitelikler efendiler için önemli değildir.Efendiler için önemli olan bir canlının ne kadar süre ilgi çekici olacağıdır.
İnsanlar eşli canlılardı,duygusallardı ve cinsel ilkişkiye girerek çoğalıyorlardı.
Heleston ise bir Canavardı,bir insandan daha zeki ve kuvvetliydi.Duyguları ve kendini geliştirme yeteneği vardı fakat tekti.
Üremiyordu,Ateş Ruhundan ve Kabus Dededen yeni Canavarlar yaratıyordu.Yaratma gücüne sahip ilk canlıydı.
Kabak Tanrısı Heleston'u gördüğünde öfkelenmedi,tam tersine bu ikilinin onun eserine benzer bir şeyler yapma çabası onu dahada kibirlendirdi ve dedi ki;
"Bu mahlukat benim insanlarım yanında hiçbir şey !
İkiniz bir olduğunda bile benimle yarışamıyorsunuz.
Hala kabullenemediniz mi benim gerçek Tanrı olduğumu ?"
Bu sözler ikiliyi dahada çok öfkelendirdi,bu öfke gözlerini o kadar kör etti ki Heleston'u görmez oldular ve bir İnsan yaratamıyacaklarını
istemeye istemeye kabullenmeye başladılar.
Heleston yaratıcılarına göre insanlar kadar başarılı değildi,onlardan üstün olduğu halde yaratıcıları tarafından hor görüldü ve yalnız bırakıldı.
Onun yaratıcıları cılız ve niteliksiz insanları daha çok seviyordu.Heleston bu düşüncelerle insanlara yıllarca kin besledi ve sonunda
hem efendilerin ilgisini çekmek hemde kendi üstünlüğünü kanıtlamak için envayi çeşit Canavar,Hastalık ve Lanet yaratmaya başladı.Hepsini
büyük bir nefret ile insanların üzerine saldı.
Bu mükemmel bir plandı,böylelikle hem yaradılıştan gelen hasımının soyunu kurutacak hemde onun yerine geçecekti.
İnsanlar en başta Canavarlara rakip olamasada,zaman ile yeni Dünyaya uyum sağlayıp Canavarlarla baş etmeye başladılar.
Canavarları araştırıp zayıf noktalarını,üreme şekillerini,kullanılabilir parçalarını öğrendiler.
Hatta bazılarını yakalayıp eğlence ve kendi aralarındaki savaşlar için kullandılar.
Hastalıkları araştırıp tedavilerini yada sakınma yollarını buldular.
O kadar ileri gittiler ki Lanetlerdeki Element'i söküp eşyalara mühürlediler.
Böylelikle büyülü eşyalarında mucitleri oldular.Heleston inanılmaz bir güce sahip olabilirdi fakat
İnsanlar kadar korkunç uyum sağlama yeteneğine sahip değildi.Ama pes etmedi,ateş ve karanlık sınırsızdı.
Bunu bildiği için gücünün yettiğince yeni kötülükler yaratmaya devam etti.
Bu bir savaştı ve ona göre red edilen canlı bu savaşı kazanacaktı.
Heleston'un bu yaptığı Efendilere çok büyük eğlence çıkarmıştı.Hepsi bu savaşı izleyip zevk alıyordu,bizim acılarımız yada mutluluklarımız
onlar için sadece eğlenceydi.
Kendi insanlarını yaratamıyacaklarını anlayan ikili bu seferde insanların içindeki Kutsal Işığı söküp kendi Elementlerini yerleştirerek
kendi ruhlarının daha ilginç insanlar yaratacağı düşüncesine vardılar.Böylelikle yeryüzüne indiler ve
anne karnındaki bir erkek ve bir kız çocuğunu seçtiler.
İki farklı ülkedeki iki farklı çocuk,Argab ve Kehra.
Bu ikili farklı bir ruh ile doğan ilk iki çocuktu.
Element enjeksiyonunu Furiy bulduğu için ilk başta iki çocukda
Kabus Dede ile zayıf bir iletişim kurup,onun gücünü az da olsa kontrol edebiliyordu.
Fakat Kehra yetişkinliğinden bir kaç sene sonra yavaş yavaş Kabus Dede ile
olan iletişimini kaybetti,onun yerine Ateş Ruhu ile konuşmaya başladı.İletişim çok netdi ve
ateşe hükmetmek Ateş Ruhu'nun öğretileri ile çok daha kolay olmuştu.
Erkek olan Argab'ın ise Kabus Dede ile arasındaki iletişim dahada kuvvetlendi ve sonunda
hiç kopmaz hale geldi.Kabus Dede ona gecenin sırlarını fısıldadı,Argab'da karanlığa
kolaylıkla hükmedebiliyordu.
Kehra kendi ülkesinin kralı tarafından korunma altına alındı ve kralın kızıymış gibi yetiştirildi.
Savaşlarda ve Gizli Görevlerde yer aldı.
Fakat Argab'ın ülkesindeki insanlar ondan ve etrafındaki fısıltılardan korktular.
Sürekli bir yaşam savaşının içinde büyüdü ve daha 16 yaşındayken ülkesinin kralı tarafından idam ile yargılandı.
Argab dağlara kaçtı,ve birçok senesini gece karanlıkla bir olup köylerde,şehirlerde kendince adalet sağlayarak geçirdi.
19 yaşına geldiğinde her gece ülkesinin kralına Argab öldüğünde ülkesinin çöküşe geçeceğini gösteren kabuslar fısıldadı.
Bunu 6 ay boyunca sürdürdü ve bir gün hava karardığında gece ile beraber olup krallığın avlusuna süzüldü,krala diz çöküp
teslim olduğunu belirtti.Kral onu bir kolordunun başına komutan yaptı.
O kol ordu hiçbir savaşı kaybetmedi.Askerleri kolları yada bacakları koptuğunda bile saldırabilecek
kadar kahraman ve manyaktı.
Aslında bunun sebebi Argab'ın kamp yerinde dinlenen her askerine kabuslar fısıldayıp onları vatanı,kralı ve Argab'ı
taparcasına seven insanlar yapmasıydı.
İstese aynı yöntem ile Krallığı bile eline alırdı fakat onun için bir dava uğruna savaşmak ve kan dökmek daha tatmin ediciydi.
Çünkü küçükken kimse ona bu şansı vermemişti,onun davası sadece hayatta kalmaktı.
Heleston bu iki çocuğun özel durumunu öğrendiğinde onlar çoktan yetişkinliklerine varmıştı.
Heleston insana tekrardan lanetler okudu ve bu ikilinin peşine en kuvvetli iki Canavarı olan
Işık Yutan Gerna ve Kan İfriti Hibra'yı yolladı.
Kehra Işık Yutan Gernayı,bir zamanlar koca bir kol orduyu tek bir darbede yıkan o Canavarı sadece
gözleri ile bakarak kemiklerine kadar diri diri yaktı ve küle çevirdi.
Argab,Kan İfriti Hibrayı,koca bir şehire 'Hayaletler Şehri' lakabını verdirip herkesi aynı anda
*******a yönlendirecek kadar kuvvetli kabuslar fısıldayan
o Canavara bir kaç kelime fısıldadı ve Canavar çığlıklar atıp,çıldırarak kendi canını aldı.
Bunun olması doğaldı.Onlar sadece Canavardı.Heleston,Argab yada Kehra gibi Elementin kendisi
ile iletişime geçip onu kullanamıyorlardı.Argab'ı yada Kehra'yı sadece Heleston öldürebilirdi.
Fakat Heleston Canavarlarının öldüğünü duyduğunda,kendi canının da gidebileceğini ve savaşı kaybedebileceğini düşündü
ve yenilgiyi kabul edip Argab ve Kehra'nın peşine canavar takmak dışında bir şey yapmadı.
İkili bir gece rüyalarında birbirlerini gördüler ve anında aşık oldular.Sanki büyülü bir güç onları
o an birbirine kenetlemişti.Rüyalarında onlara bir zaman ve yer fısıldandı.
O yere gittiler ve o yerden beraber ayrıldılar.
Argab ve Kehra'nın 15 tane çocuğu oldu.Böylelikle Kara Ruhlu Furiyoid Jenerasyonu başlamış oldu.
Element'e doğuştan hükmeden bu insanların yaptığı mucizelere büyü dendi.
Kabak Tanrısı bu ikiliyi seyredereken büyük zevk aldı ve bu sefer Furiy ve Ateş Ana'yı rakip olarak kabul etti ve tekrardan
üçlü olup insanlara bir bilge indirdiler.
Bu bilge insanlığa Furiyoidler gibi nasıl içlerindeki Elementle iletişim kurabileceklerini öğretti.
Böylelikle normal insanlar Kızıl Ruh Jenerasyonu ismini aldı ve Kutsal Işık elementini kullanmaya başladılar.
Bu ayrıca elementler arası bir ırkçılığıda başlatmış oldu.
Daha doğrusu önceden seçilmiş olarak görülen Furiyoidler şimdilerde kimilerine göre ucube kimilerine göre ise farklı yeteneklere sahip insanlardı.
Furiy bu bilgeye yaradılıştan günümüze kadar olan biten herşeyi anlattı.
Sen,yani benim lahitimi bulup bu hikayeyi okuyan insanoğlu !
Yaratıkların kol gezdiği,büyülü eşyaların ve büyünün muzaffer güç olduğu bu dünyada Efendilerin dikkatini ne kadar çekeceksin ?
Beyler video 10 dakika sonra gelecek.
Uykusuz olduğumdan yanlışlıkla Enter tuşuna basmış ola-bile-bilirim.
Son düzenleme: